Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği tarafından çevrim içi ortamda organize edilen “Türkiye Rüzgar Piyasası Görünümü: Yerli ve Küresel Pazarlardan Çıkarılan Dersler ve İş Modeli Karşılaştırmaları” konulu toplantıda değerlendirmelerde bulundu.
İşletmedeki rüzgar santrallerinin toplam kurulu güce oranının şubat sonu itibarıyla yüzde 9,5’e ulaştığını aktaran Tancan, Bakanlığın 2019-2023 stratejik planında yer alan hedefler kapsamında, rüzgar enerjisine dayalı elektrik kurulu gücünün artış gösterdiğini bildirdi.
Tancan, 2020’de rüzgar enerjisi kaynaklı elektrik üretiminin yaklaşık 25 milyar kilovatsaat olarak gerçekleştiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2018 verilerine bakıldığında rüzgar enerjisi üretiminde Avrupa’da 5’inci, dünyada 10’uncu sırada yer almaktayız. Türkiye’nin hidroelektrik santrallerinden sonra kurulu güç açısından en büyük değere sahip olan yenilenebilir enerji kaynağı rüzgar enerjisi. Şubat sonu itibarıyla 9 bin 192 megavat rüzgar enerjisi kurulu gücüne ulaşmış bulunmaktayız. Güneş enerjisi sektöründe yaptığımız mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yarışmalarını, rüzgar enerjisinde de yapmayı düşünüyoruz. 2 bin megavat için mini YEKA RES (Rüzgar enerjisi santrali) yarışması ilan etmeyi planlıyoruz. Sektörle görüşmelerimiz devam ediyor. Her zaman düşüncemiz şu; mümkün olduğunca baştan yarışma koşullarının en iyisini kurgulayalım ki değişiklik olmasın ama yine sizlerden gelen talepler çerçevesinde şartnamede değişiklik yapılması icap ederse de bunları değerlendirelim.”
Yeşil tedarik anlaşmaları yaygınlaşıyor
Borusan Grubu şirketlerinden Borusan EnBW Enerji Genel Müdürü Enis Amasyalı, yeşil enerji tedarik anlaşmalarının ABD, Avrupa ve Asya pasifik bölgelerinde yıllar içinde artış gösterdiğini söyledi.
Amasyalı, bu bölgelerde yeşil enerji tedarik anlaşmalarının kapasitesinin 25,2 gigavat seviyesine ulaştığını vurgulayarak, “Tüm dünyada gittikçe fiyatların düştüğü, teşvik mekanizmalarının da bir anlamda daha zayıfladığı yerde farklı finansman ihtiyaçlarına ihtiyaç duyuluyor. İlgili ülkenin makro ekonomik verileri, piyasa dinamikleri elverdiği ölçüde yeşil enerji tedarik anlaşmaları gündeme geliyor. Bunu da tetikleyen Birleşmiş Milletlerin sürdürülebilir kalkınma amaçlarına uyum. Şirketlerin finansman hesaplamalarında sürdürülebilir kalkınma amaçları dikkate alınıyor.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini üst lige taşımak amacıyla başlattığı hibrit ve depolama tesisleri adımlarının son dönemde sektör için en önemli gündem maddeleri olduğuna işaret eden Amasyalı, şöyle konuştu:
“Sektör olarak kısa ve orta vadede umutla beklediğimiz hibrit ve depolama tesisleri ilgili mevzuatlar bizim için yeni iş modelleri oluşturacak. Depolamanın ticarileşmesi ile birlikte buna depolamayı da katarak, aslında bir nevi santrallerimizi kısmi baz yük santrallerine çevirmek bizim hedeflerimiz arasında. Öte yandan deniz üstü (offshore) rüzgar santralleri küresel ölçekte 35,6 gigavat seviyesine ulaştı. Dünya Bankası’nın yaptığı analize göre Türkiye’nin teknik offshore kapasitesi 70 gigavat, bu potansiyel de değerlendirilmeli.”
Güriş Holding Enerji Grubu Üst Yöneticisi Ali Karaduman ise 2020 ve 2021’de gerçekleşen olumsuz koşullara rağmen temiz enerji kapasitesini artırmada istekli olduklarını söyledi.
Türk markalı türbin ve ekipman üretimini gerçekleştirmek istediklerini belirten Karaduman, “Türk malı türbin ekipmanlarını başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine gönderebiliriz. Türk mühendisliğini ve milli değerlerimizi yurt dışında tanıtma görevini ifa edebiliriz.” diye konuştu.