Türk dünyasının bütünleşme süreci bakımından, bölgelerin birbiriyle etkileşimi kadar bölgesel, yani bölge içi iş birliği de son derece önemli. Bu bağlamda 5-6 Ağustos 2021’de Türkmenistan’da düzenlenen Orta Asya Liderlerinin İstişare Toplantısı, ABD birliklerinin Afganistan’dan çekilmesi ile uluslararası gündemin ön sıralarına yerleşen bölgenin önemini bir kez daha vurguladı. Toplantı sonucunda, otuz yıl önce başlayan “Orta Asya Bölgesel Bütünleşmesi” kavramı yeni bir boyut kazanmış oldu.
Derin bir tarihe sahip Türkistan topraklarındaki bir elin beş parmağı, bir ailenin beş çocuğu gibi, kardeş ülkeler ve halkların iş birliği, antik çağa kadar uzanır. Bazen bir devletin çatısı altında, bazen farklı devletler içinde ve farklı isimler altında yan yana yaşayan Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan’ın arasındaki “entegrasyon” kavramı, bundan tam 30 yıl önce, bölge liderlerinin 13 Aralık 1991 tarihinde Aşkabat’ta yaptıkları ilk toplantının gündeminde yer almıştı. Bu toplantıda bölgenin tarihi adı olan “Türkistan’ın” yeniden canlandırılmasından dahi söz ediliyordu. Ancak 1992 yılında Tacikistan’da patlak veren iç savaş ve Türkmenistan’ın “tarafsız ülke” statüsü, entegrasyon sürecini olumsuz etkiledi. Yine de Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan, 1993 yılında ekonomik bir birlik kurmak için anlaşma imzalamış ve 1994 yılında “tek bir ekonomik alan” ilan etmişlerdi. 1995 yılında bu iş birliğine “Orta Asya Birliği” adı verilmişti. 1998 yılında ise söz konusu kuruluş “Orta Asya Ekonomik Birliği” olarak yeniden düzenlenmişti. Bu sürecin sonunda organizasyon, nihayet “Orta Asya İşbirliği Örgütü” adını aldı.
Avrasya kıtasının tam kalbinde yer alan ve uluslararası deniz yollarından uzak olan Orta Asya ülkelerinin, uluslararası pazara girebilmek ve rekabet edebilmek için tek tek ülkeler olarak değil, tek bir bölge olarak hareket etmelerinin gereği billurlaşmış durumda.
Ne var ki, tamamen iyi niyetlere dayalı bölgesel entegrasyon çabaları, bazı ülkelerin tutumundan dolayı gerçekleşmemiş ve sadece kağıt üzerinde kalmıştı. Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev, süreci ilerletmek için 2007 yılında beş uluslu bir Orta Asya Birliği’nin kurulmasını önermiş ancak bu girişim de ne yazık ki karşılık bulamamıştı. Böylece bölge ülkelerinin entegrasyonunun ilk aşaması sona ermiş oldu.
Aradan tam 10 yıl geçtikten sonra, Özbekistan’daki yönetim değişikliğiyle bağlantılı yeni fırsatlar doğdu. Özbekistan’ın yeni cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Orta Asya bölgesini Taşkent için bir öncelik alanı ilan etti ve 2017’deki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında bölgesel entegrasyon sürecinin yeniden başlatılması çağrısında bulundu. Fakat bu kez taraflar daha dikkatli ve daha emin adımlarla ilerlemeye karar verdiler. Bölge liderlerinin toplantılarında “birlik”, “entegrasyon” ve hatta “zirve” gibi iddialı kelimeler artık kullanılmadı. Mart 2018’de Elbaşı Nazarbayev’in daveti üzerine Kazakistan’ın başkentinde gerçekleşen ilk toplantıya basitçe “istişare toplantısı” adı verildi. İkinci toplantı Kasım 2019’da Taşkent’te yapıldı. Bu toplantılarda, yılda bir kez bir araya gelinmesine karar verildi. Böylece bölgesel entegrasyonun ikinci aşaması başlamış oldu.
Bölge ülkeleri, aralarındaki iş birliğinin üçüncü taraflara karşı olmadığını ve komşu ülkelerin çıkarlarına aykırı olmadığını göstermek için BM çerçevesinde hareket etmekteler.
Resmi olarak “Orta Asya Liderleri İstişare Toplantısı” olarak adlandırılan bu toplantılar, çok daha etkili oldu. Zira bölge ülkeleri bu kez gerçek sorunları çözmeye odaklanıyorlardı. Ayrıca bölge ülkeleri, devlet olarak oluşma süreçlerini tamamlamışlardı. Bu nedenle ikinci aşama, istikrarlı kurumsal mekanizmaların kurulması ile tanımlanabilir. Bu aşamanın temel amacı, ortak konuları tartışmak için farklı alanlarda platformlar oluşturmaktır. Özellikle cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar düzeyinde yıllık toplantılar düzenlemektir.
