Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerine ek olarak jeopolitik risklerin de artmasıyla yükselişe geçen petrol ve doğal gaz fiyatları, dünya genelinde tüketicilerin bütçesinde enerji giderlerinin payını artırmaya devam ediyor.
- ABD’de enflasyon martta 41 yılın zirvesine çıktı
ABD’de ekonomik toparlanmanın ardından parasal teşviklerin etkisiyle gelen güçlü tüketici talebine karşın arzda yaşanan sıkıntı, şimdiye kadar fiyat artışlarının en temel nedeni olarak gösterilirken, Rusya-Ukrayna savaşıyla artan enerji ve emtia fiyatları enflasyondaki hızlanışın yeni sorumlusu olarak da öne çıkıyor.
Ülkede savaşın da etkisiyle artan enerji maliyetleri, gıda fiyatlarıyla birlikte 41 yılın zirvesine çıkan enflasyonun itici güçlerinden biri olmaya ve Amerikalıların bütçesine zarar vermeye devam ediyor.
Yıllık enflasyon yüzde 8’i aştı
ABD Çalışma Bakanlığı’nın son verilerine göre, ülkede Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) martta aylık bazda yüzde 1,2 ve yıllık bazda yüzde 8,5 arttı.
Ülkede geçen ay yüzde 8’in üzerine çıkan enflasyon, Aralık 1981’den bu yana kaydedilen en büyük yükselişi gösterdi.
Bu dönemde benzin, barınma ve gıda endekslerindeki artışlar tüketici fiyatlarındaki yükselişte etkili oldu.
Enflasyon raporunda, özellikle enerji kalemlerindeki çift haneli yükselişler dikkati çekti.
Savaşın etkisiyle benzin fiyatlarındaki artış yüzde 50’ye yaklaştı
Söz konusu dönemde enerji endeksi aylık bazda yüzde 11 artarken, yıllık bazda yüzde 32 yükseldi.
Enerjinin alt kalemlerine bakıldığında, benzin fiyatları aylık bazda yüzde 18,3 ve yıllık bazda ise yüzde 48 arttı. Yakıt (fuel oil) fiyatlarındaki artış ise aylık yüzde 22,3 ve yıllık yüzde 70,1’i buldu.
Aynı dönemde elektrik fiyatları aylık yüzde 2,2 ve yıllık yüzde 11,1 arttı. Doğal gaz fiyatı da martta aylık bazda yüzde 0,6 ve yıllık bazda yüzde 21,6 yükseliş kaydetti.
Rusya-Ukrayna savaşı, petrol fiyatlarını 100 doların üzerine çıkarırken, dünya genelinde olduğu gibi ABD’de de ulaşımdan gıdaya pek çok sektörü etkiledi.
Dünyanın en çok benzin tüketilen ülkesi ABD’de, artan petrol fiyatlarının etkisiyle benzinin galon fiyatı martta 4,33 dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı.
Market sepetindeki tüm temel gıda ürünlerinin fiyatı arttı
Enerji maliyetlerindeki artışın yanı sıra yüksek gıda fiyatları da bu dönemde Amerikalı ailelerin yaşam maliyetini artıran unsurlardan biri oldu.
Enflasyon raporunda, gıda endeksindeki artış, martta aylık bazda yüzde 1 ve yıllık bazda yüzde 8,8’i buldu. Bu dönemde tahıl ve unlu mamuller, kırmızı ve beyaz et, balık, yumurta, süt ürünleri, meyve ve sebze gibi market sepetindeki temel gıda ürünlerinin fiyatında artış kaydedildi.
Amerikalıların barınma maliyeti de martta aylık yüzde 0,5 ve yıllık yüzde 5 arttı.
Enflasyon yükseldikçe Fed’in üzerindeki baskı artıyor
Amerikalıların alım gücü yükselen enflasyon ile zarar görürken, Beyaz Saray, fiyat artışlarının sebebi olarak “Rusya-Ukrayna savaşı ile Kovid-19 salgınına” işaret etti.
Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki, enflasyon verisinin açıklanması öncesi mart ayı enflasyonunun “olağanüstü” bir şekilde yüksek gelmesini beklediklerini belirtmişti. Psaki, Rusya-Ukrayna savaşının fiyatlar üzerindeki etkisini “Putin’in fiyat artışı” olarak tanımlayarak, mart enflasyonunun yüksek gelmesinin nedeninin “Putin’in fiyat artışları” olduğunu söylemişti.
