Rusya-Ukrayna savaşının ortasında Ukraynalı hamile kadınlar, başkent Kiev’deki doğum hastanesinin sığınağında bebeklerini dünyaya getirmeye devam ediyor.
5 No’lu Doğum Hastanesinin Başkanı Dmytro Govseev, 24 Şubat’ta başlayan savaşın ilk saatinden bu yana hiçbir yere ayrılmadan hastanede görev yaptıklarını söyledi.
Toplam 28 kadının hastanede bulunduğunu ve yakın zamanda doğum yapmalarının beklendiğini aktaran Govseev, “Durum ne olursa olsun burada çalışacağız.” dedi.
Hastanede doktorların vardiyalı çalıştığını, ailelerinin ve sağlık personelinin hastane sığınağına yerleştirildiğini aktaran Govseev, savaştan önce yaklaşık 15-16 kadının hastanede her gün doğum yaptığını, savaşla birlikte sayının 6’ya düştüğünü vurguladı.
Govseev, “Şimdi (öğleden sonra) 2 kadın hastanemizde doğum yaptı. Savaşın başlangıcından bu yana son 7 günde burada doğum yapan yaklaşık 20 kadın oldu.” ifadesini kullandı.
“Ülkemiz büyük değil ama insanlarımız çok cesur”
9 aylık hamile Olesa da AA muhabirine Türkçe yaptığı açıklamada, Ukrayna’ya doğum için geldiğini ve savaş nedeniyle hastane sığınağına sığınmak zorunda kaldığını söyledi.
Olesa, “İnşallah en kısa zamanda kazanırız. Ben öyle düşünüyorum, herkes öyle düşünüyor. Moralim bozuk değil, iyi hissediyorum. İnşallah en kısa zamanda bu savaşı bitireceğiz.” diye konuştu.
Sığınakta herkesin yardımlaştığını ve birbirini desteklediğini vurgulayan Olesa, savaş haftası da dahil olmak üzere son 3 haftadır hastanede bulunduğunu dile getirdi.
Olesa, “Çok desteğe ihtiyacımız var. Diğer ülkeler, bizi çok destekliyor. Belki çok büyük bir ülke değiliz ama insanlarımız çok cesur, kimse hiçbir şeyden korkmuyor, birbirimize yardım ediyoruz.” ifadesini kullandı.
32 yaşındaki hamile kadın, oğlunun adını “ışık” anlamına gelen Luka koyacağını söyledi.
“Burada ölümle yaşam arasında bir ikilem var”
Erkek bebek bekleyen 35 yaşındaki Anna ise en büyük arzusunun sağlıklı bir çocuk dünyaya getirmek olduğunu dile getirerek “Burada kendimizi evimizde olduğundan çok daha güvende hissediyoruz çünkü burada sığınabileceğimizi biliyoruz. Doktorların gözetimi altındayız ve burada yiyecek de var.” dedi.
6 gündür bodrumda olduğunu anlatan Anna şöyle devam etti:
“Burada yeni hayatları dünyaya getiriyoruz. Ama hastane duvarının diğer tarafındakiler (Rus kuvvetleri) bu canları alabilir. Burada ölümle yaşam arasında bir ikilem var. Her şeyin bir an önce bitmesini istiyoruz. İnsanlar yeni bir can dünyaya getirmenin ne kadar zor olduğunu bilselerdi asla savaşlar olmazdı.”
Anna, oğluna “Mark” adını vereceklerini söyledi.
Tüm köprüler kapatıldı
28 Şubat sabahı oğlunu dünyaya getirdiğinden beri hastanede olan 35 yaşındaki Yulia da şehirdeki bir köprü hariç tüm köprülerin kapalı olması nedeniyle “çok stresli” olduğunu söyledi.
Hastane personeli ve doktorlarının çok iyi olduğunu belirten Yulia, daha güvenli olduğu için gündüz doğum yaptığını belirtti.
“Kardeş ulus” saldırdı
Yelizaveta adında yeni doğmuş bir kız çocuğunun babası olan 39 yaşındaki Aleksii, “Bugünkü savaş ve kardeş ulustan gelen saldırganlık durumu göz önüne alındığında sadece bebeğimin sağlıklı doğup doğamayacağından endişe ediyordum.” dedi.
Salı günü hastaneye geldiklerini anlatan Aleksii, “Çocuğumun şimdiki gibi zamanlarda değil huzurlu bir zamanda büyümesini diliyorum.” ifadesini kullandı.
Doktorların kadınlara yardım etmek için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Aleksii, “Doktorlar tüm övgüyü ve saygıyı hak ediyor.” görüşünü dile getirdi.
Aleksii, dün geceyi dışarıda duyulan siren sesleri arasında ellerinde bir bebekle geçirdiklerini vurguladı.
Sağlık personelinin aile fertleri
6 yaşındaki kardeşi Nazar ile doğum hastanesinde kalan 12 yaşındaki Sonya, zamanlarının çoğunu barınakta geçirdiklerini ve hava saldırısı uyarısı veren sirenler olmağı zaman bodrumdan sadece yemek, duş almak veya oyun oynamak için çıktıklarını söyledi.
Sonya, “Genellikle (sığınağa) geri dönüyoruz. Bize burada yemek veriyorlar. Biz de burada uyuyoruz. Siren seslerini çok sık duyuyoruz.” ifadesini kullandı.
Annelerinin hastanede kıdemli ebe olarak çalıştığını belirten Sonya, 5 gündür sığınakta kaldıklarını ve bu süre boyunca bebeklerin nasıl doğduğuna tanık olduklarını anlattı.