Taraflar yüzyıllardır tarihi, manevi ve kültürel bağları birleştiren ülkeler arasındaki transit ve ekonomik projeler üzerine konuştular. Tüm bunların sadece bölge üzerinde değil, tüm Avrasya üzerinde olumlu bir etkisi olacağı kaydedildi,
Orta Asya Liderler İstişare Toplantısı’nın üçüncüsünün önce 2020 yılında Kırgızistan’da yapılması planlanıyordu. Ancak toplantı, Kovid-19 salgını nedeniyle 2021 yılına ertelendi. Ekim 2020’de Türkmenistan Devlet Başkanı, toplantının ülkesinde yapılmasını önerdi.
6 Ağustos 2021 tarihinde Türkmenistan’ın “Avaza” ulusal turizm bölgesinde gerçekleşen üçüncü zirveye, tüm Orta Asya liderleri katıldı. Bir yandan Afganistan’daki durumun tırmanması nedeniyle bu bir gereksinimdi diğer yandan bölge ülkeleri birbirlerine ne kadar bağımlı olduklarının artık farkındalar. Kazakistan’ın güneyinde bulunan diğer bölge ülkelerinin Avrupa’ya açılmak için Nur-Sultan’a ihtiyaçları var. Diğer taraftan Özbekistan’ın kuzeyinde bulunan bölge ülkelerin Güney Asya’ya ulaşması konusunda Taşkent’in tutumu önemli. Aynı şekilde bölge ülkelerinin İran’la iş birliği kurması ve Basra Körfezi’ne açılması için Türkmenistan’ın konumu dikkate değer. Kısacası, Avrasya kıtasının tam kalbinde yer alan ve uluslararası deniz yollarından uzak olan Orta Asya ülkelerinin, uluslararası pazara girebilmek ve rekabet edebilmek için tek tek ülkeler olarak değil, tek bir bölge olarak hareket etmelerinin gereği billurlaşmış durumda. Bölgedeki ekoloji, su, ulaşım, göç gibi konuların ancak birlikte çözülebileceği artık net olarak fark edilmiştir.
Bu çerçevede Akorda (yani Kazakistan) tarafından 1990’lı yıllardan bu yana sürdürülen bölgesel entegrasyon tutumunun doğru olduğu da teyit edildi. Daha da önemlisi, bölge ülkeleri, başta büyük güçler olmak üzere üçüncü tarafların müdahalesi olmadan sorunlarını kendi başlarına çözmeleri gerektiğini anladılar. Diğer bir deyişle bölge ülkeleri, uluslararası siyasetin bir nesnesi olarak değil, tek bir özne olarak hareket etme ihtiyacının gayet farkındalar. Bu doğrultuda, toplantının sonunda kabul edilen Ortak Bildiri, bu ortak yönelişi şu şekilde özetliyor:
“Devlet Başkanları bölgede güvenli, istikrarlı, geniş ve açık ortaklık için bir alan oluşturmak adına ülkelerinin potansiyelini kullanmanın önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda taraflar, Dışişleri Bakanlıkları, diplomatik misyonlar, konsolosluklar ile Orta Asya devletlerinin BM’deki daimi misyonları ve diğer uluslararası kuruluşlar arasındaki istişarelerin, ilişkilerin ve temasların güçlendirilmesinin önemini teyit etmektedir.”
Bölge ülkeleri, aynı zamanda, aralarındaki iş birliğinin üçüncü taraflara karşı olmadığını ve komşu ülkelerin çıkarlarına aykırı olmadığını göstermek için BM çerçevesinde hareket etmekteler. Örneğin, BM Genel Sekreteri Orta Asya Özel Temsilcisi ve BM Orta Asya Önleyici Diplomasi Bölgesel Merkezi Başkanı Natalia Gherman’ın, söz konusu toplantıya bölge liderleriyle beraber katılımı çok önemli. Bu durum, bir yandan bölgenin küresel düzeyde önemini bir kez daha kanıtlarken, diğer yandan bölge ülkelerinin BM bünyesinde hareket ettiğini gösteriyor. Ortak bildirinin BM’ye yaptığı sık atıflar da bu bağlamda tesadüf değil.
Toplantıda taraflar, bölge ülkeleri arasındaki siyasi, ticari, ekonomik, kültürel ve insani iş birliğinin geliştirilmesinin ehemmiyetini tartıştılar. Bölgesel istikrar konusunda yapıcı bir görüş alışverişinde bulunuldu. Ayrıca bölge ülkelerinin dışişleri bakanları, beşli toplantılar yoluyla dış politika iş birliğini güçlendirme konusunda da anlaştılar.
