Küresel sıcaklık artışını yüzyıl sonunda 1,5 dereceyle sınırlandırmak için 197 ülkenin imza attığı Paris Anlaşması’nın kabulünün 5. yıl dönümünde, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi 26. Taraflar Konferansı’nda (COP26) liderlerin iklim değişikliğiyle mücadele için açıkladığı taahhütler iklim aktivistlerinin gösterilerinin gölgesinde kalıyor.
BM İklim Zirvesi’ndeki konuşmaları ve yaptıkları protestolarla liderlerin taahhütlerden öteye geçerek hızla eyleme geçmesi gerektiğini savunan iklim aktivistleri, yarın büyük bir protesto düzenlemeye hazırlanıyor.
Bu kapsamda yaklaşık 100 bin aktivist, Glasgow Kelvingrove Park’tan George Meydanı’na yürüyerek liderlerden iklim değişikliğine karşı anlamlı ve kapsayıcı bir mücadele yürütmelerini talep edecek.
İsveçli aktivist Greta Thunberg, Samoalı Brianna Fruean, Brezilyalı Txai Surui, Ugandalı Vanessa Nakate ve Patience Nabukalu, Kenyalı Elizabeth Wathuti ve ABD’li Xiye Bastida’nın da aralarında bulunduğu aktivistler, COP26 müzakerelerinin Paris Anlaşması kapsamında küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandıracak şekilde yürütülmesi yönünde çağrılarını artırıyor.
Aktivistlerin COP26’nın ilk gününde liderlere yazdığı açık mektuba da dünyadan 1 milyonun üzerinde kişi imza atmıştı.
Temiz suya erişim, gıda güvenliği, açlık, kuraklık ve sıcak hava dalgaları gibi iklim değişikliğinin etkileri konusunda daha kırılgan olan ülkeler, küresel emisyonlarda tarihi sorumluluğu yüksek zengin ülkelerin iklim değişikliğiyle mücadele için gerekli finansmanı sağlamasını istiyor.
Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerinden iklim aktivistleri, COP26’da “adil bir iklim değişikliği mücadelesi” için sesini duyurmaya çalışıyor.
Gelişmiş ülkelerin kırılgan ekonomilere 2020 itibarıyla sağlamayı taahhüt ettiği 100 milyar dolarlık finansman sözünü tutmaması söz konusu ülkelerde güvensizlik yaratıyor.
Küresel emisyonlarda artış sürüyor
Paris Anlaşması’nın 4 Kasım 2016’da yürürlüğe girmesinin ardından geçen 5 yılda ülkelerin iklim kriziyle mücadele hedeflerini artırmasına rağmen küresel emisyonlar artıyor.
Küresel Karbon Bütçesi raporuna göre, fosil yakıt kaynaklı karbon emisyonlarının yıl sonunda salgın öncesi seviyesine dönerek 36,4 milyar ton karbon eş değeri seviyesine yükseleceği öngörülüyor.
Türkiye’nin de 10 Kasım’da resmi olarak taraf olacağı Paris Anlaşması kapsamında küresel emisyonların 2030’a kadar yüzde 50 azaltılması, 2050’ye kadar net sıfır seviyesine çekilmesi gerekiyor.
Buna rağmen hükümetlerin 2020’nin başından beri uyguladığı planlar kapsamında 2030’a kadar emisyonların 2010 seviyesine göre yüzde 16 yükseleceği öngörülüyor.
Paris Anlaşması’na sunulan katkı beyanlarının 5 yılda bir güncellenmesi bekleniyor
Paris Anlaşması’nda ülkelerin ilk olarak 2016’da sunduğu ulusal katkı beyanlarını 5 yılda bir güncellemesi bekleniyor.
Anlaşmada 194 ülkenin ilk katkı beyanları yer alırken, bu beyanlarını 11 ülke güncelledi. Paris Anlaşması’nın ülkeler üzerinde herhangi bir yaptırımı bulunmuyor, her ülke ulusal katkı beyanını kendi kararları çerçevesinde hazırlıyor.
Anlaşma kapsamında küresel emisyonların azaltılması için kömür başta olmak üzere fosil yakıtlardan çıkılmasına ihtiyaç duyuluyor. Birleşmiş Milletler raporları, ülkelerin emisyon azaltım hedeflerine rağmen 2030’a kadar olması gerekenin neredeyse iki katı fosil yakıt yatırımı planladığını gösteriyor.
Paris Anlaşması’nı imzalamasına rağmen taraf olmayan 5 ülke (Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen) bulunuyor.