Roma işgaline karşı Filistin direnişinin tarihi bir tanığı olan El-Halil kentindeki “Bedeviler” mağarasına, İsrail’in engellemeleri nedeniyle gerekli bakım yapılamıyor.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinde bulunan büyük mağara hakkında çeşitli rivayetler bulunuyor. Bunlardan bir tanesi mağaranın, Roma işgaline karşı Filistinlilerin direnişlerinin başlangıç noktası olduğu yönünde.
Mağara, Batı Şeria’nın güneyinde kalan Beyt Liban köyünün bir parçası olarak görünse de “C” bölgesine dahil olduğu için İsrail kontrolünde bulunuyor.
İsrail’in engellemeleri nedeniyle mağaraya bakım yapılamıyor
Mağarayı ziyaret etmek isteyenler, birkaç yüz metre uzunluğunda bakımsız toprak bir yoldan geçmek zorunda kalıyor.
Filistinlilerin, resmi ve yerel düzeyde, mağarayı bu bakımsızlıktan kurtarmak ve bir turistik yer haline getirmek için gerçekleştirdiği girişimler ise İsrail’in çıkardığı engeller nedeniyle sonuç vermiyor.
Kireçli kaya içine oyulan bu mağarada doğal duvarlarla ayrılmış odalara benzer bölmeler bulunuyor. Bu bölmelerin de, en eskisi Yunan dönemi (MÖ 322 – MÖ 63) olmak üzere farklı dönemlerde inşa edildiği belirtiliyor.
Mağara, tepesindeki açıklıklardan başlayıp altta genişleyen ve çok kullanımlı olanakları olan geniş avlulara sahip. Ancak zamanla bu alanların yanlarında da açıklıklar oluşmuş.
“Filistin’in en büyük mağaralarından biri”
Mağara hakkında AA muhabirine bilgi veren arkeoloji araştırmacısı Cebr Muhaysin, Beyt Liban köyünde bulunan mağaranın, tarihinin 5 bin yıldan daha öncelere dayandığını belirtti.
Köyde MÖ 3200 erken Bronz Çağına kadar giden izler olduğunu ifade eden Muhaysin, “Köydeki mağara da Filistin’in en büyük mağaralarından biri. Bin metrekarenin üzerinde alana sahip. Mağaranın içinde MÖ 322 yılı Yunan dönemine ait de izler bulunuyor.” dedi.
Yunan dönemine ait izler arasında mağaranın duvarlarına oyulmuş açıklar olduğunu aktaran Muhaysin, bu açıkların, etlerinden ve gübrelerinden faydalanmak için güvercin yetiştirmek üzere kullanıldığını anlattı.
“Mağara, Filistinlilerin Romalı işgalcilere karşı kullandığı en önemli araçlardan biriydi”
Mağaranın, Romalılara karşı Filistinliler tarafından direniş amaçlı da kullanıldığını kaydeden Muhaysin, “Mağara, Filistinlilerin Romalı işgalcilere karşı kullandığı en önemli araçlardan biriydi. Bu kapsamda mağaraya giden tüneller de Romalı askerlere karşı önemli başarılar elde edilmesinde etkili olmuştu. Bu nedenle Romalılar bu mağaranın girişlerini ateşe vermişti.” diye konuştu.
Muhaysin daha sonra yine Romalılar döneminde bu mağaranın, genişletildiğini ve evlerin yapımı için taş ocağı olarak kullanıldığını aktardı.
İsrail’in Ayrım Duvarı yaklaşık 10 bin tarihi kalıntı ve yapıyı tahrip etti
Mağaranın, İsrail’in, inşasına 2002 yılında başladığı Ayrım Duvarı’na birkaç yüz metre uzaklıkta bulunduğunu ifade eden Muhaysin, Ayrım Duvarı’nın mağara ve mezar gibi yaklaşık 10 bin tarihi kalıntı ve yapıyı tahrip ettiğini belirtti.
“İsrail, 1967’de işgal edilen topraklarda kayıtlı yaklaşık 12 bin tarihi kalıntının 5 binini de yıktı.” diyen Muhaysin, 7 bin tarihi kalıntının yüzde 54’ünün tamamen İsrail kontrolü altındaki C Bölgesi’nde bulunduğunu kaydetti.
Filistin Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlığının Batı Şeria’nın güney kentlerindeki temsilcisi Sami Ebu Arkub da “İsrail, Filistin’deki tarihi eserlerin korunması ve bakımı konusunda karşılaşılan en büyük zorluk.” ifadesini kullandı.
Halihazırda bakımı yapılan eserlerin de sivil toplum kuruluşları, belediyeler, yerel meclislerin iş birliğiyle gerçekleştirildiğini aktaran Ebu Arkub, İsrail’in Filistin güvenlik güçlerinin C Bölgesine girmesine izin vermediğini ve bazen buradaki eserlerin bakımını yapmak isteyen Filistin tarafına müdahalede bulunduğunu dile getirdi.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995’te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” kapsamında işgal altındaki Batı Şeria A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
Yüzde 18’i kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin’e, yüzde 21’lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin’e, güvenliği ise İsrail’e devredilirken, yüzde 61’ini kapsayan “Cbölgesi”nin idare ve güvenliği İsrail’e bırakılmıştı.