ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) 2022 Ulusal Savunma Strateji Belgesinde, Pentagon’un en temel önceliği “Çin’i caydırmak” olarak tanımlanırken, ABD’nin, 2030’larda ilk kez iki nükleer gücü eş zamanlı olarak caydırmakla karşı karşıya kalacağı ifade edildi.
Beyaz Saray’ın ABD Başkanı Joe Biden döneminin ilk Ulusal Güvenlik Strateji Belgesini yayımlamasının ardından, Pentagon da Biden döneminin ilk Ulusal Savunma Strateji Belgesi, Füze Savunma ve Nükleer Durum İnceleme Belgelerini yayımladı.
“Çin’i caydırmak” en büyük öncelik
Ulusal Savunma Strateji Belgesinde, Amerikan ordusunun ABD menfaatlerine ve serbest uluslararası sisteme yönelik artan bir tehditle karşı karşıya kalacağı belirtilirken, “Belge, bakanlığın ABD’nin en yakın rakibi Çin’e karşı caydırıcılığı artırmak ve sürdürmek için acilen harekete geçmeye yönlendiriyor.” ifadesi kullanıldı.
Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinde, gelecek 10 yıl ABD için “kritik on yıl” olarak tanımlanırken, Pentagon’un da bu 10 yıllık zaman diliminde ABD’nin küresel liderliğine yönelik sınamalara hazır olacağı kaydedildi.
“Çin ile rekabet”, belgede en kritik öncelik olarak ifade edilirken, ABD’nin, Çin’in “belirli bölgelerdeki tahakkümüne engel olacağı” aktarıldı.
Pekin yönetiminin, başta Hint-Pasifik bölgesinde ABD menfaatlerini hedef alacağı ve ABD’nin bölgedeki ittifaklarını sarsmaya çalışacağı öne sürülen belgede, “Çin nükleer kabiliyetlerini güçlendirme ve modernizasyon süreçlerini hızlandırdı. ABD ve müttefikleri, 2030’larda, Çin ve Rusya gibi çeşitli ve modern nükleer güce sahip iki büyük gücü caydırmakla karşı karşıya kalacak.” ifadesine yer verildi.
Belgede, “Çin ile savaş ne kaçınılmaz ne de istenen bir şeydir.” ifadesi dikkati çekerken, Rusya ise “akut tehdit” olarak nitelendirildi ve Rusya’nın caydırılması için ABD’nin daha sert adımlar atacağı belirtildi.
Rusya’nın kendi bölgesinde askeri güç kullanarak sınırları değiştirme ve eski imparatorluk bölgelerinde etki alanını artırma çabası içinde olduğu kaydedilen belgede, “Rus siyasi ve askeri liderlerinin, NATO’da çatlaklar oluşturma girişimi ters teptiyse de Moskova’nın bu niyetinden vazgeçmediği” aktarıldı.
Ulusal Savunma Strateji Belgesinde, “ABD topraklarına yönelik tehdidin şekli ve boyutu kökten değişti. Terör tehdidi devam ederken Çin ve Rusya şimdi ABD topraklarındaki güvenlik açısından daha tehlikeli sınamalar haline geldi.” ifadesi de dikkati çekti.
Nükleer Durum İnceleme Belgesinde “iki nükleer güçle karşılaşma” vurgusu
ABD ordusunun doktrinlerinde aynı anda iki büyük güce farklı bölgelerde konvansiyonel güçle mücadele öngörülse de bu yıl yayımlanan Nükleer Güç Durum Belgesinde ülkenin bu kabiliyetinin artık Avrupa ve Asya’da kurulu güvenlik mimarisinde konvansiyonel ve nükleer gücün entegrasyonuna bağlı olduğu vurgulandı.
Belgede, nükleer, konvansiyonel güç ve füze savunma gücünün entegre edilerek, “entegre caydırıcılık” konsepti ile ortaya çıkan tehditlere karşı konulacağı kaydedildi.
Caydırıcılığın tek başına yetmeyeceği ifade edilen belgede, ABD’nin nükleer silahları kontrol, nükleer güç yarışından kaçınma ve küresel nükleer silahları azaltma çabaları konusunda istekli olduğunu göstermesi gerektiği belirtildi.
Diğer taraftan, dünyada nükleer silahlar olduğu sürece de ABD’nin nükleer gücünü sorumlu bir şekilde koruyacağı ve mümkün olduğunca bu silahların kullanılmasını engellemeye çalışacağı kaydedildi.
Belgede, ABD’nin bir taraftan nükleer silah kullanma koşullarını çok yüksek bir noktada tutacağı ifade edilirken, nükleer ve konvansiyonel güç arasında entegre bir caydırıcılık tesis edileceği, B83-1 nükleer bombalarının envanterden çıkarılacağı, Denizden Fırlatılan Seyir Nükleer Füze programının iptal edileceği öncelikler arasında sayıldı.
Belgede, Çin ve Rusya’nın nükleer kapasitelerine de yer verildi.
Çin’in nükleer gücünü modernize sürecini hızlandırdığı ifade edilen belgede, Pekin’in 2020 sonlarına kadar 1000 nükleer savaş başlığı edinmeyi hedeflediği, Rusya’nın da nükleer gücünü çeşitlendirme konusunda önemli adımlar attığı ve Rusya’nın anlaşma kapsamında 1550 nükleer savaş başlığına sahip olduğu, anlaşma çerçevesinde olmayan savaş başlıklarının sayısının bilinmediği ve aktif olarak envanterinde 2 bin civarında düşük ölçekli taktik nükleer silah bulundurduğu kaydedildi.
ABD’nin, bölgedeki menfaatleri konusunda caydırılmayacağı mesajını Çin’e vermek üzere esnek caydırıcılık ve kuvvet konuşlandırma stratejisini sürdüreceği belirtilen belgede, İran ile ilgili ise “İran’ın bugün nükleer silahı yok ve şu anda bir nükleer silah elde etmeye çalışmadığına inanıyoruz.” ifadesi kullanıldı.
Füze Savunma Durum Belgesinde de 2019’dan bu yana füze tehdidinin çok hızlı bir şekilde arttığı, küresel çapta füzelerin çeşitliliğinde ve sayısında önemli artış olduğu belirtildi.
Balistik ve hipersonik füzelerin de dünyada daha çok görünür olduğu dile getirilen belgede, artık insansız hava araçlarının da önemli bir tehdit olmaya başladığına işaret edildi.
Belgede, silahlı insansız hava araçlarının ucuz, esnek, kolay erişilebilir ve büyük birliklere karşı etkili saldırılar düzenlemede rol oynadığı, bu araçların ABD birliklerine tehdit teşkil etmeyi sürdüreceği belirtildi.
Füze Savunma İnceleme Belgesinde, ABD’nin füze savunma gücünün katmanlı olarak kullanılmaya devam edileceği ve bunun ABD’nin “entegre caydırıcılık” konseptinin önemli bir parçası olduğu vurgulandı.