ABD Başkanı Joe Biden da ABD’deki yüksek enflasyonun nedenini Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşa bağladı.
ABD’de 41 yılın zirvesine çıkan enflasyon, faiz oranlarının daha agresif bir şekilde artırılmasına yönelik Fed’in üzerindeki baskıyı da güçlendirdi. Fed, 3 yıl aradan sonra martta 25 baz puanlık faiz artırımına giderken, piyasalarda dikkatler Fed’in mayıs ayı toplantısına çevrildi.
“Enflasyon, tüketicilerin satın alma gücünü tüketiyor”
Loyola Marymount Üniversitesi Finans ve Ekonomi Profesörü Sung Won Sohn, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fiyat artışlarının “zirveye ulaştığını” umduğunu söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısından sonra benzin fiyatlarının şubatta yüzde 18,3 arttığına işaret eden Sohn, Ukrayna’daki savaşın emtia fiyatlarını etkilemeye devam ettiğini vurguladı.
Sohn, yüksek maliyetlerin daha yüksek işçilik maliyetlerine dönüşeceğini belirterek, “Ücret-fiyat sarmalı kök salıyor. Tüketiciler, yüksek fiyatlar ile düşen reel ücret arasında sıkışıp kalıyor.” dedi.
Bir resesyon muhtemel olmasa da olasılığının arttığını vurgulayan Sohn, “Enflasyon, tüketicilerin satın alma gücünü tüketiyor. Tüketici harcamaları ekonominin yüzde 70’inden fazlasını oluşturduğundan tüketici harcamalarında düşüş ekonomiye büyük bir darbe indirecektir.” ifadesini kullandı.
Sohn, Fed’in enflasyonu kontrol altına almak için gerekeni yapacağını belirterek, haziran ve temmuz aylarında yapılacak toplantıların her birinde faiz oranlarının yarım puan artmasının muhtemel olduğunu kaydetti. Sohn, “Tarih tekerrür ederse Fed’in faiz oranlarını çok yüksek ve hızlı yükseltmesi resesyona yol açabilir.” dedi.
Mayısta 50 baz puanlık faiz artışı olasılığı artıyor
Moody’s Analytics Kıdemli Ekonomisti Ryan Sweet de mart ayına ait enflasyon verisinin mayısta faiz oranında 50 baz puanlık artış olasılığını artırdığını söyledi.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının küresel enerji fiyatlarının sıçramasına neden olduğunu anımsatan Sweet, enerji kaleminin mart ayında TÜFE’deki artışa destek sağladığını aktardı.
Sweet, enerji ve gıda fiyatlarını içermeyen çekirdek TÜFE’deki artışın ise son birkaç aya kıyasla daha zayıf olduğunu ancak bunun Fed’e herhangi bir koruma sağlamayacağını ifade etti.
Mart ayı enflasyonunun zirve olduğunu ve enflasyon oranının bundan sonra kademeli olarak ılımlı hale geleceğini tahmin ettiklerini aktaran Sweet, ancak enflasyondaki makul seviyenin önceden beklenenden daha kademeli olduğunu ve bunun da Fed’i “alarmda” tutacağını söyledi.
“Yüzde 8,5’lik enflasyondan düşüşün hızlı olması pek olası değil”
ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley ise çekirdek enflasyonun daha zayıf olduğuna dikkati çekerek, bunun enflasyon baskılarının zirveye ulaştığının bir işareti olarak görülmesiyle tahvil piyasası için bir rahatlama sağladığını kaydetti.
Mayısta yıllık enflasyonda küçük bir artışın daha mümkün olduğunu vurgulayan Knightley, TÜFE’deki zirvenin yakın olduğunu umduklarını ifade etti.
Knightley, Rusya-Ukrayna savaşına ilişkin belirsizlikler, bunun emtia fiyatlarını nasıl etkileyeceği ve Kovid-19 karantinasına ilişkin Çin’den gelen haberlerin tedarik zincirleri için büyük sorunlar yaratmaya devam ettiğini aktardı.
Yüzde 8,5’lik enflasyondan düşüşün hızlı olmasının pek olası olmadığına işaret eden Knightley, Fed’in enflasyonu kontrol altına almak için agresif davranacağını, mayıs, haziran ve temmuz toplantılarında faiz oranını 50 baz puan artırmasını beklediklerini kaydetti.