Başkent İslamabad’da “5 Şubat Keşmir Dayanışma Günü” kapsamında düzenlenen yürüyüşte konuşan Cumhurbaşkanı Arif Alvi, dünyanın Cammu Keşmir’deki insan hakları ihlallerinin farkına varması gerektiğini belirtti.
Alvi, Pakistan’ın Keşmir sorununun Birleşmiş Milletler’in (BM) kabul ettiği halk oylaması ile çözülmesini istediğini belirterek, ülkesinin Keşmir konusundaki duruşundan vazgeçmediğini vurguladı.
Kış Olimpiyatları kapsamında Çin’in başkenti Pekin’de bulunan Başbakan İmran Han, Twitter’dan yaptığı açıklamada, Hindistan’da Başbakan Narendra Modi’nin “faşist hükümetinin” baskı ve şiddet politikalarının Cammu Keşmir halkının direniş ruhunu kırmada başarısız olduğuna işaret etti.
Han, uluslararası topluma yaptığı çağrıda, Hindistan’ın Cammu Keşmir’de “işlediği çirkin suçlar” sebebiyle Yeni Delhi yönetiminin sorumlu tutulmasını istedi.
Hindistan’ın Cammu Keşmir’deki insan hakları ihlallerinin 5 Ağustos 2019’da Yeni Delhi yönetiminin yasa dışı ve tek taraflı adımının ardından daha da kötüleştiğini vurgulayan Han, bölgede devam eden şiddetin iktidardaki hükümetin “barış ve Müslüman karşıtı” Hindutva (Hindu milliyetçiliği) gündemini yansıttığına dikkati çekti.
BM’ye Keşmir mektubu
Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi ise BM Güvenlik Konseyi ile BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gönderdiği mektupta Cammu Keşmir’de kötüleşen insan hakları ve insani duruma işaret etti.
Kureyşi, ülkesinin Hindistan dahil tüm komşularıyla barışçıl çözüm istediğini belirterek, Keşmir sorununun adil çözümünün Güney Asya’da kalıcı barış ve istikrar için önemli olduğunu kaydetti.
“Keşmir Dayanışma Günü”
Pakistan 1989’da 5 Şubat’ı, 75 yıldır çözüme kavuşturulamayan Keşmir sorununa dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için “Keşmir Dayanışma Günü” ilan etmişti.
“Keşmir Dayanışma Günü” ile Cammu Keşmir’de Hint yönetimi altında bulunan Keşmir halkıyla dayanışma gösterilmesi, kendi kaderlerini tayin etme hakkı için verdikleri mücadelenin desteklenmesi ve bölgedeki çatışmalarda hayatını kaybeden direnişçi ve sivillerin anılması hedefleniyor.
Keşmir sorunu
İngiltere, 1947’de sömürge olarak yönettiği Hindistan’dan çekilirken o dönemde prenslik olan Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.
Nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947’de Pakistan’a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.
Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan’ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947’de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999’da savaş çıktı.
Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir’in yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20’lik bir kısım ise sınırdaş Çin’in hakimiyetine verildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948’den itibaren aldığı kararlarla Keşmir’in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesini öngörüyor.
Hindistan yönetimi, halk oylamasına karşı tutum benimserken Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.
Bölgede yıllardır süren çatışmalarda, on binlerce sivil, direnişçi ve hükümet güçlerine bağlı güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.