Suudi Arabistan’ın Çin ile işbirliğini yeni alanlara taşıma hedefleri kapsamında “petro-yuan”ın uluslararası ölçekte benimsenmesi konusunun 16. BRICS Zirvesi’nde gündeme geleceğine yönelik beklentiler, ABD dolarının küresel emtia piyasalarındaki hakimiyetini sekteye uğratabileceğine ilişkin endişeleri güçlendirse de uzmanlar bu durumun zaman alacağını ifade ediyor.
Zirve kapsamında Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika gibi birçok ülkenin lideri 22-24 Ekim’de Rusya’nın Kazan şehrinde bir araya gelecek.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan gibi petrol üreten ülkelerin dahil olmasıyla üye sayısı 10’a yükselen ekonomik işbirliği grubu BRICS’in zirvede ele alacağı konular stratejik önem taşıyor.
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı konumundaki Suudi Arabistan’ın alternatif küresel fiyatlandırma yöntemlerini değerlendireceğine yönelik açıklamalarının zirvede ele alınması bekleniyor.
Merkez Bankası Dijital Para Birimi’nin (CBDC) uluslararası ödemelerdeki kullanımını araştırmak ve desteklemek amacıyla geliştirilen Project mBridge’e de katılan Suudi Arabistan, uluslararası petrol piyasasında “petro-dolar” yerine “petro-yuan” kullanımına açık olduğuna ilişkin açıklamalarda bulunmuştu.
Suudi Arabistan Sanayi ve Maden Kaynakları Bakanı Bender bin İbrahim el-Hureyf, Çin’in Guangdong eyaleti ile Hong Kong Özel İdari Bölgesi’ne yaptığı ziyaret sırasında South China Morning Post gazetesine verdiği mülakatta, petrol ticaretinde Çin para biriminin kullanımının genişletilebileceğini ve “petro-yuan fikrine kapalı olmadıklarını” ifade etmişti.
“Petro-yuan’ kullanımına geçiş kolay olmayacak”
Washington Arap Körfez Ülkeleri Enstitüsü Misafir Öğretim Üyesi Kate Dourian, AA muhabirine, enerji sektörünün ötesinde gelişen ikili ilişkiler ve Suudi Arabistan’daki Çin yatırımlarının ölçeği nedeniyle, Çin renminbisinde daha fazla işlem görülebileceğini, ancak bunun “petro-dolar”ın yerini almasının muhtemel olmadığını söyledi.
Dourian, Suudi Arabistan riyali dolara sabitlendiği için Riyad’ın doları zayıflatacak sert bir hamle yapmaktan kaçınacağını ve dolar bazlı petrol satışlarından vazgeçmenin kolay olmayacağını dile getirdi.
Ayrıca “petro-yuan”ın, “petro-dolar” yerine kullanıldığı bir senaryoda doların yuan karşısında güçlenmesi durumunda satıcının döviz kuru riskini de hesaba katması gerekeceğine dikkati çeken Dourian, “Çin’in ekonomik büyümesi eskisi kadar güçlü değil ve bunun ülkenin petrol talebi üzerinde etkili olacağını da unutmamak gerekir.” dedi.
Kate Dourian, doların ülkeler arasında güç olarak kullanılmasının Suudi Arabistan’ı diğer alternatifleri değerlendirmeye sevk ettiğini vurgulayarak, “Doların kullanımını azaltma süreci yavaş yavaş gerçekleşiyor ancak yeterince dönüştürülebilir olmayan Çin resmi parası renminbinin, dünyanın rezerv para birimi olarak doların yerini alması uzun zaman alacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Doların döviz piyasasındaki payı azalmış olsa da hala dünyanın baskın para birimi olduğunu vurgulayan Dourian, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doların küresel döviz piyasasındaki payı, 2000’de yüzde 72 iken şu anda yüzde 60 civarında. Renminbi ise aynı dönemde sıfırdan yüzde 2,6’ya çıkmış durumda. Bu nedenle, doların hakimiyetine meydan okumak veya yerine geçecek bir para birimi bulmak için herhangi bir girişimin zaman alacağını söylemek mümkün, ayrıca böyle bir çabanın başarılı olacağı da kesin değil.”
“CBDC, yuanın uzun vadede dolarla rekabet edebilmesinin tek yolu”
Londra merkezli enerji enformasyon şirketi Energy Intelligence Group’un Petrol Piyasaları Ekonomisti Julien Mathonniere de öncelikle Çin’in “petro-yuan”a geçmek istemesinin altında yatan sebeplerin sorgulanması gerektiğinin altını çizdi.
Mathonniere, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Moskova’ya yönelik yaptırımların, Çin için bir “uyandırma çağrısı” niteliğinde olduğuna işaret ederek, “Pekin, ABD ile anlaşmazlık durumunda benzer yaptırımlara maruz kalmak istemediği için kendisini Batı merkezli finans sisteminden çıkarmaya çalışıyor. Bu nedenle Çin, yaklaşık 2015’ten bu yana sessizce para birimini uluslararası yapmaya çalışıyor.” ifadesini kullandı.
Son birkaç yılda renminbinin küresel ticaret anlaşmalarındaki payı yüzde 1’den yüzde 5’e yükselse de avro ve doların hala çok gerisinde olduğunu belirten Mathonniere, doların her ticaret anlaşmasında merkezi konumda olduğunu hatırlattı.
CBDC’nin, yuanın uzun vadede dolarla rekabet edebilmesinin tek yolu olduğuna dikkati çeken Mathonniere, “Eğer bu olursa, alıcılar petrolü hem dolarla hem de yuanla ödeyebilir ve ticari işlemlerini gerçekleştirmek için ikisi arasında en ucuz seçeneği tercih edebilir. Bu da Çin’in para birimi açısından biraz egemenlik kazanacağı anlamına gelir çünkü merkez bankası şu anda olduğu gibi petrol ve diğer emtiaları ödemek için büyük miktarda doları, rezervinde tutmak zorunda kalmaz.” görüşünü paylaştı.
Julien Mathonniere, yuanın, uluslararası rezerv para birimi haline gelmesi durumunda Çin’in şu anda olduğu gibi ticaret fazlası vermesini imkansız kılacağına işaret ederek, “Bu, dünyanın en büyük ticaret fazlasını verdiği için Çin’in o kadar çok yuan almasına sebep olacak ki bu devasa fazlalığı hareket ettirmek büyük dengesizlikler yaratacak, döviz kurlarını etkileyecek ve dünyanın her yerinde para politikalarının istikrarsızlaşmasına yol açacak.” diye konuştu.