Camiler, dernekler ve hayırseverlerin kurdukları iftar çadırlarında her gün binlerce kişiye iftar yemeği ikram ediliyor. Bu gelenek, iç göçmen, öğrenci, dar gelirliler, yolcular ve ihtiyaç sahiplerini iftar sofralarında buluşturuyor.
Türkmen Fatih’in Torunları Derneği Başkanı Sermed Kervancı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dernek olarak yaklaşık 19 yıldır ramazan ayında toplu iftar etkinlikleri düzenlediklerini söyledi.
Irak’ın çeşitli kentlerinde, özellikle Kerkük’te Osmanlı ramazan geleneği olan toplu iftarların sürdürüldüğünü aktaran Kervancı, iftar yemeklerinde toplumun tüm kesimlerini bir araya getirmekten mutluluk duyduklarını dile getirdi.
Kervancı, ecdat yadigarı bu geleneği sürdürmeye vesile olan hayırseverlere de teşekkür etti.
“Bu bir sosyal kaynaşma etkinliği”
Toplu iftar yemeğine katılan Ali Cengiz, her ramazan dernek tarafından gerçekleştirilen bu etkinliğe katıldığını ifade ederek bu çalışmaların yemek etkinliğinden ziyade sosyal kaynaşma etkinliği olduğunu belirtti.
Cengiz, toplu iftarlar sayesinde genç, yaşlı, düşük gelirli ile zenginlerin bir sofrada yer almasının sağlandığını söyledi.
Kerküklü tarihçi, araştırmacı ve yazar Necat Kevseroğlu da toplu iftarların Osmanlı Devleti’nin en önemli ramazan geleneklerinden biri olduğunu ve adeta toplumsal dayanışma niteliği taşıdığını dile getirdi.
Osmanlı dönemi sonrasında Irak’ın da aralarında olduğu birçok ülkede yüzyıllardır söz konusu geleneğin sürdürüldüğünü aktaran Kevseroğlu, etkinliğin amacının imkan sahibi olanların düşük gelirlilere destek sağlaması olduğunu kaydetti.
Kevseroğlu, “Osmanlı topraklarının hemen hemen tamamında ramazan aylarında imkan sahibi kişilerin, iftar saatinde evlerinin kapısını oruçlulara açma geleneği vardı. Bu daha sonra toplu iftarlara dönüştü.” ifadelerini kullandı.
Toplu iftar geleneğinin, sevap işlemenin yanında toplumsal yakınlaşma, kaynaşma ve dayanışma etkinliği olduğunu da belirten Kevseroğlu, şunları kaydetti:
“O dönemler, mahallelerde kurulan çadırlarda, cami ve evlerin geniş avlularında sofralar hazırlanırdı. Kentteki ağalar, paşalar ve önemli mevki sahipleri ile sıradan, geliri düşük insanların yanında kimsesizler, yolcular da aynı sofrada iftar yapardı. Bu mekanlar ramazan boyunca herkese açıktı.”
Kevseroğlu, iftarlardan sonra çay ve tatlılar ikram edildiğinden, böylelikle katılanlar arasında sohbet, tanışma ve sosyalleşme olanağı sağlandığından söz etti.