Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisinde salgın öncesi üretim seviyelerine geri dönüldüğünü belirterek, “Aslında rakamsal olarak aynı seviyede olabiliriz ama performans olarak bence 2019’un üzerindeyiz.” dedi.
Eroldu, OSD tarafından İstanbul’da düzenlenen basın toplantısında, otomotivin ilk yarı sonuçlarını ve sektördeki güncel gelişmeleri değerlendirdi.
Yılın ilk altı aylık döneminde oldukça başarılı ve önemli rakamlara ulaşıldığını dile getiren Eroldu, “Şimdi rakamlarımız da baktığımız zaman öncelikle üretimimiz 735 bin adetlik rakama geldi. Bu geçen seneye göre yüzde 13’lük bir artış demek. İnşallah bu sene de bu rakamlar bizi 1,5 milyon adetlik bir toplam üretime doğru taşıyor gözüküyor. Diğer sevindirici bir konu tabii kapasite kullanım oranımız da yüzde 67’den yüzde 74’e yükseldi. Bunda hem ihracattaki artışın hem de iç piyasadaki artışın kuşkusuz çok katkısı var.” ifadelerini kullandı.
İhracat adetlerinin de bu sene 500 bini geçtiğini ve yıl sonu bir milyonun üzerinde bir ihracata ulaşılmasının muhtemel olduğunu aktaran Eroldu, kapasite kullanım oranının hafif araçlarda 74, kamyonda yüzde 92 ve traktörde de tam kapasiteye yakın yüzde 80 seviyesine çıkmasının önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
“Yüksek talepten dolayı iç piyasada yerli sanayinin satışlara olan katkısı azaldı”
OSD için bir diğer önemli konunun iç pazar olduğunu belirten Eroldu, yüksek talepten dolayı iç piyasada yerli sanayinin satışlara olan katkısının azalmasından memnun olmadıklarını, bu durumun doğal olarak otomotiv genelinde dış ticaret dengesini olumsuz yönde etkilediğini ve ilk 5 aylık rakamlara bakıldığında geçen sene 4,4 milyar dolar olan dış ticaret fazlasının bu sene 1 milyar dolara gerilediğini bildirdi.
Cengiz Eroldu, otomotiv sanayisinde ilk altı aya bakıldığında, salgın öncesi üretim seviyelerine geri dönüldüğünü belirterek, “Aslında rakamsal olarak aynı seviyede olabiliriz ama performans olarak bence 2019’un üzerindeyiz. Yönetmemiz gereken birçok da zorlukla birlikte bu rakamları gerçekleştirdik. Bu bizce çok olumlu, çok pozitif bir tablo otomotiv sanayi açısından. Diğer taraftan Türkiye’nin ihracatına baktığımız zaman az evvel de söyledim biz Türkiye otomotiv sanayi olarak Türkiye ihracatının lokomotifi olmaya devam ediyoruz. Sektörel ihracat sıralamasında birinci durumda ve bu durumumuzu kuvvetlendiriyoruz.” dedi.
“Araçların yüzde 80’lik ÖTV diliminde olması Türk tüketicisinin mobiliteye erişiminde önemli bir sorun”
Otomotiv sektöründe görülen sorunlara değinen Eroldu, şöyle devam etti:
“Tüm otomobiller 80 ve üzeri vergi dilimine girmiş durumda artık. Aralık ayında baktığımız zaman 80 ve üzeri vergi diliminde olan araçlar, pazarın yüzde 65’ini oluşturuyordu. Haziran ayında bu rakam 98’e geldi, temmuz ayında da 100 oldu tekrar yapılan zamlarla ve ÖTV matrahlarının değişmemesi sonucunda. Bu tabii 45, 50, 60, 80 vergi diliminde yerli üreticilere bir rekabet avantajı sağlayan bir durumdu. Şimdi yerli üreticilerin araçları aslında ithalatçılara göre daha fazla artmış oldu çünkü 80’lik araçlarda, sene başında 80 olan bir araçta vergi değişimi yok fakat sene başında 50 olan bir araçta 50’den 80’e gittiğiniz zaman bir vergi değişimi de geliyor. Bu da aslında gerçek ihtiyaç sahiplerinin mobiliteye ihtiyaçlarının erişimlerini zorlaştıran bir durum. Yani bütün Türkiye’de satılan bütün araçların yüzde 80’lik ÖTV diliminde olması bence Türk tüketicisinin mobiliteye erişiminde önemli bir sorun.”
“2023’te ihracatın 1 milyon adedin üzerinde kapanmasını bekliyoruz”
Eroldu, dünyada 2023 yılında bir miktar küresel otomotiv üretiminin artacağı varsayımı olduğunu, 87 milyon adetten bu sene için şu anda 89 milyon adete doğru gidiş görüldüğünü, 2024 sonrasında ise gelişen yeni trendlerle birlikte dünya otomotiv üretiminin bir miktar azalma trendine gideceğine yönelik tahminler bulunduğunu aktardı.
