Kovid-19 salgınının ekonomik etkilerinin azalmasıyla hızla toparlanan küresel ekonomiye rağmen petrol piyasaları hala arz-talep dengesizlikleriyle mücadele ediyor. Varil başına 90 doların üzerinde seyreden petrol fiyatları, üretici ülkelerin üretim kapasitesinin artan talebi karşılamakta yetersiz kalmasıyla yükseliş eğilimini sürdürüyor.
Bu ülkelerin herhangi bir arz kesintisi durumunda kullanıma sunabileceği yedek üretim kapasitesinin 2020 yılından bu yana düşüş eğilimi göstermesi ve özellikle Ukrayna-Rusya geriliminin petrol arzında aksamalara neden olacağına ilişkin endişeler, petrol fiyatlarını varil başına 100 dolar eşiğine daha da yaklaştırdı.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), geçen hafta yayınladığı aylık petrol piyasası raporunda, merkez bankalarının piyasalardan finansal desteği geri çekmesinin ve yılın geri kalanında faiz oranlarını hızla artırmalarının ekonomik büyüme ile petrol talebi üzerinde baskı oluşturabileceği, bunun da petrol fiyatlarını daha da yükselteceği konusunda uyarılarda bulundu.
“Petrol fiyatları birkaç yıl sürecek yükseliş döngüsüne girecek”
Washington merkezli danışmanlık şirketi Rapidan Energy Group Başkanı ve eski Beyaz Saray Yetkilisi Robert McNally, Anadolu Ajansına yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarını yukarı yönlü destekleyen ana etkenlerin başında salgın döneminde düşen petrol talebinin toparlanarak daha sağlıklı bir zemine yerleşmesi ve merkez bankalarının uyguladığı faiz artırım kararlarını içeren makroekonomik risklerin geldiğini söyledi.
Özellikle Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC + grubunun küçülen pazar payının jeopolitik riskleri daha da önemli hale getirdiğine işaret eden McNally, “Petrol fiyatlarının bu yıl içinde 100 dolara ulaşması mümkün. Piyasaların sakinleşmesiyle ham petrol fiyatlarında 70-80 dolar seviyesine doğru bir düzeltme bekliyoruz. Ancak ham petrol fiyatlarının birkaç yıl sürecek bir yükseliş döngüsüne girmesini ve bu minvalde fiyatların 100 doları aşarak gelecek yıllarda en az 150 doları göreceğini tahmin ediyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
McNally, arz tarafında ise OPEC+ grubunun üretim artış hızı ve yedek üretim kapasitesindeki düşüşün fiyatlar üzerinde yükseltici etki oluşturduğunu ifade etti.
“100 dolar seviyesindeki fiyatlar ekonomiler üzerinde zayıflatıcı etki oluşturuyor”
Energy Intelligence Group Küresel Petrol Piyasaları ve Kuzey Amerika Enerji Araştırmaları Başkanı Abhi Rajendran, kısa vadede Rusya-Ukrayna geriliminin ve İran nükleer anlaşmasının yeniden hayata geçirilmesine yönelik müzakerelerden çıkacak sonucun petrol sektöründe fiyatları etkileyecek kilit jeopolitik durumlar arasında yer aldığını belirtti.
Rajendran, piyasaların yeni yıla enerji fiyatlarının başrolü oynadığı enflasyon kaygılarıyla başladığını anımsatarak, “Fiyatlar üzerindeki bu enflasyonist baskının ne kadar süreceği kritik önemini korurken, 100 dolar seviyelerine doğru yükselen petrol fiyatları da ekonomiler üzerinde zayıflatıcı bir etki oluşturuyor.” dedi.
Hem OPEC+ grubu hem de grup dışı üretici ülkelerin artan talebe yanıt vermekte yavaş kaldığını kaydeden Rajendran, bu durumun fiyatlara yukarı yönlü destek sağlarken aynı zamanda ekonomik gerilimler için de altyapı hazırladığını belirtti.
Rajendran, Brent türü petrol için varil başına 100 doların üzerinde bir seviyenin artık sürpriz olmadığına dikkati çekerek, “Ancak bunun için Ukrayna’da artan bir gerilim veya potansiyel bir çatışma ve İran nükleer görüşmelerinden çıkacak olumsuz bir sonuç gerekiyor. Fiyatların ne kadar yükseldiğinden ziyade hangi seviyede tutunabileceğinin daha önemli olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu.
Brent petrolün varil fiyatının gelecek birkaç yıl içinde ortalama 75 dolar civarında olacağını öngördüklerini belirten Rajendran, şunları kaydetti:
“Brent petrolün yaz aylarına doğru 90 dolar seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz ki mevcut jeopolitik gerilimlerin piyasada en az 5 dolar fiyatlandığını şimdiden görüyoruz. Eğer bu jeopolitik gerilimler azalırsa, aynı dönem için fiyatların 80 dolar olarak gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Hangi fiyat seviyesinin daha kalıcı olacağı büyük ölçüde makroekonomik ortama bağlı olacak. Fiyatların bu yıl sonuna doğru 80 dolara geri döneceğini tahmin ediyoruz.”
Petrol stoklarının oldukça düşük olduğunu ve arzdaki büyümenin talebin gerisinde kaldığını anımsatan Rajendran, kısa vadede petrol fiyatlarının daha da yüksek seviyeleri görmesinin olası bir senaryo olduğunu belirtti.
Düşük yedek kapasite, piyasa toleransını zayıflatıyor
IEA’ya göre, teknik sorunlar ve diğer bazı kapasite kısıtlamaları nedeniyle, OPEC+ grubu ocak ayında günlük 400 bin varillik artış yapma kararına karşın günde yalnızca 280 bin varil petrol üretimi yapabildi.
Grubun toplam üretim kaybı, geçen yılın başlangıcından bu yana günde yaklaşık 800 bin varile ulaştı. Grubun planlanan aylık artış seviyesini gerçekleştirememesi, küresel stoklarda keskin düşüşlere, petrol piyasalarının daha da daralmasına ve arz açığının oluşmasına yol açtı.
OPEC+ grubunun toplam kullanılabilir yedek kapasitesi şu anda günde 5,1 milyon varil civarında ancak, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin elinde acil bir durumda kullanıma sunulabilecek fiziki ham petrol miktarı yalnızca 2,2 milyon seviyesinde bulunuyor.
Uzmanlar, söz konusu durumun piyasaların herhangi bir arz aksaklığına yol açabilecek jeopolitik bir gerginliğe karşı toleransını zayıflattığını belirtirken fiyatlardaki yukarı yönlü hareketlenmeleri de destekleyeceğini öngörüyor.