Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Anadolu Ajansının (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu Antalya Diplomasi Forumu (ADF) için geldiği Belek’te AA muhabirlerinin sorularını yanıtladı.
ADF’de Asya’da bölgesel iş birliği üzerine bir toplantıya katılacağını ifade eden Kureyşi, “Türkiye ile ikili ilişkilerimiz harika. İleride ekonomik partnerliğe dönüşecek güvene ve dostluğa dayalı ilişkilerimizde hiçbir sorun yok.” diye konuştu.
Birçok alanda Türkiye ile Pakistan’ın iş birliği içinde olduğunu, Birleşmiş Milletler (BM) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi uluslararası oluşumlarda dayanışma içinde bulunduğunu kaydeden Kureyşi, savunma alanındaki iş birliğinin ise zaman içerisinde kuvvetlendiğini vurguladı.
Kureyşi, ekonomik ilişkilerin ise beklenen seviyede olmadığını belirterek “Ekonomik iş birliği ve karşılıklı ticareti güçlendirmeliyiz. Pakistan şu an Gvadar Limanı projesini geliştiriyor. Denize kıyısı olmayan Afganistan ve Orta Asya ülkeleri için denize ulaşacak en kısa yol olacak. Burada büyük bir ekonomik merkez olma potansiyeli bulunuyor. Türkiye’nin bu projeyle daha yakından ilgilenmesi ve buradaki özel ekonomik bölgelere yatırım yapmasını istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2020’deki Pakistan gezisinde başlatılan yeni bir ekonomik çerçeve olduğunu söyleyen Kureyşi, “Bu konuda yeni bir yüksek seviyeli danışma mekanizması var ve Başbakan İmran Han bu konuda Türkiye’yi ziyaret edecek.” şeklinde konuştu.
“Afganistan’da barış ve istikrar istiyoruz”
Afgan barış sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kureyşi, bu ülkede barış ve istikrar istediklerini, Afganistan’a barış ve istikrarla refahın gelmesini istediklerini aktardı. Kureyşi, Doha’daki ABD-Taliban ve Afganistan’daki Afganlar arası görüşmelerin Pakistan’ın girişimiyle gerçekleştiğine vurgu yaparak “Afganistan konusunda benim görüşüm, sorumluluk paylaşımı olmalı. Pakistan zaten üzerine düşen rolü oynuyor. Ama asıl rolü Afgan liderlerinin oynaması gerekiyor. Bir araya gelmeli, geleceklerine karar vermeli ve nasıl bir anayasa istediklerini, kadınlara ve toplumun diğer gruplarına neler verilecek konuşmalılar. Pakistan sadece bunlara olanak sağlayabilir. Onlara ne yapacaklarını söyleyemeyiz. Afganistan, bağımsız ve egemen bir ülke.” dedi.
ABD’nin askerlerini Afganistan’dan çekmesine ve Türkiye’nin ülkede güvenliği sağlama rolünü üstlenmesine yönelik Kureyşi, şunları söyledi:
“Söz konusu Türkiye ise Pakistan bu konuda oldukça rahat. Türk askerleri, Dışişleri Bakanlığı ya da yönetimi fark etmez, biz bu konuda rahatız. Türkiye, NATO üyesi ve NATO Afganistan’dan çekilme kararı aldı. Erdoğan (bu konuda) bir açıklama yaptı. Bu konuda ne düşündüklerini anlamak istiyorum. Forum kapsamında Dışişleri Bakanı ile görüşeceğim. Cumhurbaşkanı ev sahipliğinde düzenlenecek resepsiyonda da kendisiyle bu konuda görüşebilir ve aklından geçenleri öğrenebilirim.”
Kureyşi, Afganistan barış sürecinin görüşüleceği İstanbul Konferansı’nın iptal olduğuna ancak Türk, Afgan ve Pakistanlı Dışişleri Bakanlarının üçlü bir görüşme gerçekleştirdiğine işaret ederek “Türkiye’nin geleceği nasıl gördüğünü bilmek istiyorum. Türkiye önemli bir bölgesel güç. Düzenli olarak görüşmeler gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan ve Çavuşoğlu’yla yapacağı görüşmelerde sadece Afganistan konusunun değil İslamofobinin de masaya yatırılacağına dikkati çeken Kureyşi, “Türkiye ve Pakistan bu konuda benzer düşünceye sahip. Nefret söylemi, Müslümanların ayrımcılığa ve hedef alınmasına, Batı’da yükselen bu yaklaşıma karşı, bu büyüyen tehditle mücadele etmek gerektiğini düşünüyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
“İki devletli çözüm sağlanmadıkça Orta Doğu’da kalıcı bir barış sağlanmaz”
Kureyşi, Filistin’de çözüm konusunda da açıklamalarda bulunarak “Türkiye ve İİT’ye özellikle İsrail’in ramazan ayında uyguladığı vahşet karşısında gösterdikleri liderlik için teşekkür ediyorum.” dedi.
