ABD Başkanı Joe Biden, ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanlığına Jerome Powell’ı ikinci bir dönem için aday gösterirken, analistler bu kararın yatırımcılar için istikrar sağlayacağını belirtti.
Küresel piyasaların gündemini meşgul eden “Fed Başkanının kim olacağı?” sorusu, Biden’ın Powell’ı aday göstermesiyle yanıt buldu.
Biden, Fed’de istikrar ve bağımsızlığa ihtiyaç olduğunu vurgularken, Powell’ın merkez bankasına liderlik etmek için “doğru kişi” olduğunu belirtti.
Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın aday göstermesiyle 2018’de Fed Başkanı olarak göreve başlayan Powell, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının başlangıcında piyasaları desteklemek için Mart 2020’de faiz oranlarını sıfıra yaklaştırmış ve acil varlık alım programlarını hayata geçirmişti.
Ayrıca Powell, Kovid-19 krizinde Fed’in “ortalama” yüzde 2 enflasyonu hedefleyerek para politikası stratejisinde değişikliğe gitmesine öncülük etmişti.
Powell’ın yeniden aday gösterilmesi, Kovid-19 salgınında ekonomik toparlanma sürecini yönlendirdiği için banka yönetiminde büyük bir değişiklik olmamasını ümit eden yatırımcılar tarafından büyük ölçüde memnuniyetle karşılandı.
Analistler, enflasyonun yükseldiği, talep büyümesinin güçlü olduğu ve sermaye ile emek arzının kademeli olarak toparlandığı bir süreçte “sürekliliğin” önemli olduğunu vurguladı.
Adaylığının ABD Senatosu’nda onaylanması halinde Powell’ın Şubat 2022’de görevine devam edecek olmasının, ABD’nin yüksek enflasyonla mücadele ettiği bir dönemde, bankanın varlık alımlarını azaltmaya ve faiz oranlarında artışa gitmeye başlamaya hazırlanırken yatırımcılar için öngörülebilirlik sağlayacağı belirtildi.
“Belirsizliği ortadan kaldırdı”
ING’nin Amerika Bölgesel Araştırma Başkanı Padhraic Garvey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Biden’ın kararının Powell’ın şubat ayında sona erecek başkanlık göreviyle ilgili belirsizliği ortadan kaldırdığını söyledi.
Garvey, “Siyasi destek eksikliği nedeniyle yeni bir başkan atanmasında herhangi bir gecikme olsaydı, bu durum, özellikle ekonominin yükselişe geçtiği, enflasyonun yüzde 6’nın üzerinde olduğu ve Fed’in parasal genişlemeyle ekonomiyi hala desteklediği bir dönemde finansal piyasalarda önemli bir tedirginliğe neden olabilirdi.” dedi.
Piyasalar için para politikasında sürekliliğin önemine işaret eden Garvey, bu durumun politikanın muhtemel gidişatını değiştirmeyeceğini ifade etti.
Garvey, “Fed hala varlık alımlarında azalmaya gidecek ve muhtemelen 2022’de faiz oranlarını artıracak. Piyasa faizi, genel olarak daha sıkı bir politika ve daha yüksek bir faiz ortamı beklentisi içinde olmaya devam edecek. Risk varlıkları da bu sonuçtan fazla etkilenmez.” diye konuştu.
“Powell’ın bu kez daha dikkatli olması gerekecek”
Powell’ın ikinci döneminde salgın kaynaklı istisnai gevşemede çözülme sürecinin hakim olması gerektiğini vurgulayan Garvey, varlık alımlarının azaltılmasının bir dereceye kadar bilanço daralmasına giden yolu açması gerektiğini aktardı.
Garvey, Powell’ın bu kez rezervleri çok hızlı veya çok agresif bir şekilde azaltmamak için daha dikkatli olması gerekeceğini belirterek, ayrıca, Fed’in federal fon oranını artırmayı kolaylaştıran bir dönem olması gerektiğini kaydetti.
Faiz artırım aşamasının tamamen sıkılaştırma politikasıyla ilgili olmadığı fikrini aşmanın Powell için bir zorluk olacağına işaret eden Garvey, “Aslında daha çok, makro koşullara bağlı olarak, fon oranını Fed’in daha yüksek veya daha düşük şekillendirme fırsatına sahip olduğu bir seviyeye geri getirmekle ilgili. İlk kritik adım, onu yüzde 1,5 ila yüzde 2,0 bölgesine geri getirmek.” dedi.
“Biden doğru olanı yaptı”
American Enterprise Institute Kıdemli Uzmanı Desmond Lachman da Biden’ın Demokratların ilerici kanadının Fed Başkanı olarak Powell’ı Lael Brainard ile değiştirmesi yönündeki güçlü baskısına direnerek “doğru” olanı yaptığını söyledi.
Lachman, “Biden, Cumhuriyetçi Jerome Powell’ı daha güvercin ve Demokratik Lael Brainard ile değiştirmeyi seçmiş olsaydı, kararı piyasalara hoş karşılanmayacak ve enflasyonist beklentiler büyük olasılıkla körüklenecekti.” dedi.
Powell’ın Kovid-19 salgınının etkilerine karşı ilk olarak verdiği cesur tepkinin ABD ve dünya ekonomilerini uzun süreli ve çok derin bir ekonomik durgunluğa düşmekten kurtardığı için çok fazla övgüyü hak ettiğini vurgulayan Lachman, bununla birlikte ekonomik toparlanma yolunda Fed’in agresif tahvil alım programını azaltmada geç kaldığını savundu. Lachman, “Para politikasını çok uzun süre gevşek tutarak Powell enflasyon sorununa katkıda bulundu.” diye konuştu.
Powell’ın ikinci dönemine başlarken en istenmeyen pozisyonda olduğunu belirten Lachman, faiz oranlarını artırmamayı seçmesi halinde enflasyonun yerleşik hale gelmesine izin verme riskiyle karşı karşıya kalacağını aktardı.
Lachman, Powell’ın bugünün enflasyonist ortamında yapılacak doğru şey gibi göründüğü için faiz oranlarını erken yükseltmesi halinde ise varlık fiyatı ve kredi piyasası “balonlarını” patlatma riskini alacağını, bunun özellikle gelecek yıl yapılacak ara seçimlere kadar kesinlikle sert eleştirilere davetiye çıkaracağını ifade etti.