Koca, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının 2023 yılı bütçesinin sunumunda yaptığı konuşmada, emanet edilen kaynağı ellerinden geldiğince, üzerindeki hak ve sorumlulukları gözeterek en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını söyledi.
Sınırlı kaynakla sınırsız sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini belirten Koca, “Milletimizin sizler eliyle bize emanet ettiği her bir kuruşu hakkıyla değerlendirmeye çalıştık.” ifadesini kullandı.
Daha iyisinin yapılabileceğini dile getiren Koca, yarın dünden daha çok çalışarak emanet edilenin hakkını vermeye gayret edeceklerini vurguladı.
En üstün teknolojiyle donanmış hastaneleri birer birer devreye alarak vatandaşların hizmetine sunduklarını söyleyen Koca, Bakanlık bünyesinde 953’ü hastane, 8 bini aile sağlığı merkezi olmak üzere toplamda 14 bini aşkın sağlık kuruluşuyla hizmet verildiğini bildirdi.
Yıllar içinde hastaların onuruna yaraşır, müstakil banyo-tuvaleti olan odalardaki nitelikli yatak oranını 12 kat artırarak toplam yatak kapasitesini 165 binin üzerine çıkardıklarını ifade eden Koca, şu bilgileri verdi:
“1 milyon 360 bine yakın sağlık çalışanımızla sağlık ailemizi yıllar içinde güçlendiriyor, vatandaşlarımıza ihtiyaç duydukları anda etkin ve kaliteli bir sağlık hizmeti sunmak için sabırla ve dayanışma içinde çalışıyoruz.
Başta hekimler olmak üzere sağlık personeli sayısında OECD ülkelerine kıyasla hızlı bir artış göstermemize karşın artan talepler karşısında açığımız hala sürmektedir. Hemşire ve ebe sayımızı daha yüksek bir hızla artırıyoruz ancak hala OECD ortalamasının oldukça gerisindeyiz.
Küresel ekonomik duruma rağmen sağlık harcamalarımızın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya oranı yüzde 5 civarındadır. Bilhassa son 4 yıl özel sektör sağlık harcamaları yüzde 1 oranıyla sabit seyrederken kamu sağlık harcamalarında istikrarlı bir artış olmuştur. Son 20 yılda kamu cari sağlık harcamasının oranı Amerika’da 2,5 kat, OECD’de neredeyse 1,5 kat artarken, sağlıktaki bütün gelişmelerle birlikte bizde belirgin bir artış olmamıştır.”
“Bebek ve anne ölümlerini önemli ölçüde azalttık”
Bakan Koca, kişi başı sağlık harcamasında günden güne önemli bir artış sağlanmasına rağmen bu oranın korunduğunu vurgulayarak, “Kişi başı kamu cari sağlık harcamasında OECD ortalamasının oldukça altında olduğumuzu biliyoruz, yaşlanan nüfusumuzla birlikte bu oranın artması kaçınılmaz olacaktır. Ancak vatandaşlarımızın cepten yaptığı harcamalar bakımından OECD ortalamasının altında harcama yapıyoruz.” dedi.
Bunu kamu yatırımları içinde Sağlık Bakanlığı yatırımlarına daha fazla kaynak ayırarak sağladıklarını söyleyen Koca, sözlerine şöyle devam etti:
“2023 yılında Bakanlık yatırımlarının kamu içindeki artışına kendi imkanlarımızla inşa ettiğimiz şehir hastaneleri de dahildir. Bununla birlikte gerek OECD sağlık verileri, gerek Avrupa Komisyonu raporlarında, Türkiye hala yaptığı sağlık harcamasına göre sağlık hizmetlerinden en üst seviyede memnuniyet elde eden ülke olma özelliğini korumaktadır.