Türk, Filistinli ve Tunuslu mevkidaşlarıyla BM’de düzenlenen Filistin konulu toplantı için aynı uçakta New York’a gittiklerini hatırlatan Kureyşi, “Ateşkes ilk adımdı. Şimdi yapılması gereken, uzun süre önce rafa kalkan barış sürecinin yeniden başlamasıdır. Pakistan, İİT ve BM Güvenlik Konseyi kararları ışığında, iki devletli çözüm sağlanmadıkça Orta Doğu’da kalıcı bir barışın sağlanmayacağını düşünüyor.” diye konuştu.
Kureyşi, Hindistan’ın Cammu Keşmir’in demografik yapısının korunması ve özel statüsünü sağlayan anayasadaki maddeleri kaldırmasına da değindi.
Hindistan’ın bu kararıyla BM Güvenlik Konseyi kararlarını, uluslararası yasaları ve 4. Cenevre Konvansiyonu’nu ihlal ettiğini söyleyen Kureyşi, söz konusu kararların kendilerine göre “tek taraflı ve illegal” olduğunu dile getirdi. Bu kararların Keşmirliler tarafından tepkiyle karşılandığını vurgulayan Kureyşi, “Tabii ki de Pakistan, Keşmirlilerin isteğine uygun davrandı. Keşmirliler bu karardan mutlu değilse biz nasıl mutlu olabiliriz?” ifadelerini kullandı.
Kureyşi, kaldırılan 35A maddesinin bölgedeki demografik yapının korunmasına ilişkin olduğunu belirterek “Bu bölgenin demografik yapısının değiştirilerek (Hindistan kontrolündeki) tek Müslüman çoğunluklu eyaletin yapısının değiştirilmek istendiği ve Müslümanların azınlığına çevrilmek istendiği görülüyor. Hindistan’ın bazı uluslararası sorumlulukları var ve Hindistan bunu ihlal ediyor.” şeklinde konuştu.
Geçen aylarda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti sırasında Hindistan Dışişleri Bakanının da BAE’de bulunması ve görüşüp görüşmediklerine yönelik soruya ise Kureyşi, “Ne görüş alışverişinde bulunduk ne de planlanmış bir görüşmemiz vardı.” şeklinde yanıt verdi.
ABD’ye “Afganistan’dan sorumlu çekil” uyarısı
Kureyşi, ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararına ilişkin bilgilendirildiklerine işaret ederek “Tabii ki görüşmeler yapılıyor. Çekilecekleri izlenimini de vermişlerdi. Tabii ki orada sonsuza dek kalamazlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Bunun “sorumlu bir çekilme” olması gerektiğinin altını çizen Kureyşi, “Bizim her zaman söylediğimiz şey ‘Çekilin ama bunu düzenli bir şekilde yapın.’ oldu. Bunun sorumlu bir şekilde yapılması gerek. Eğer çekilme sistematik olmaz ve barış süreciyle birlikte ilerlemezse Afganistan’ın 1990’larda yaşananları tekrar yaşamasından endişe ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kureyşi, 1990’larda Afganistan’da yaşananların anarşi, sivil savaş ve istikrarsızlık olduğunu söyleyerek “Büyük bir bedel ödedik. Afganistan ise en büyük bedeli ödedi. Afganistan’dan sonra en büyük bedel ödeyen Pakistan, terörizme 83 bin kurban verdi. 128 milyar dolar kayıpla ekonomimiz büyük kayıp yaşadı. Neredeyse 40 yıldır 3 milyona yakın Afgan mülteciye ev sahipliği yapıyoruz ve yeni bir mülteci akını istemiyoruz.” dedi.
Bu mültecilerin artık saygı ve gurur içinde ülkelerine dönme vaktinin geldiğinin altını çizen Kureyşi, bunun da ancak Afganistan’da barış ve istikrar sağlanırsa gerçekleşeceğini kaydetti.