Türkiye tahminlerine de değinen Eroldu, “Türkiye’de ise 2023’te ihracatın 1 milyon 60 binle 1 milyon 170 bin adet arasında, üyelerimizden aldığımız tahminlere göre, bir yerlerde kapanmasını bekliyoruz. Bu tabii 2022’ye göre aslında yüzde 9 ile yüzde 20 arasında bir artış demek. Herhalde bir ortalamasını alırsak yüzde 15’lik bir artışı işaret ediyor. Keza üretiminde 1 milyon 440 bin ile 1 milyon 590 bin arasında bir yerde, yine yüzde 10’un üzerinde, yüzde 10 ile 15 arasında bir yerde kapatacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
“Otomotive olan talebin devam edeceğini düşünüyorum”
OSD Başkanı Cengiz Eroldu, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
OSD olarak ÖTV matrah güncellemesi konusunda bir girişimleri olup olmadıkları sorusunu yanıtlayan Eroldu, şu ifadeleri kullandı:
“45-50-80 matrah yapısının oluşumunun amacı aslında hem tüketiciyi korumak hem de yerli sanayicinin rekabetçiliğini gözetmekti. O yapı bozuldu. Herkes 80’lik dilime girdi ve yerli ürünlerin payı da aşağı doğru gidiyor gördüğünüz gibi. Ama bu tabii siyasi iradenin ve bakanlıkların vereceği bir karardır. Biz sadece bu durumun altını çizmek istiyoruz. Yani böyle bir aşamaya geldik şu anda. Hem dar gelirli olan insanların araçlara erişimi zorlaşıyor, şu anda zorlaştı. Daha önce yüzde 50 ve yüzde 18 KDV ile araç alan vatandaşlarımız şimdi 80 ve artı 20 ile araç almaları lazım. Dolayısıyla bizim bir anlamda bu dar gelirli ve mobilite ihtiyacı olan insanları gözetmemiz gerekiyor. Bunu söylemek istiyoruz.”
Mevcut ortamda otomotive olan talebin devam etmesini beklediklerini anlatan Eroldu, “Faiz enflasyon dengesiyle beraber yalnız otomotive değil, bugün dayanıklı tüketimden işte elektrik elektroniğe kadar birçok üründe bu talebin biz yılın ikinci yarısında da devam edeceğini öngörüyoruz. Eğer bu şekilde devam edeceksek yani faizler enflasyonun altında kalacaksa. Bir de tabii enflasyon beklentisiyle de alakalı bir şey var. Şimdi sokaktaki vatandaşlarımız enflasyonun artmaya devam edeceğini düşünüyorlarsa genel algı oysa o zaman mal alma saikı ön plana çıkıyor. Ama biz ne zaman ki insanları enflasyonun düşme eğilimine gideceğine ikna edebiliriz? Ki şu anda yeni ekonomik program tam açıklanmadı. Açıklandığı zaman eğer bu şey yaratılırsa enflasyonun düşme eğilimine doğru gideceği o zaman bu talepte de farklı bir yön görebiliriz. Ama bugünkü bildiğimiz ve gördüğümüz ortamın devamı halinde bu talep gene devam edecektir diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de ‘para bitti, müşteri olmayacak’ diye bir şey olacağını düşünmüyorum”
Otomotiv pazarını da ikiye ayırmak gerektiğini belirten Eroldu, “Bir perakende müşterilerinin olduğu pazar var. Bir de kurumların olduğu pazar var. Şimdi kurumların olduğu pazarda ciddi bir yenilenmesi gereken bir park var. Şu anda perakende çok kuvvetli olduğu için kurumsal tarafa satış çok fazla olmadı büyük ihtimalle diye düşünüyorum ilk 6 ayda. Kurumsalda çok daha büyük bir hacim var. Ben Türkiye’de öyle yani ‘para bitti, müşteri olmayacak’ diye bir şey olacağını düşünmüyorum. Türkiye zengin ve güçlü bir ülke. Yani bizim kaynaklarımız çok fazla ve Türkiye’de de çok ciddi bir mobilite talebi var, ihtiyaç var.” değerlendirmesinde bulundu.
“Şu andaki trend pazarda 1 milyon üstünü gösteriyor”
Bu yıl pazarın 1 milyon adet seviyesine doğru gittiğini belirten Eroldu, “Şimdi aslında şöyle bir şey var. Mayısa kadar olan tempoyu sürüklersek, bir milyonun üzerine gidiyor çok rahatlıkla. Yine herhalde 1 milyon arttı demek lazım pazara, yani şu andaki trend onu gösteriyor. Yani nerede durur, nereye gider kestirmek zor. Ama zaten temmuz ayı sonunda 650’ye gelmiş olacağız ki Türkiye pazarı hepimiz biliyoruz senenin özellikle son döneminde kuvvetli olur. Yani artık temmuzda 650 bin adet olduktan sonra sene sonunda 750 bin adet olmaz bu pazar.” diye konuştu.