2002 yılından bu yana temel sağlık göstergelerinde önemli düzeyde ilerleme kaydettik. Bebek ve anne ölümlerini önemli ölçüde azalttık. Yıllardır titizlikle takip edip başarılar sağladığımız bebek ve 5 yaş altı çocuk ölümlerini daha da azaltmakta kararlıyız. Hiçbir annenin hayatını kaybetmesine tahammül göstermek istemiyoruz. Sağlık sistemimiz bu güç ve donanıma sahip durumdadır. Doğumda beklenen yaşam süresi erkelerde 76, kadınlarda 81 olmak üzere ortalamada 6 yıl uzayarak 79 yılı buldu. Ülkemizi kıyasladığımız ülkelere göre vatandaşımızın daha uzun bir hayat yaşadığı bir döneme girdik. Bu olumlu gelişmeler, bizi yaşlanan bir nüfusla yüz yüze getirmektedir. Genç nüfus azalırken yaşlı nüfusumuz artmaktadır. Gelecek planlamalarımızı yatırımlarını bu gerçeği dikkate alarak yapmak durumundayız.”
Bakan Koca, Bakanlığın temel görevlerinden olan koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerine her zaman öncelik verildiğinin altını çizerek, Türkiye’nin küresel salgını en hazırlıklı karşılayan ülkelerden biri olduğunu ifade etti.
Yatırımların ve özellikle şehir hastanelerinin, küresel salgın sürecinin sağlıklı yönetilmesinin kritik unsurlarından olduğunu belirten Koca, “Artan yoğun bakım ihtiyacına, 40 bini aşan yoğun bakım yatağımız sayesinde hızla cevap verdik. Hastanelerde kapasitemizi olabildiğince artırdık. İhtiyacımız olan tanı kitini, solunum cihazını, kişisel koruyucu malzemeleri üreterek vatandaşımızın hizmetine sunduk.” diye konuştu.
Koca, Kovid-19 salgını sürecinde Türkiye’deki uygulama örneklerine ilişkin bilgi verdi.
Salgının en şiddetli anında, her biri 1000 yatağı aşan acil durum hastanelerini 45 gün içinde inşa edip hizmete sunduklarını anlatan Koca, dünya çapında vaka ve ölüm sayıları artarken, gelişmiş olduğu söylenen ülkelerde yaşanan istenmeyen görüntülerden Türkiye’yi uzak tutmayı başardıklarını ifade etti. Koca, “Dünyanın hiçbir yerinde vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık. Salgının kaynağı olan Çin’in Vuhan kentinden vatandaşlarımızı tahliye ederek başladık. Ambulans uçaklarımızla kıtaları aşarak 185 hasta vatandaşımızı ülkemize getirdik.” diye konuştu.
Koca, “Dünya çapında aşı tedariki sağlayan ilk ülkelerden biriydik. Sağlık çalışanlarımızdan başlayarak yaygın aşılamaya giriştik. Birçok ülkenin aksine vatandaşlarımıza farklı teknolojiyle üretilen aşı alternatifleri sunduk. Kısa sürede kendi aşımız Türkovac’ı ürettik. Günlük aşılama sayısında rekor kırdık. İlk 2 ayda Avrupa ülkeleri içinde vatandaşlarını en hızlı aşılayan 2. ülke konumuna yükseldik.” dedi.
Dijital araçlarla hastaların, temaslılarının yakından izlendiğini belirten Koca, şöyle devam etti:
“Danışma hattıyla ve Kovid-19 bilgilendirme platformuyla vatandaşlarımıza, psikososyal destek hattıyla stres altındaki sağlık çalışanlarımıza aktif destek sağladık. Aile hekimlerimizle, sınır kapılarına kurduğumuz sahra hastanelerimizle tam bir uyum içinde çalıştık. Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasıyla risk haritasını cebe yükledik. HES koduyla birçok ülkeye örnek olduk. Dijital aşı pasaportuyla vatandaşlarımızın güvenli seyahatini sağladık.
Bilim adamlarımızın canlı yayında yaptıkları açıklamaların yanı sıra, kamu spotları, sosyal medya paylaşımları ve bilgilendirme platformuyla vatandaşlarımızı bilgilendirmeye ve uyarılarımıza kesintisiz devam ettik. Bu süreçte DSÖ ile yakın ilişki içinde olduk. Mücadelemiz DSÖ tarafından ‘başarı hikayesi’ olarak yayına dönüştürüldü. Teklifimiz sonucu 2021 yılı DSÖ tarafından Dünya Sağlık Çalışanları Yılı ilan edildi. Sadece kendi ülkemiz içine kapanmadık. İmkanlarımız ölçüsünde 161 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa, başta kişisel koruyucu malzeme olmak üzere ayni yardımlar ulaştırdık.”
