Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilan eden Belarus, jeopolitik konumu nedeniyle Rusya ile Avrupa’nın sürekli ilgi alanında oldu.
Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko yönetimini eleştiren Batı, 1996’da Lukaşenko’nun tekrar cumhurbaşkanı olabilmesine olanak sağlayan referandumu gerekçe göstererek ülkeye karşı ilk yaptırım kararını 1997’de aldı.
Bu tarihten itibaren belirli aralıklarla sürekli Lukaşenko’nun şahsı ve diğer devlet görevlilerine yönelik yaptırımlara ABD de katıldı.
Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile ilişkilerdeki gerginlik 2 yıl öncesine kadar Lukaşenko’nun politikaları sayesinde iyileşmeye doğru gitti.
Enerji ve ekonomik anlamda Rusya’ya büyük oranda bağımlı olan Belarus, Batı ile yakınlaştı. Bu kapsamda Batı, Belarus üzerindeki bazı yaptırım kararlarını kaldırdı.
İlişkiler tekrar bozuldu
Ancak 9 Ağustos 2020’de Belarus’taki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Batı ile ilişkiler tekrar tersine dönmeye başladı.
Bazı cumhurbaşkanı aday adayları arasında yer alan blogger Sergey Tikhanovskiy, seçimler öncesinde düzeni bozacak sokak olaylarını organize etmek, bankacı Viktor Babariko da para aklama konularında suçlu bulunarak hapse konuldu. Tikhanovskaya’nın yerine eşi Svetlana aday oldu.
Seçim sandıkları daha kapanmadan sonuçlara yönelik protestolar başladı ve polis sert müdahale etti.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Batı yaptırımları
Belarus’ta 9 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini mevcut Cumhurbaşkanı Lukaşenko kazandı.
AB, ABD, İngiltere ve bazı Batı ülkeleri seçimlere hile karıştırıldığı iddiasıyla seçim sonuçlarını tanımadığını açıkladı.
Ülkede günlerce süren yasa dışı gösteriler Tikhanovskaya’nın önderliğinde organize edildi. Tikhanovskaya bir süre sonra Litvanya’ya, diğer bazı muhalif isimler de Polonya’ya kaçtı. Polonya’da muhalifler için devlet desteğiyle karargah kuruldu.
AB, seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesi dışında Belarus’ta muhalefete baskı yapıldığını da belirterek bu ülkeye yaptırımlar uygulamaya başladı.
Cumhurbaşkanı Lukaşenko’nun da dahil olduğu bazı devlet yetkililerine seyahat kısıtlaması ve varlıkların dondurulması gibi uygulamalar getirilirken, devlet şirketlerine yönelik yaptırımlara gidildi.
AB ülkeleri ayrıca 23 Mayıs’ta Atina-Vilnius seferini yapan Ryanair yolcu uçağının bomba ihbarı üzerine Belarus’un başkenti Minsk’e indirilmesi ve uçaktaki Belarus vatandaşı muhalif Roman Protaseviç’in gözaltına alınması nedeniyle Belarus hava yolu şirketlerine AB hava sahasını kapattı.
Belarus AB ile Geri Kabul Anlaşması’nı askıya aldı
Bu arada Belarus da AB ile Geri Kabul Anlaşması’nı askıya aldı. Lukaşenko 6 Temmuz’da yaptığı konuşmada, Rusya ve Belarus’a yönelik Batı’nın tutumlarından sonra artık savaştan kaçan insanları kendilerinin alamayacağını ifade etti.
Avrupa’ya gitmek üzere Belarus’a gelen mültecileri ülkede tutmayacaklarını söyleyen Lukaşenko, “Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna ile sınırlarımızı kapatacağımızı ve Afganistan, İran, Irak, Libya, Suriye, Tunus’tan gelen mülteciler için ‘yerleşim yeri’ hale geleceğimizi düşünenler yanılıyorlar. Biz, hiç kimseyi tutmayacağız. Onlar bize gelmiyorlar, aydınlanmış, sıcak, rahat Avrupa’ya gidiyorlar.” değerlendirmesinde bulundu.
Son aylarda AB, Belarus yönetimini Irak gibi ülkelerden göçmenleri getirerek AB ülkeleri Polonya, Litvanya ve Letonya sınırlarına göndermek, “düzensiz göçü araç olarak kullanmak ve Birlik’i bu yolla istikrarsızlaştırmaya çalışmakla” suçluyordu.
Batı’nın baskısına “Birlik Devleti ve ortak askeri doktrin” cevabı
Batı’nın bu baskıları karşısında ekonomik olarak dar boğazdan çıkmak için Belarus, rotasını Rusya’ya çevirdi.
Belarus, Rusya ile “Birlik Devleti” sürecini hızlandırdı. İki devlet arasında sınırları kaldıran, ekonomik ve sosyal entegrasyonu sağlayan “Rusya-Belarus Birlik Devleti” yapısına yönelik anlaşma 1997’de imzalanmış, 2000 yılında yürürlüğe girmişti.
4 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, ekonomik ve sosyal alanlarda iki ülkenin entegrasyonuna yönelik birlik programını onaylayan kararnameyi imzaladı.
Programda yer alan 28 maddelik yol haritasında, iki ülke arasında ekonomi, enerji, tarım, turizm ve sosyal konularda entegrasyon konuları yer alıyor.
Putin ve Lukaşenko, bu kararname ile birlikte içeriği tam olarak açıklanmayan iki ülke arasında “Birlik Devleti Savaş Doktrini”ni de onayladı.
Belarus ile AB’yi karşı karşıya getirdi
Her iki liderin bu anlaşmaları imzalamasından kısa bir süre sonra 8 Kasım’da sayıları 2 binin üzerinde, Avrupa’ya göçme arayışıyla Belarus’tan Polonya’ya geçmeye çalışan gruplar sınıra dayandı.
Polonyalı yetkililer, göçmenlerin ülkeye geçişine izin vermeyeceklerini, giriş yapabilenleri de Belarus’a geri göndereceklerini duyurdu.
Belarus-Polonya sınırında Avrupa’ya göç arayışında olan çok sayıda kişinin mevcudiyeti, iki ülke arasında tansiyonu yükseltti.
Belarus, Polonya’yı Avrupa’ya göçme arayışındaki kişilere insani muamele göstermemekle, Polonya yönetimi ise Belarus’u bu kişileri siyasi araç olarak kullanmakla suçladı.
AB de sınırdaki bu durumdan dolayı Belarus yönetimini “göçmenleri kullanmak ve AB sınırlarına gitmeye teşvik etmekle” itham etti.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Polonya ile Belarus sınırındaki krizin ardından AB üyesi ülkelerden Belaruslu yetkililere yönelik genişletilmiş yaptırım rejimini onaylaması çağrısında bulundu.