Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla aralarında Avusturya, İsviçre, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerin olduğu “tarafsız” ülkelerin Ukrayna’dan yana tutum sergilemesi “daimi tarafsızlık ilkesine” ilişkin tartışmaları gündeme taşırken, söz konusu ülkelerin bu adımla Rusya’nın hedefi haline gelip gelmeyecekleri merak ediliyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında hükmettiği toprakların büyük çoğunluğunu kaybeden Avusturya, 2. Dünya Savaşı öncesinde Nazi Almanyası ile birleşerek egemen devlet statüsünü de kaybetti.
Nazilerin 1945’te savaşı kaybetmesi sonrasında ülke, 1955’e kadar Rusya, ABD, İngiltere ve Fransa’nın kontrolünde varlığını sürdürdü. 1955’te imzalanan anlaşmayla Avusturya bağımsızlığına kavuştu.
Yeni cumhuriyetin anayasasında en dikkat çekici madde “daimi tarafsızlık yasası” olurken, o dönem ülkede temsilciliği bulunan 65 ülkenin de Avusturya’nın tarafsızlığını kabul etmesi sağlandı. Böylelikle Avusturya hem anayasasına hem de uluslararası hukuka dayanarak tarafsız ülke konumunu elde etti.
İki kutuplu Soğuk Savaş döneminde tarafsız ülke konumundaki Avusturya gerilim hattının dışında kalırken, kapitalist dünyanın değerlerini benimsedi. Bu durum Sovyetler Birliği tarafından olumsuz karşılanmadı.
Tarafsızlık Avusturya’yı çatışmaların dışında tutarken, ülke dışındaki herhangi bir savaşa taraf olmamak gibi bazı yükümlülükleri de beraberinde getirdi.
Rusya-Ukrayna savaşında Moskova’yı kınayan ve Kiev’i açıkça desteleyen Avusturya’nın Avrupa Birliği’nin (AB) aldığı ekonomik yaptırım kararlarını uygulaması, daimi tarafsızlık ilkesinin ihlal edilip edilmediği sorusunu akıllara getirdi.
Uzmanlar Avusturya’nın Ukrayna’dan yana tutum sergilemesinin tarafsızlığı ihlal etmediğini ve yaptırım kararlarının Avusturya’yı Rusya’yla karşı karşıya getirmeyeceğini ifade ediyor.
Rusya-Ukrayna savaşı hakkında kamera karşısında konuşmayı tercih etmeyen Avusturyalılar ise Rusya’nın doğrudan ülkelerini hedef almayacağını ancak yaptırım kararları nedeniyle enerji ve ekonomi alanlarında hissedilir sıkıntılar yaşanacağı kaygısını taşıyor.
Viyana Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Uluslararası Barış Enstitüsü (IIP) Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Heinz Gartner, AA muhabirine, Rusya-Ukrayna savaşı kapsamında Avusturya’nın daimi tarafsızlığını değerlendirdi.
Gartner, Avusturya anayasasında yer alan tarafsızlık ilkesinin 3 maddeden oluştuğunu belirterek, Avusturya’nın ülke dışındaki bir savaşa katılamayacağı, askeri ittifak kuramayacağı ve son olarak da yabancı bir askeri birliğin uzun süreliğine bu ülkede kalamayacağını anlattı.
Farklı tarafsızlık türleri olduğunu kaydeden Gartner, Avusturya ve İsviçre’nin tarafsızlığının anayasa ve uluslararası hukuka dayandığı için “güçlü” olduğunu, Finlandiya ve İsveç’in tarafsızlığının ise yasalara dayanmadığını bu nedenle siyasi konjonktür ve politikacıların tutumuna göre değişkenlik gösterebileceğini ifade etti.
– “Avusturya yaptırım uygulayabilir”
Gartner, 1970’li yıllarda ülkede tarafsızlık ilkesine ilişkin tartışmaların yaşandığını ve bu süreçte özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) yaptırım kararlarının uygulanması yönünde karar alındığını belirterek “Avusturya’nın tarafsızlığı, yaptırımların uygulanmasına izin veriyor.” dedi.
Daha sonra AB üyesi olan ülkenin Birliğin aldığı yaptırım kararlarını da uyguladığını kaydeden Gartner, “Bu, tarafsızlık ilkesini zayıflatmıyor. Avusturya ekonomik yaptırımları uygulayabiliyor, askeri yaptırımlarda ise BM Güvenlik Konseyi’nin kararı gerekli.” şeklinde konuştu.
