Pakistan, Hindistan’ın kontrolündeki Cammu Keşmir’de yabancı büyükelçi ve diplomatlara gezi düzenlemesine tepki gösterdi.
Diplomatik temsilcilere tüm bölgelere erişim sağlanmadıkça ve Keşmir halkıyla serbest şekilde etkileşime girmelerine izin verilmedikçe planlanan ziyaretin göstermelik olmaktan öteye gitmeyeceğinin vurgulandığı açıklamada, “Bu koşullar sağlanırsa, dünya bölgede yasa dışı ve insanlık dışı bir işgalin 18 ayı aşkın süredir devam ettiğini görebilir.” ifadesi yer aldı.
Gezinin Himalaya Vadisi’nde “sahte bir normallik izlenimi yaratmayı amaçladığını” savunan Bakanlık, “Keşmirliler, sahnelenmiş çevirme ve arama operasyonlarında, sahte karşılaşma bahaneleriyle yargısız infaz ediliyor, gelişigüzel gözaltı, gözaltında işkence, kayboluşlar arttı, Keşmir liderleri hala hapiste, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve uluslararası insan hakları örgütleri taciz ediliyor ve Keşmirlilerin temel hakları, kendini ifade etme hakkı da dahil, tanınmıyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Hindistan daha önce bölgeye yabancı diplomatların katıldığı benzer iki gezi düzenlemişti.
Pakistan, Hindistan’dan, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği yetkililerinin, Bağımsız Daimi İnsan Hakları Komisyonu ve diğer BM gözlemcileri ile uluslararası medyanın Cammu Keşmir’i ziyaret etmesine ve sahadaki durumu değerlendirmesine izin vermesini talep ediyor.
Cammu Keşmir’in özel statüsünün kaldırılması
Hindistan, anayasanın yarım asırdan uzun süredir Cammu Keşmir’e ayrıcalık tanıyan 370’nci maddesini 5 Ağustos 2019’da iptal ederek bölgenin özel statülü yapısını ortadan kaldırmış ve eyaleti ikiye bölmüştü.
Eyalet, 31 Ekim 2019’da resmi olarak merkeze bağlı Cammu Keşmir ve Ladakh “Birlik Toprağı” statüsünde iki bölgeye ayrılmıştı.
Kararın ardından Hint güvenlik güçleri, Cammu Keşmir’de asayiş operasyonlarını ve halk üzerindeki baskıları yoğunlaştırmış, sokağa çıkma yasağının yanı sıra internet, telefon ve ulaşım kısıtlamaları getirilmiş, bölgedeki yerel partilerin yöneticileri ve üyeleri gözaltına alınmıştı.
İngiltere’den bağımsızlığın kazanıldığı 1947’den bu yana Cammu Keşmir, kendi yasalarını çıkarabilen ayrıcalıklı konumdaydı. Bu özel statü, yabancıların bölgeye yerleşmesine ve mülk edinmesine izin vermeyen vatandaşlık yasasını da içeriyordu.
Keşmir sorunu
İngiltere, 1947’de sömürge olarak yönettiği Hindistan’dan çekilirken o dönemde bir prenslik olan Keşmir, bağımsızlıklarını yeni kazanan Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda tercihle karşı karşıya kaldı.
Nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947’de Pakistan’a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.
Karara, Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan’ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar, 1947’de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999’da savaş çıktı.
Savaşların ardından sağlanan geçici ateşkes sonucunda Cammu Keşmir’in yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın kontrolünde kaldı. Bölgenin doğusundaki yüzde 20’lik bir kısım ise sınırdaş Çin’in hakimiyetine verildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948’den itibaren aldığı kararlarla Keşmir’in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halk oylamasıyla belirlenmesini öngörüyor.
Hindistan, halk oylamasına karşı tutum benimserken Pakistan, BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.