“7 şehir hastanemizin yapımı devam etmektedir”
Küresel salgın döneminde şehir hastanelerinin öneminin daha iyi anlaşıldığı değerlendirmesinde bulunan Koca, “Şehir hastaneleriyle sağlık hizmetlerinde yeni bir döneme geçildiğini takdir edersiniz. Bugün teknolojik altyapısıyla birlikte sağlıkta yeni bir akademik markalaşmadan bahsedebiliyorsak, ‘Health Türkiye’ markasıyla dünyaya açılabiliyorsak, bunu yeni döneme adını yazdıran şehir hastaneleri sayesinde yapıyoruz. Bu hastanelerimiz birer hastane olmaktan öte, her biri kendi içinde bütün hizmetleri kapsayan birer hastane şehirleridir.” ifadelerini kullandı.
Koca, 4 bin 50 yatak kapasiteli Türkiye’nin en büyük şehir hastanesinin de iki ay önce Ankara’da hizmete girdiğini hatırlattı.
Kamu-özel ortaklığı modeliyle tamamlanan 14 şehir hastanesinin bugün 22 bin 675 yatak kapasitesiyle hizmet verdiğini belirten Koca, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aynı modelle inşaatı devam eden 4 hastanemizle birlikte 5 bin 755 yatak daha ilave edilecektir. Şu ana kadar genel bütçe kaynakları ile yapılan 6 şehir hastanemiz 6 bin 730 yatak kapasitesi ile hizmet sunmaktadır. Genel bütçe kaynaklarıyla 7 bin 450 yatak sayısına ulaşan 7 şehir hastanemizin yapımı devam etmektedir.”
Genel bütçe kaynaklarıyla Diyarbakır, Trabzon, Mardin, İstanbul Sancaktepe ve Rize şehir hastanelerinin proje ve ihale süreçlerinin de devam ettiğini aktaran Koca, şehir hastanelerin ülkenin dört bir yanını kuşatacağını söyledi.
“Şiddet suçları katalog suçlar kapsamına alındı, iyi hal indirimi kalktı”
Koca, sağlık çalışanlarının süreç içinde kayba uğrayan özlük haklarının, maruz kaldıkları şiddet olaylarının, onları gittikçe riskli hastalardan uzaklaştıran malpraktis davalarının, bu konuda harekete geçmeyi kaçınılmaz hale getirdiğini vurguladı.
Vatandaşların sağlığını güvence altına almak için yeni bir reform başlatılması gerekliliği doğduğunu ifade eden Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Beyaz Reform kapsamındaki taleplerimize sahip çıkarak sağlıkta şiddetin önlenmesi, malpraktis davalarına karşılık güvence oluşturulması ve özlük hakları konularındaki düzenlemeleri yapan Yüce Meclisimize huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu sayede sağlık çalışanlarımıza yönelik şiddet suçları, katalog suçlar kapsamına alındı. İyi hal indirimi kalktı, yüzde 50 oranında ceza artırımı geldi. Sağlıkta Şiddetin Önlenmesi Eylem Planı’nı adım adım uyguluyoruz. Artık sağlık çalışanlarına soruşturma iznini Mesleki Sorumluluk Kurulu veriyor. Malpraktis davalarında kasıtlı olarak mesleği kötüye kullanmak yargı kararıyla kesinleşmedikçe tazminat rücu edilmiyor. Böylece sağlık çalışanımız da hastamız da kamu güvencesi altına alınmış oldu.”
Sağlık çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesi için yeni düzenlemeler yapıldığını aktaran Koca, sabit ek ödemenin merkezi bütçeye aktarılarak maaşa eklendiğini anımsattı. Koca, taban ek ödemesi ile birlikte teşvik ve ödüllendirmeye dayalı yeni bir ek ödeme sistemi getirildiğini anlatarak hekimlerin emekli maaşlarında iyileştirmeler yapıldığını bildirdi.