Toplantıda cumhurbaşkanları, Nur-Sultan ve Taşkent’te düzenlenen Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantılarında alınan kararların uygulanmasına ilişkin konuları ele aldılar. Taraflar bölgenin jeopolitik açıdan önemine dikkati çektiler. Ayrıca, yüzyıllardır tarihi, manevi ve kültürel bağları birleştiren ülkeler arasındaki transit ve ekonomik projeler üzerine konuştular. Tüm bunların sadece bölge üzerinde değil, tüm Avrasya üzerinde olumlu bir etkisi olacağı kaydedildi.
Enerji sektöründe iş birliği için elverişli koşulların yaratılmasına, bölge ülkeleri arasında ulaşım ve iletişim alanında ortaklıkların genişletilmesine, özellikle mevcut yolların verimli kullanılmasının sağlanmasına ve yeni ulaşım koridorlarının oluşturulmasına özen gösterildi. Devlet başkanları ticari ilişkilerin geliştirilmesi, ihracat ve ithalat operasyonlarının artırılması konularında görüş alışverişinde bulundu. Karşılıklı ticaret ve endüstriyel iş birliğinin çeşitlendirilmesi konusunda anlaşmalara varıldı.
Toplantının ana gündem maddelerinden biri de bölge ülkelerinin salgınla mücadele çabalarının pekiştirilmesiydi. Cumhurbaşkanları, yeni enfeksiyon türlerinin doğasının yanı sıra yeni tedavi yöntemlerinin kullanılması ve bulaşıcı hastalıkların önlenmesi alanında ortak araştırmalar düzenlemeyi ve teşvik etmeyi kabul ettiler. Toplantının ardından tarihi belge olarak tanımlanabilecek “Orta Asya Devlet Başkanları Ortak Bildirisi” kabul edildi. Dördüncü toplantının Kırgızistan’da düzenlenmesine karar verildi.
Devlet başkanlarının, görüşmede gündeme getirdiği konular arasında, Afganistan da yer aldı. Bu konu, ortak bildiriye şu şekilde yansıdı:
“Taraflar, komşu Afganistan’daki durumun derhal çözülmesinin Orta Asya’da güvenlik ve istikrarın korunması ve güçlendirilmesinde en önemli faktörlerden biri olduğunu bir kez daha teyit ederler. Bu bağlamda taraflar, Afgan toplumunda sivil barış ve uyumun hızla sağlanması için mümkün olan her türlü yardımı yapmaya hazır olduklarını ifade ederler. Taraflar, Afganistan’da güvenlik ve istikrarı sağlamak, ülkenin sosyal ve ekonomik altyapısını restore etmek ve onu dünya ekonomik ilişkilerine dahil etmek için ilgili tüm devletlerin ve uluslararası kuruluşların çabalarını desteklemektedir.”
Bildiride ayrıca, tarafların bölgesel kalkınmanın güncel konularının sistematik olarak değerlendirilmesi için kalıcı bir danışma platformu olarak “Orta Asya’da Güvenlik ve İşbirliği Diyaloğu’nun” geliştirilmesini destekledikleri belirtildi. Bu da bölgedeki güvenlik sorunlarının, her zaman bölge liderlerin odak noktasında olacağı anlamına geliyor.
Bölgesel entegrasyonla ilgili ortak bildiri, Orta Asya devletleri liderlerinin ortak çıkarlara dayalı ortak bir gelecek tasavvurunu açıkça ifade etmekte. Devlet başkanları, bir sonraki Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısı’nda dışişleri bakanlarına “21. Yüzyılda Orta Asya’nın Kalkınması için Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Anlaşması’nın” imzalanmasına hazırlanmaları talimatını verdi. Bildiride ayrıca, “2022-2024 İçin Bölgesel İşbirliğinin Geliştirilmesi İçin Yol Haritası da” gündemdeydi. Ayrıca, cumhurbaşkanlarının “Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısının Birleşik Sembolünü Kullanma Kararı” ve buna ilişkin Tüzüğün onaylanması, bölge ülkelerinin ortak kavramlar ve ortak semboller esasında birleşmesi hedefini yansıtıyor.