Cengiz Eroldu, Türkiye otomotiv sanayinin önemine işaret ederek, “Şu anda, net bir şekilde Avrupa’nın birinci ticari araç üreticisi pozisyonunuz devam ediyor, devam da edecektir. Otomobilde altıncı durumdayız, Avrupa’da. Toplam otomotiv üretiminde dördüncü üretici ülkeyiz ama ticari araçlarda birinci ülkeyiz.” dedi.
-“Bizi en çok zorlayan, verimsiz üretimlere yol açan konumuz hâlâ çip ağırlıklı malzeme bulunurluğu”
Yerli üreticilerde şu andaki en kritik problemleri sıralayan Eroldu, “Türkiye’de lojistik anlamında sorunlar var ama o kadar çok kritik değil. Dediğim gibi bunun bütün sektör hakkında dataları yok. Türkiye’de hacim büyüyünce otomobil taşıyacak kamyon sayısı da belli. Bunu hemen bir anda artıramıyorsunuz. Bir de pandemiden geldik. Bazı filolar küçüldü. Şimdi bir ölçek değişimi var. O ölçek değişimini yönetmeye çalışıyoruz. Ondan dolayı bizim de Türkiye içindeki otomotiv ürünlerinin dağıtımında bir miktar gecikmelerimiz oluyor, yönetmeye çalışıyor ve iyileştirmeye çalışıyoruz. Aslında çiple ilgili sorunlarımız devam ediyor. O aşılamadı. Şu anda bizi en çok zorlayan, verimsiz üretimlere yol açan konu, hâlâ çip ağırlıklı malzeme bulunurluğu. Malzeme temininde sorunlarımız devam ediyor maalesef.” değerlendirmesinde bulundu.
“Yatırım kararı almış olan üyelerimiz var”
Cengiz Eroldu, otomotiv sanayindeki yeni yatırımlara da değindi.
Yatırım kararı almış olan üyeler olduğunu beliren Eroldu, şunları söyledi:
“Onları sizler de biliyorsunuz zaten. Onların yatırımları devam ediyor ama zaten otomotiv öyle bir sanayi ki yatırım yapmama şansınız yok. Sonuçta peyderpey belli bir zaman dilimi içinde bütün otomotiv sanayi üyelerinin yeni yatırımlarını göreceğiz, duyacağız. Yani herkes bir taraftan yatırım yapmaya devam edecek. Bir yandan da zaten çok önemli bir dönüşümün içindeyiz. Bir taraftan alternatif yakıtlı araçlar var. O yüzden de otomotiv sanayinin korunması ve kollanması bu dönemde çok daha önemli. Çünkü bugün otomotiv sanayi ciddi bir dönüşümden geçmek zorunda. Şimdi belli bir trend ve momentum yakalamış durumdayız. Bu trendi momentumu da yatırımlara yol açmak için devam ettirmemiz lazım. Dolayısıyla bugün Ford Otosan, Toyota, Oyak Renault gibi üyelerimiz başta olmak üzere bütün üyelerimizle yatırımlarımız devam ediyor. Rakamları gördük. Üretim artışlarının tetiklediği bir istihdam artışı da var. Üyelerimiz de benzer seviyelerde. Ölçmedik ama tabi üretim artışını gerçekleştirmek için bir taraftan da istihdam artışını da herkes gerçekleştiriyor. Yeni yatırımlarla beraber tabii istihdamın daha da arttığını göreceğiz. Şu anda otomotiv hem Türkiye’nin lokomotifi hem de diğer taraftan da büyüyen ve daha da büyüme potansiyeli olan bir sektör. Bu yönde de devam ediyoruz.”
“Pazardaki rakamlar geçici değil, kalıcı”
Pazardaki rakamların önceki aylardan sarkan teslimatlardan çok etkilenmediğini ve kalıcı rakamlar olduğunu vurgulayan Eroldu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Teslimatlar anlamında ise şimdi şunu söyleyebilirim, çok marka olduğu için her markada nasıl bir pozisyon var onu söylemek çok zor. Avrupa’da yılın ilk 6 ayında çok ciddi bir lojistik sorunu yaşandı. Fabrikalarda üretilen araçlar sahalarda kaldı, pazarlara taşınamadı. Bu yalnızca gemi nakliyesi değil, kamyon nakliyesi ile ilgili çok ciddi sorunlar oldu. Hatta Ukrayna-Rusya savaşında herkes anladı ki tır şoförlerinin büyük kısmı Ukraynalıymış. Hakikaten bu teslimatlarda aslında bitmiş araçları müşteriye ulaştıramadılar. Şimdi oranın bir miktar iyileştiğini görüyoruz. Onun için de Türkiye’ye gelen ithal araç sayısında bu aylar itibarıyla baktığımız zaman bir artış var. Bu tabii lojistik problemlerinin parça parça çözülmesiyle alakalı. Bekleyen araç muhakkak vardır ama kuvvetli bir talep var. O açıdan bunlar geçici rakamlar değil.”