AA muhabirine havacılık sektörü açısından son dönem gelişmelerini değerlendiren ve yılın geri kalanına yönelik beklentilerini paylaşan TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, TAV Havalimanları’nın yatırım ve satın alma planları hakkında da bilgi verdi.
Şener, 2 yıldır satın almak üzere görüşmeler yürüttükleri Kazakistan Almatı Havalimanı işletmesini bu yılın mayıs ayında devraldıklarını anımsatarak, burada altyapının geliştirilmesi amacıyla Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile Uluslararası Finans Kurumu (IFC) liderliğindeki bir grupla 450 milyon dolarlık kredi sözleşmesi imzaladıklarını söyledi.
Bu kredi anlaşmasının iki açıdan önemli olduğunu anlatan Şener, “Birincisi, yurt dışından salgın döneminde bulduğumuz bu finansman, TAV’ın kredibilitesini gösteriyor. Aynı zamanda Almatı projesinin finansal modelini doğru yaptığımızın bir teyidi. TAV olarak proje finansmanını çok iyi becerdiğimize inanıyorum. Başarılı bir kredi tarihçemiz var. Bu sayede tüm dünyada tercih edilen bir markayız ve projelerimize iyi koşullarda finansman bulabiliyoruz. Dünya ekonomisinin salgının yaralarını sarmaya çalıştığı bir dönemde bu anlaşmayı sonuçlandırmış olmamız önemli.” diye konuştu.
Şener, EBRD ve IFC’nin finansman sağlarken sadece finansal modele değil, projenin sosyal fayda yaratıp yaratmadığına ve çevresel etkilerin nasıl yönetileceğine de baktığına işaret ederek, bu konularda çok ciddi kriterler bulunduğunu kaydetti.
TAV’ın bu kriterleri karşılıyor olmasının önemine vurgu yapan Şener, şunları ifade etti:
“TAV’ın ana stratejilerinden biri; her zaman sosyal faydayla taçlandırılmış finansal başarılar peşinde koşuyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz coğrafyaların kalkınmasına destek veriyoruz. Aynı zamanda operasyonlarımızın çevresel etkilerini en aza indirmek üzere çalışıyoruz. Orta Asya’nın çok önemli olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda Almatı Havalimanı da Asya’dan Avrupa ve Afrika’ya doğru havadan kurulan modern İpek Yolu’nun önemli duraklarından biri. Yeni İpek Yolu’nda sadece karadan değil, denizden ve havadan da araçlar kullanılacak.
Almatı Havalimanı’nda kargo trafiği de oldukça yüksek, bu açıdan özellikle Çin’in dünyaya açılan kapısı olacak. Onun için bizim açımızdan önemli bir satın almaydı. Almatı Havalimanı bizim Orta Asya bölgesindeki ilk operasyonumuz ve yüksek büyüme potansiyeli sunan bu bölgedeki yeni fırsatlar için bize önemli bir kapı açtı. Yapacağımız yatırımla havalimanının kapasitesini iki katına çıkaracağız ve büyümesini destekleyeceğiz. Aynı zamanda bölgedeki yeni yatırım fırsatlarını da değerlendireceğiz. Halihazırda Orta Asya’da diğer ülkelerle de görüşmelere başladık.”
“Turizme hizmet veren havalimanları diğerlerine göre daha hızlı toparlanacak”
Sani Şener, Almatı Havalimanı’nın operasyonlarını mayıs başında devralmalarıyla cirolarına iki ayda 5,5 milyon avro katkı yaptığını, 6 aylık konsolide Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Karlarının (FAVÖK) yüzde 23’ünü oluşturduğunu söyledi.
Yurt dışında işlettikleri havalimanları arasında en hızlı toparlanmayı da yılın ilk altı ayında iç hatta 2019’un yüzde 50 üstüne çıkan ve dış hatta da 2019’un yüzde 44’ü seviyesine gelen Almatı’nın sağladığını anlatan Şener, “Almatı ile inorganik bir büyüme yaptık. Organik olarak Almatı Havalimanı olmadan karşılaştırırsak, geçen yıl 2019’un yüzde 30’u kadar yolcu geldi. Almatı’nın katılmasıyla ağustos ayında yolcu trafiğimiz Ağustos 2019’un yüzde 74’ünü yakaladı.” dedi.
Şener, salgın sürecinin sektöre etkilerinden de bahsederek, kendilerinin Türkiye’de salgının başladığı geçen yılın mart ayında çalışan ve yolcuların güvenliğini sağlamayı önceliklendirdiklerini ifade etti.
Havacılığın, küresel ölçekte regüle bir sektör olduğunu, bu nedenle yeni düzenlemelere çok hızlı adaptasyon sağladıklarını aktaran Şener, şöyle devam etti:
“Şu karmaşa halen giderilmedi. Uçuşlara ve sınırların açılıp kapanmasına ülkelerin kendi sağlık komiteleri karar veriyor. O yüzden ülkeler arası bir standart getiremedik. Bir ülkede iki aşılı olmanız gerekiyor, bir ülke bir aşıyı kabul ederken diğerini geçerli saymıyor, bir başka ülke otelde karantina istiyor. Geçen süreyle birlikte bu kuralların bir standarda oturacağına ve bu sağlandıkça da yolcu sayımızın artacağına inanıyorum. Kısıtlamalar kalktığında geri dönüşün hızlı olacağını biliyoruz. Tam toparlanma için küresel ölçekte üzerinde anlaşılan kurallar ve sistemlerin oturması gerekli. İş için seyahat eden yolcu sayısının toparlanmasının biraz daha zaman alacağına, turistik yolculukların ise çok daha hızlı toparlanacağına inanıyoruz. Bunu Antalya gibi turizm ağırlıklı havalimanlarında da gördük. Dolayısıyla bölgesel trafiğe ve turizme hizmet veren havalimanları, büyük aktarma merkezlerine göre daha hızlı toparlanacak.”
