Polonya’daki Varşova Enstitüsünden uluslararası ilişkiler ve güvenlik uzmanı Michael Werbowski, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Polonya’yı Türk savunma sanayisi için cazip bir pazar olarak görmesi gerektiğini söyledi.
Werbowski, Polonya’nın bu yıl gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 4’ünü savunma bütçesi olarak kullanacağını belirterek eski Sovyet döneminden kalma askeri teçhizatının çoğunu Ukrayna’ya gönderen ülkenin, İngiltere ve Güney Kore gibi ülkelerle anlaşmalar imzaladığını dile getirdi.
Polonya’nın NATO’daki en modern silahlı kuvvetlerden birine sahip olduğuna işaret eden Werbowsk, “Varşova, bu tedarik sürecinde ‘Polonizasyon’ olarak bilinen ulusal yeniden silahlanma ve askeri yenileme politikasının bir parçası olarak bu silahların üretiminin Polonya’da yapılmasına izin veren imtiyazlar elde etti.” ifadesini kullandı.
Werbowski, Polonya ordusundaki asker sayısının 2035’e kadar 300 bine çıkartılması hedefine ilişkin şunları kaydetti:
“Bu sayı, herhangi bir NATO üyesi ülkenin, özellikle de Türkiye’nin standartlarına göre bile oldukça yüksek. Bu rakamlar, Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak’ın, ülkeyi ‘Avrupa’da gerçek bir kara süper gücü’ haline getirme yönündeki iddialı hedeflerine uyuyor. Askeri ittifakın kendisine sorması gereken soru şu; Polonya’nın NATO’nun doğu kanadında Rusya’ya karşı potansiyel bir siper olarak hareket etmesi ve kendisini bir saldırı gücü olarak konumlandırması mı yoksa Ukrayna’nın batısında Rusya’ya karşı caydırıcı bir güç olarak mı hareket etmesi gerekiyor?”
Türk savunma sanayisi için fırsatlar
Polonya’nın son dönemde ordusuna yaptığı yatırımları anımsatan Werbowski, Türkiye’nin Polonya’yı Türk savunma sanayisi için cazip pazar olarak görmesi gerektiğinin altını çizdi.
Werbowski, Ukrayna’daki savaşın, dronların savaş alanında çok etkili ve düşman kuvvetleri için çok yıkıcı olduğunu kanıtladığına dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Bayraktar TB2 tipi insansız hava araçlarından bahsediyorum. Varşova ve Ankara’nın karşılıklı askeri teçhizat tedariki alanında yakın işbirliğini sürdüreceğinden emin olabiliriz. Türkiye, NATO’nun güney kanadı ve Karadeniz için ne kadar stratejik öneme sahipse Polonya da İttifak’ın kuzey ve doğu kanadında Baltık Denizi kıyı şeridi boyunca o kadar stratejik öneme sahip.”
Ankara’nın Rusya-Ukrayna Savaşı’nda arabulucu olarak kilit rol oynarken aynı zamanda Kiev’e yardım sağladığına işaret eden Werbowski, Türkiye’nin Baltık ve Kuzey Denizi’ndeki en büyük askeri hava tatbikatlarına da katıldığını vurguladı.
Werbowski, Türkiye’nin NATO’nun kurucu üyesi olduğunu anımsatarak şunları söyledi:
“Türkiye’nin savaşan taraflarla yapılacak ateşkes görüşmelerinde oynayacağı kritik diplomatik rol göz ardı edilemez. Yine benim kişisel görüşüme göre, şu anda Moskova ile sadece Türkiye ve çok daha az ölçüde Macaristan diyalog kurabilir. Diğer tüm NATO ve AB üyeleri, Kremlin yönetimiyle köprüleri yakmış durumdalar. Bu nedenle Türkiye, Ukrayna’da savaş sonrası olası bir çözümde kilit oyuncu.”
Türkiye’nin savaşın çözümünde, ABD’nin de rızasıyla, NATO ve Rusya arasında eşit mesafede bir hakem rolü üstlenmesi halinde Polonya’nın “jingoist” söylemini ve militarist duruşunu yumuşatması gerektiğini belirten Werbowski, “Varşova’nın, Rusya’ya karşı son derece agresif bir tutum sergilerken iç cephede ne pahasına olursa olsun Kiev’i desteklemeye devam edip etmeyeceğini göreceğiz. Polonya’da bu yıl yapılacak seçimler öncesinde savaşın nihai sonucuna ilişkin Polonya kamuoyunda oluşabilecek hoşnutsuzluktan bahsediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Werbowski, savaş, “Batı”nın planladığı gibi gitmezse Varşova yönetiminin Türkiye’nin savaşın başında yaptığı gibi daha ılımlı bir tutum benimseyebileceğini belirterek “Elbette bunlar benim kendi spekülatif senaryolarım ancak savaş uzadıkça hiçbir olasılığı göz ardı edemeyiz.” dedi.
Polonya vatandaşlarının endişeleri
Pek çok Polonya vatandaşı gibi ülkenin ulusal güvenliğinin ve artan askeri harcamalarının ortaya çıkardığı masraflar konusunda son derece endişeli olduğunu belirten Werbowski, Polonya’nın tarihsel olarak jeopolitik açıdan zorlu bir bölgede yer aldığını söyledi.
Werbowski, savaşın, Polonya’nın kolektif hafızasının değişmez faktörü olduğunun altını çizerek ülkenin Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Avrupa Birliği (AB) üyeliği sayesinde transatlantik savunma yapıları içinde istikrar ve güvenliğe, bir dereceye kadar da ekonomik refaha kavuştuğunu ifade etti.
Varşova ile Brüksel arasında AB’nin yapısıyla ilgili sürtüşmeler olduğuna dikkati çeken Werbowski, sözlerini şöyle tamamladı:
“Polonya, kendisini ABD’nin en yakın Avrupalı müttefiki olarak görüyor. Tehlike, Polonya’nın NATO için dev bir garnizon ve silah deposu haline gelme ihtimalidir. Böyle bir olasılık, Ukrayna’daki çatışma hızlı şekilde sona erdirilmezse ülkeyi Rus ya da Belarus saldırganlığı ya da saldırısına karşı daha savunmasız hale getirecektir. Çatışmaların daha da tırmanmasından ve savaşın genişlemesinden korkuyorum. Polonya için en büyük endişem bu.”