İki yıllıklar dahil, yükseköğretim mezunu tüm sağlık çalışanlarının 3600 ek göstergeden faydalanmasının sağlandığını ifade eden Koca, şunları kaydetti:
“İntörn hekimler ve diş hekimliği fakültesi son sınıf öğrencilerine yapılan ödemeler asgari ücret düzeyine çıkarıldı. Esas yükü çeken asistan hekimlerimizin aylık nöbet sayıları sınırlandı. Nöbet sonrası izin zorunlu hale getirilerek daha insani bir çalışma ortamı sağlandı. Başta taşra hastaneleri olmak üzere, tüm hastanelere yaygınlaştıracak şekilde sözleşmeli kadrolar artırıldı. Sözleşmeli hekim kadrosu 27 bine çıkarıldı. Hekim kadromuzdaki bu gelişmelerle birlikte hastanelerimizde randevu kapasitemizi artırmak için bir dizi önlemleri devreye koyduk. Her polikliniğe bir tıbbi sekreter görevlendirip hekimlerin iş yükünü azaltıyoruz. Mesai sonrası çalışmayı da teşvik ederek kapasitemizi yükseltiyoruz. Bununla birlikte bazı branşlarımızda hekim artışına hala ihtiyacımız olduğunu ifade etmeliyim.
Son ilanımızda 6 bine yakın hekimimizin kamuya geri dönmesi, 2022 yılı 2. Dönem Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrası yerleşmelerde yüzde 99’u bulan dolulukla rekor kırılmış olması, Beyaz Reform’un erken dönem etkilerini göstermeye yeter sanırım.”
“İzlem göstergelerinde en iyi ilerlemeyi sağlayan ülke durumuna geldik”
Koca, hastalık riskleriyle mücadele ederken izlemler, denetim ve ölçümler ile evde, okulda ve insanın olduğu tüm alanlarda sağlıkla ilgili tedbirler almaya gayret ettiklerini vurguladı.
Aile hekimlerinin, doğumundan itibaren sorumluluklarını üstlendikleri vatandaşların her türlü sağlık problemleri için ilk başvuru, bağışıklama, kronik hasta takibi, erken tanı ve tedavi yoluyla birinci basamak sağlık hizmetlerimizin omurgasını teşkil ettiğinin altını çizen Koca, şunları söyledi:
“Yeni uygulamaya koyduğumuz Hastalık Yönetim Platformu ile hedef nüfuslarındaki yaşlıların yüzde 10’una ulaşarak takip yapıldı. Avrupa’da Bulaşıcı Olmayan Hastalık Taahhütlerinin İzlenmesi Raporu’na göre izlem göstergelerinde en iyi ilerlemeyi sağlayan ülke durumuna geldik. Pilot uygulamasını yürüttüğümüz aile diş hekimliği modelini kısa sürede yaygınlaştırarak koruyucu ağız diş sağlığı hizmetlerinde de öncü olmayı hedefliyoruz. On üç ayrı antijenle dünyanın en geniş aşılama programını yürütüyor ve yüksek orandaki başarımızı sürdürüyoruz.
Göçmenlerimizin çocuklarına, kendi çocuklarımıza uyguladığımız bağışıklama takvimini aynen uyguluyoruz. Yıllardır ara vermeden sürdürdüğümüz tüberküloz ve hepatit gibi hastalıklarla mücadelemizden fazlasıyla haberdar olduğunuzu biliyorum. Tüm dünyada olduğu gibi küresel salgın döneminde aksamaya uğrayan kanser taramalarına tekrar hız verdik. Meme ve rahim ağzı kanser taramalarımızı yurt sathına yayılmış 348 merkez aracılığıyla sürdürüyoruz.”
Koca, yeni doğan tarama programının da sürdüğünü ifade ederek böylece yılda ortalama 25 bin bebek ve çocuğun erken tanı ile tedavi ve rehabilitasyon fırsatına sahip olduğuna işaret etti. Bu yıl tarama programına Konjenital Adrenal Hiperplazi ve SMA’yı da eklediklerini de hatırlatan Koca, şunları kaydetti:
“Söz buraya gelmişken son yıllarda sıkça gündemimizde olan SMA hastalığından bahsetmek isterim. Geçtiğimiz yılsonunda evlenecek çiftlerde, yeni doğan bebeklerde ise bu yıl mayıs ayında SMA taramasını başlattık. Çiftlere rehberlik ediyor, tespit ettiğimiz bebeklerin en kısa sürede tedavisini başlatıyoruz. Taramanın başlangıcından bu yana 118 yavrumuza SMA tanısı koyduk.”