Kazakistan açısından Orta Asya Liderleri İstişare Toplantısı’nda gündeme getirilen konular ve ortak bildiride yer alan kararlar, Kazakistan’ın otuz yıldır gündeme getirdiği konuların artık gerçekleşmeye başladığını gösteriyor. Aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Kasım-Cömert Tokayev’in, Elbaşı Nursultan Nazarbaye’in politikasını sürdürdüğü söylenebilir. Bu, Tokayev’in Orta Asya Liderleri İstişare Torplantısı’na ilk katılımı olmasına rağmen, toplantıda onun geniş diplomatik deneyime sahip bir politikacı olduğu gözlemlendi. Cumhurbaşkanı Tokayev’in konuyla ilgili güçlü iradesi özellikle Ortak Bildiri’de ve bölgedeki sorunlu konuların BM bünyesinde çözülmesi arzusunda açıkça görülüyor.
Toplantıda konuşan Kazakistan Cumhurbaşkanı, “Birliğimizi güçlendirmemiz ve birbirimizle küçük rekabetlerden kaçınmamız gerekiyor. Bu bağlamda, 21. Yüzyılda Orta Asya’nın Kalkınması İçin Dostluk, İyi Komşuluk ve İşbirliği Anlaşması’nın imzalanması giderek önem kazanmaktadır. Tarafların bu tarihi anlaşmayı yakın gelecekte imzalamaya hazır olmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. En önemli uluslararası konularda ortak tutumumuzu ifade edersek, dünya kamuoyuna ortak yaklaşımımızı göstermiş oluruz. Uluslararası arenada rekabet, ulusal çıkarlarımıza karşıdır.” diyerek bölgesel birliğin önemine vurgu yaptı.
Tokayev’in sözleri çok yerinde bir tespit. Orta Asya Beşlisi’nin birliği, rekabete değil, kardeşliğe dayanmalı. O zaman tüm taraflar bölgesel iş birliğinden faydalanacaktır. Tokayev, Dünya Bankası’nın “Orta Asya’da ulaşımın gelişmesiyle tüm ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının yüzde 15 oranında artacağına” dair tahminini de aktardı. Dolayısıyla güçlü bir birlik yerine yersiz rekabet tercih edilirse tüm taraflar kaybedecektir.
Ayrıca, Kazak diplomasisinin bölgesel entegrasyon sürecinde önemli deneyimler kazandığını da belirtmeliyiz. Kazakistan; Avrasya Ekonomik Birliği, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Türk Konseyi, Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) gibi büyük girişimlerde bulunmuş ve onları başarıyla uygulayan bir ülke. Kazakistan’ın, uluslararası ulaşım koridorlarında, özellikle de Trans-Hazar “Turan Koridorunda” özel bir yere sahip olduğu biliniyor.
Kazakistan tüm bu projelerde bağlayıcı merkez görevini görüyor. Kazakistan, Orta Asya’daki bölgesel entegrasyonda Kırgızistan ve Özbekistan ile Türk Konseyi çerçevesinde ve Türkmenistan ile Hazar Denizi çevresindeki projelerde iş birliği geliştirmekte. Bu bağlamda aynı din, kültür ve ortak coğrafyanın paylaşıldığı Tacikistan’ın da bu projelerde yer alması önem arz ediyor. Başka bir deyişle, Kazakistan, diğer bölgelerdeki entegrasyon projelerindeki deneyimini Orta Asya’da da kullanıyor.
Toplantıda ortak tarih ve ortak değerlere yapılan vurgu, bilim ve eğitime verilen önem ve “bilim diplomasisi” ve “bilimsel entegrasyon” terimlerinin sık kullanılması, yeni iş birliğinin pragmatik doğasını ortaya koyuyor. Bu bağlamda Elbaşı Nazarbayev’in girişimiyle kurulan ve bilim ve eğitim alanındaki bütünleşmede önemli bir kurum haline gelen Uluslararası Türk Akademisi’ne de kısaca değinmekte yarar var. Devlet Başkanları Ortak Bildirisi’nde belirtilen birçok konu, doğrudan Türk Akademisi’nin çalışma alanı dahilinde bulunuyor. Dolayısıyla Akademi, Orta Asya’daki entegrasyon sürecine katkı sunacak büyük ölçekli projeleri uygulamaya hazırdır.
Sonuç olarak, Orta Asya Liderleri Avaza İstişare Toplantısı’nın başarılı bir şekilde geçtiğini söyleyebiliriz. Türkmenistan’ın son dönemdeki etkin dış politikası sürece olumlu bir şekilde yansıyor. Son tahlilde, ortak tarih temelinde ortak geleceğe yönelen Orta Asya ülkelerinin entegrasyon sürecinin yeni ve etkin bir aşamasına geçildiği tespiti yapılabilir. Bölgesel entegrasyonun, Türk dünyası bütünleşmesi açısından da önemli olduğu aşikâr.
[Prof. Dr. Darhan Kıdırali Uluslararası Türk Akademisi Başkanıdır]