Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, Ermeni tehcirinin sebepleri ve tehcire giden süreçte Ermeni örgütlerinin çıkardığı olayları ve isyanları AA muhabirine değerlendirdi.
Ermeni örgütlerinin faaliyetlerinin 3 ayrı parametrede ele alınması gerektiğini kaydeden Selvi, bunlardan ilkinin Sultan 2. Abdülhamid dönemi, ikincisinin 2. Meşrutiyet dönemi, üçüncüsünün ise 1. Dünya Savaşı başlar başlamaz çıkan olaylar olduğunu söyledi.
“Taşnak ve Hınçak komiteleri silahlanmaya başladı”
2. Meşrutiyetle birlikte Ermeni çetelerin siyasal hayata katıldığını, bu çetelerin Balkan savaşlarından sonra kanun dışı düzene geçtiğini belirten Selvi, “1913 yılında Taşnak ve Hınçakların kongreleri başlıyor. Köstence’de 1913 Ağustos’ta toplandılar, bu toplantı dönüm noktasıydı. Artık ‘Biz artık legaliteyi bırakıyoruz, Anadolu Ermenileri silahlanacaklar ve kendi geleceklerini tayin edecekler, savaş ve silahlı düzene geçiyoruz’ diyorlar. Taşnak ve Hınçaklar, Rusya ve İngiltere’nin yönlendirmesiyle birleştiler, ittifak kurdular.” ifadelerini kullandı.
Haluk Selvi, hem Hınçakların Köstence’deki kongresinde hem de 1914’te Taşnakların İstanbul’daki kongresinde alınan karar çerçevesinde hızlı bir şekilde silahlanmaya başlanıldığını aktardı.
“Ermeni komitaları Osmanlı askerlerine giden desteği engellediler”
Mart 1915’te Çanakkale muharebelerinin devam ettiği dönemde Yozgat, Sivas, Erzurum gibi illerde Taşnak ve Hınçakların organize ettiği büyük olayların çıktığını aktaran Selvi, sözlerine şöyle devam etti:
“Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı sırasında bir taraftan askeri Çanakkale’ye, güneyde Irak cephesine, Basra Körfezi’ne, Sina cephesine sevk ediyor, diğer taraftan da bu karışıklıkları önlemek için Ermeni komitacılarla uğraşıyor. Bu yüzden, devlet enerjisini ikiye bölmüş oluyor. Kafkasya’da Rus ordusu içerisinde 150 bin Ermeni gönüllüsü vardır. Sarıkamış harekatının başarısızlığının arkasındaki en önemli sebeplerden birisi Erzurum ve Van’da Osmanlı askeri birliklerinin lojistik desteğini engelleyen Ermeni komitalarıdır. Arkadan destek ve yardım gelememiştir. Telgraf tellerini kestiler. Sevk ve idare sırasındaki Osmanlı askerlerinin götürdüğü yardımları kestiler.”
Rusya’da Bolşevik ihtilalinin ardından, Ruslar geri çekilse de işgal edilen Osmanlı topraklarında kalan Ermeni komitacıların katliama devam ettiklerini dile getiren Selvi, Erzurum, Erzincan’dan başlayıp Bakü’ye kadar olan sahada, 1918 yılında şubat ayından nisana kadar büyük bir katliam yapıldığını kaydetti.
Prof. Dr. Selvi, şunları aktardı:
“Doğu Anadolu’da ve Kafkasya’da Ermeni komitaların Türklere yönelik katliamları Rus işgali altındayken gerçekleştirildi. Rus işgali sahasında Erzincan’a kadar gelmişlerdi, Trabzon’un doğusundan bütün iller Rus işgali altında. 1916’dan 1918’e kadar Ruslar hakim olmuşlar. Ancak Rus ordusu Brest Litovsk Anlaşmasıyla işgal ettiği bölgelerden çekilmeye başlarken, kendi erzakı ve toplarını taşıyabilmek için zaman kazanmak amacıyla biraz da kaos için burada Ermeni komitalarını bırakıp çekildiler. Erzurum’un yöneticisi artık Albay Morel ve Andranik’ti.”
Ermeni mezaliminin asıl uygulandığı tarihin 1918 yılı olduğunu ifade eden Selvi, “Tehcirle birlikte 650 bin Ermeni yerinden oynatıldı. Bu sevk sırasında açlık, salgın hastalıklar, çeteciler yüzünden yaklaşık 55 bin Ermeni hayatını kaybetti. Trabzon, Erzurum, Erzincan, Van’a kadar girmiş olan Rusya’ya gönüllü olarak katılan Ermeni komitalar vardı. 1917’de Bolşevik ihtilali oldu, Rusya geri çekilirken, arada tampon olarak Ermenileri bıraktı. Ermeni çete reisi Andranik’in gerçekleştirdiği katliamlar süreci, 1918 Ocak’tan 1918 Mayıs’ına kadar sürer. 5 aylık süreçte 1 milyona yakın Müslüman hayatını kaybetmiştir.” diye konuştu.
“Türklere ait toplu mezarlarda cenazelerin üzerinde balta izleri var”
Osmanlı Devleti’nin 1918 ile 1920 yılları arasında köy köy tahkikat yaptırdığını ve görgü tanıklarının anlattıklarını not ettiklerini bildiren Selvi, toplu mezarlardan çıkan cenazelerin üzerinde balta, kılıç izleri bulunduğunu belirtti.
Cenazelerin toplu olarak gömüldüğünü ifade eden Selvi, şu bilgileri verdi:
“Kars Subatan’da 570 sivil vatandaş samanlıklara doldurularak yakıldı. Van Zeve’de, Erzurum Alaca’da birçok sivil aynı şekilde öldürüldü. İnsanlar böyle öldürülmüş, vücudunda kurşun izin yok. Peki o toplu mezardakiler Türklere ait olduklarını nereden biliyoruz? Çünkü ilk sözlü tarih çalışmalarımızda bizde bunları gösterenler köylülerdi. Bu cenazelerin boyunlarında muskalar var. Kafa yapılarından biliyoruz. Açtığınızda da Türklere ait olduğunu gösteren gümüş yüzükler bulunuyor, Kur’an bulunuyor.”
Ermenilerden sadık olan tebaadan Osmanlı’nın seferberlik çağrısına katılanların da olduğunu aktaran Selvi, “Osmanlı devletine sadık olan Ermeniler de vardı, ordu içerisinde görevli olan Ermeniler, bir vatandaş olarak da görevlerini yerine getirdiler. Komitacıları ayrı bir statüde tutmak gerekiyor.” değerlendirmesini yaptı.
“Tehcir kararı bir zorunluluktu”
1 Mayıs 1915’te Rusların Van’ı kuşattığını, 15 Mayıs’ta da şehrin düştüğünü hatırlatan Selvi, Andranik, Hamazsb, Dro birliklerinin Van’ın bütün köylerine saldırmaya başladığını söyledi.
Selvi, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bu bölgeyi çok iyi bilen Ermeni komitacılar Rus ordusuna öncülük ediyorlardı. Van’ın düşmesinin en önemli sebepleri, arkadaki Ermeni komitalarının iletişim hatlarını kesmeleri, lojistik desteği engellemeleri ve Rus ordusu içerisindeki Andranik ve Hamazsb’ın destekleridir. Van ve çevresindeki köylerde, Ermeni komitaları Müslümanlar’a karşı acımasız katliama giriştiler. Osmanlı devleti bir karar vermek zorundaydı artık. Osmanlı Bakanlar kurulu toplandı. Hükümet Ermenileri sevk etmek zorunda kaldı. Bu bir zorunluluktu.”