“Salgın döneminde havacılık sektörü olarak çok iyi iş çıkardık”
Şener, bu yıl aşılama oranlarının artması, seyahat yasaklarının ve karantina uygulamalarının kademeli kalkmasıyla sektörün toparlanmaya başladığına değinerek, “Sektör açısından hem salgının olmaması hem de çok iyi geçmesi açısından genelde 2019 referans alınır. Genel olarak baktığımızda sektör şu anda 2019’un yüzde 55’i seviyesinde. Uluslararası kurumların tahminlerine göre sektör 2019’un yüzde 80’ini 2022’de yakalayacak. Küresel ölçekteyse yolcu trafiğinin 2019’u yakalaması ise 2023-2024’ü bulacak.” ifadelerini kullandı.
Salgın nedeniyle tarihinin en derin krizini yaşasa da havacılık sektörünün büyümesini sürdüreceğini vurgulayan Şener, insanların ve ürünlerin yer değiştirmesinin durmayacağını, artarak devam edeceğini söyledi.
Şener, TAV Havalimanları’nın hedefindeki yurt dışı operasyonları hakkında da şu bilgileri verdi:
“Afrika ve Balkanlar’da da takip ettiğimiz, hatta baya ilerlediğimiz ve müracaat edip yeterlilik aldığımız, ihaleler var. Şunun da altını çizmek lazım; hiçbir zaman finansal veya operasyonel kapasitemizin üzerinde bir büyüme peşinde koşmuyoruz. Çok sağlıklı büyümemiz lazım. Yurt dışı projelerimizden iyi giden ve gitmeyenler var. Baktığımızda esas konu ülkelerin yerel yönetimleri ve sağlık otoritelerinin verdiği kararlar. Örneğin Suudi Arabistan’daki Medine Havalimanımız halen çok az miktarda yolcu kabul ediyor, çünkü daha sınırları tam olarak açmadılar. İnşallah yakında açılırsa orası da iyi gidecek. Tunus’ta bir sürü olaylar oldu ama yavaş yavaş orası da açılıyor.
Gürcistan, Kazakistan, Letonya ve Hırvatistan’da operasyonlar iyi gidiyor. Bütün buralara baktığımızda bir sorun görmüyoruz ama tam açılışı 2022-2023 gibi bekliyoruz. Türkiye’de hem kurallara uyma hem de yolcuların geliş-gidişini sağlamak açısından Türk Hava Yolları (THY) çok iyi toparlandı, çok iyi iş yaptı. Şirketler uçmamak için direnirken, THY her bir tedbiri alarak uçtu. Bu bizim havalimanlarımızı da destekledi. İyi bir koordinasyonla bu işi götürdük. Öyle bir whatsApp grupları kurduk ki; hem devletin üst düzey bürokratları hem özel sektörün üst düzey yöneticileri aynı grupta bilgi paylaştık ve paylaştıkça da ciddi kararlar aldık. Ben salgın döneminde havacılık sektörü olarak çok iyi iş çıkardığımızı düşünüyorum.”
“Şu anda iştiraklerden halka arzı planlanan yok”
Sani Şener, borsada işlem gören bir holding olarak halka açıldıkları 2007’den bu yana her yıl kurumsal yönetim notu en yüksek üç şirket arasında yer aldıklarını vurgulayarak, “Salgının en fazla vurduğu sektörlerden biri olması nedeniyle yatırımcılar bizim hisselerimizden kaçtı ve otomatik olarak hisse fiyatlarımız düştü. Bizim 2019’da hisselerimizin yüzde 85’i yabancıların elindeydi, bu oran yüzde 60’a kadar düştü. Yabancılar ciddi oranda çıktı. Salgının hafiflemesi ve seyahatlerin tekrar başlamasıyla hisse fiyatımız eski seviyelerine geldi. Bu konuda çok mutluyuz. Mesela ben Almatı’nın henüz satın alındığını zannetmiyorum. Almatı’yla birlikte organik büyümemiz daha da devam edecek. Bu büyümeyle (hisse fiyatlarımızın) daha da iyi olacağına inanıyorum. Bundan sonra geriye dönüş değil, ileriye doğru her şeyin iyi olacağına inanıyoruz.” diye konuştu.
Şu anda iştiraklerden halka arzı planlanan olmadığı bilgisini de veren Şener, teknoloji tarafının çok önem kazandığını, TAV Teknoloji’nin kendi yönettikleri dışında 30 civarında havalimanında daha iş yaptığını kaydetti.
Şener, küresel ekonomi ekseninin doğuya doğru kaydığını, Türkiye’nin de bu gidişte önemli bir noktada bulunduğuna dikkati çekerek, “Türkiye’nin jeopolitik konumu, ‘Doğuya geçişin köprüsü’ olarak önemli bir yerde. Türkiye’nin çok genç ve eğitimli bir nüfusu da var.Bunlar çok önemli avantaj. Bundan sonra her şeyin iyiye gideceğine inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.