Allah’ın rızasını kazanmak için belli bir adap içinde camide kalmak ve ibadetle meşgul olmak anlamına gelen “itikaf”, ramazanın son 10 gününde yapılıyor. İtikaf, modern hayatın yoğunluğunda nefis terbiyesi ve ibadetine yeteri kadar zaman ayıramayan Müslümanlar için ramazanın ayrılmaz bir parçası.
Geçen yıl Kovid-19 tedbirleri nedeniyle camilerde ifa edilemeyen itikaf, bu ramazanda il ve ilçelerdeki mülki amirliğin onay vermesi durumunda müftülüklerin belirlediği camilerde yapılabilecek.
İtikaf ibadetinde asıl olanın camilerde yapılması olmakla birlikte salgın ve benzeri mücbir sebepler olması durumunda evlerin mescit olarak kullanılan bir odasında ibadet şartlarının gözetilerek yapılabileceği tavsiye ediliyor.
“İtikafın ramazanın son 10 gününde eda edilmesi daha faziletli”
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Müslüman’ın genelde yaptığı dünya işlerini bir tarafa bırakıp kendi içine yönelmesi, yaratıcısı ile adeta baş başa kalması ve kendisini onun huzurunda bir muhasebeye tabi tutmasının önemli bir kulluk görevi olduğunu belirterek, itikafın buna imkan ve ortam sağladığını söyledi.
Yaman, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’ın itikaf yapabileceğini belirterek, yılın herhangi bir zamanında itikafa girmenin mümkün olmakla birlikte bu ibadetin ramazanın son 10 gününde eda edilmesinin daha faziletli olduğunu vurguladı.
Hazreti Muhammed’in Medine’de geçirdiği ramazan aylarının son 10 gününde bu ibadeti yerine getirdiğini hatırlatan Yaman, şunları kaydetti:
“Özel yönleri ve hükümleri olan bu önemli ibadet cemaatle beş vakit namaz kılınan bir camide yerine getirilir. İtikafın amacı da bunu gerektirmektedir. Zira kişi ancak mescitte dışarıda meşgul eden şeylerden kendisini soyutlar ve nefsini arzu ve isteklerinden uzak tutup bütün vaktini ibadete ayırabilir. Bu ibadetin evde yerine getirilmesi aynı sonuca ulaştırmaz. Çünkü evde dikkat dağıtıcı ve bu amaca ulaşmayı engelleyen pek çok şeyin varlığı söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla gerçek anlamda ibadete kapanabilmek için mescit gibi kişinin her şeyden soyutlanabileceği bir ibadet mekanında bulunması önem arz etmektedir. Fakat kadınlar güvenlik, mahremiyet ve benzeri gerekçelerle bu hükümden istisna edilmiştir. Onlar itikafı evlerinin bir köşesinde yerine getirirler.”
“Vatandaşlar salgınla mücadeleye katkı sunmalı”
Yaman, itikafa giren kimsenin yeme, içme, uyku ve diğer ihtiyaçlarını mümkün olduğu takdirde camide tedarik edeceğini, tuvalete gitme, abdest alma ve gerekli olduğunda gusletmek gibi doğal ihtiyaçları için ise mescitten dışarı çıkabileceğini aktardı.
Yaman, sözlerini şöyle tamamladı:
“Salgın günlerinde itikaf ibadetini aksatmak istemeyen Müslümanlar bunun için ayrılan camileri tercih etmeliler. Zira her camide özel birtakım tedbirlerin alınması mümkün olmayabilir. İtikaf ile kendisini arındırmak isteyen Müslümanlar, dinimize göre kul hakkının Allah hakkından önce geldiğini asla unutmamalı ve etrafa zarar vermemeye azami özen göstermelidirler. Bu minvalde Diyanet İşleri Başkanlığımızın yönlendirmelerine mutlaka uymalı ve salgınla mücadeleye katkı sunmalıdırlar. Camide bulunanlar birbirinden uzak köşelerde daha çok bireysel ibadete yönelmeli, temizliğe her zamankinden daha çok dikkat etmeli ve toplu müzakerelerden uzak durmalıdır.
Salgın hastalıklar veya karantina uygulaması gibi sebeplerle bu ibadetin asli şeklinde eda edilememesi halinde Müslümanların, ramazanda kendi evlerinde bir köşeye çekilip daha çok namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, dini bilgilerini artıracak okumalar yaparak, yüce Allah’ı zikir ve tespih ederek ibadet hayatlarını sürdürmeleri mümkündür. Böyle bir ibadet her ne kadar gerçek anlamdaki itikafın yerini tam olarak tutmasa da umulur ki kişiye, halis niyetinin ve ibadet şevkinin karşılığı olarak itikaf sevabı kazandıracaktır.”