Avusturya, önceki yıllarda da benzer kararlar aldı
Gartner, Avusturya’nın Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde de hem 70’li yıllarda hem de 90’lı yıllarda benzer yaklaşımlar sergilediğini, örneğin Birinci Kuveyt Savaşı’nda Irak karşıtı koalisyon birliklerine ülkenin hava sahasını kullanma izni verdiğini söyledi.
BM Güvenlik Konseyi’nin bu hususta aldığı kararın Avusturya’nın yabancı askeri oluşumlara kendi hava sahasını kullanma izni vermesinde belirleyici olduğuna dikkati çeken Gartner, bu ülkenin BMGK kararı olmadığı için Irak’ın işgal edildiği Körfez Savaşı’nda hava sahasını kullanıma açmadığının altını çizdi.
Gartner, Avusturya, İsviçre, Finlandiya gibi tarafsız ülkelerin Rusya ve NATO’nun etki alanın dışında olduğunu, bu nedenle Soğuk Savaş döneminde gerginliklerden etkilenmediklerini, Ukrayna’nın ise tamamen bu gerilimin ortasında yer aldığını belirtti.
Rusya’nın söz konusu ülkelerin tarafsızlığını kabul ettiğini ve buna saygı gösterdiğini belirten Gartner, “Başbakan her fırsatta güçlü bir şekilde Avusturya’nın tarafsız olduğunu, geleneksel olarak tarafsız ülke olduğunu vurguladı. Sovyetler Birliği’nin bu tarafsızlığa geçmişte saygı gösterdiğini, şimdi de Rusya’nın saygı göstermesini istedi. Bu nedenle Avusturya’nın hiçbir şekilde korkması gereken bir durum yok.” diye konuştu.
Gartner, AB’nin aldığı yaptırım kararlarının uygulanması ve Rusya’nın kınanması gibi hususların Avusturya’nın tarafsızlığına zarar vermediğini ifade etti.
Avrupa’nın sığınmacılar arasında ayrım yapmasına tepki
Avrupa ve Avrupalıların Ukrayna’daki savaştan kaçarak AB’ye sığınan kişilerle farklı coğrafyalardan savaş ve benzeri gerekçeler nedeniyle bu kıtaya gelmek isteyenlere karşı sergilenen yaklaşım farklılığına da değinen Gartner, bu durumun utanç verici olduğunu ifade etti.
Gartner, “Avusturya, 1956’da Macaristan’dan çok sayıda sığınmacıyı kabul ettiği için her zaman övünür, şu anda Ukrayna’dan sığınmacıları alıyoruz. Ancak Suriye’den Irak’tan ya da Orta Doğu’dan herhangi bir yerden veya Afrika’dan insanlar geldiğinde onları kabul etmek için çok tereddütlü davranıyoruz. Onlara yönelik ortaya koyduğumuz bürokratik engeller şu an ortadan kalktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Avusturya’nın sığınmacılara yönelik politikalarında hem hukuki hem de ahlaki açıdan değişiklikler yapması gerektiğini belirten Gartner, “Ahlaki değerler, insanlar veya sığınmacılar arasında ayrım yapılmasına izin vermez. Sığınmacı sığınmacıdır, savaş bölgesi savaş bölgesidir. Birinin acısının diğerinden bir farkı yoktur. Burada bir ayrım yapılamaz.” şeklinde konuştu.
Avusturya’nın Ukrayna’dan yana tutum sergilemesi ülkede de tarafsızlık konusunu gündeme taşıdı.
Die Presse gazetesine konuşan Innsbruck Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Walter Obwexer, AB bünyesinde Avusturya’nın yaptırımlara taraf olabileceğini, ancak bu hususta kırmızı çizgilerin bulunduğunu söyledi.
Tarafsızlığın kırmızı çizgisi
Obwexer, “Avusturya bir savaş alanına askerini ya da tank, tüfek gönderirse o zaman kırmızı çizgiyi aşar.” şeklinde konuştu.
Ülkede aşırı sağcılar tarafından sıklıkla gündeme getirilen daimi tarafsızlık konusunun herhangi bir konuda fikir belirtmemek ya da tutum sergilememek anlamına gelmediğini ifade eden Obwexer, “Daimi tarafsız ülkeler ideolojik açısından da tarafsızdır diye bir yaklaşım hiçbir zaman olmadı. Avusturya, AB’den önce insan hakları ihlalleri karşısında tepkisini ortaya koymuş ve kurbanların yanında yerini almıştır.” görüşünü paylaştı.