Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabında, “Bugünlerde, toplum olarak hassasiyetleri harekete geçiren bazı olaylardan hareketle, etraflı bir değerlendirme yapmak istediği” ifadesine yer verdi.
Devletin, toplumun ortak şuuru, cisimleşmiş iradesi, birlik ve bütünlüğün hem sonucu hem teminatı olduğunu dile getiren Koca, devletin, vatandaşının ihtiyacını anlamak ve gerektiğinde ona çare elini uzatmakla kendini mesul tuttuğunu aktardı.
Koca, “Sayın Cumhurbaşkanımızın sık başvurduğu kelimelerle, bu devlet kerim devlettir. Hazreti Ömer nasıl Dicle Nehri kenarında kurdun kapacağı koyundan bile kendini adeta sorumlu tutma ahlakına sahip idiyse, bizim kerim devletimiz de insanına değer verme ve hizmetinde olma prensibine sahiptir.” değerlendirmesine yer verdi.
Pandemi boyunca ertelenen sağlık hizmetleri ihtiyacının, hastanelerde giderek ağırlaşan bir yoğunluğa yol açtığını belirten Koca, salgında insanüstü bir kapasiteyle hizmet veren sağlık çalışanlarının zorlanmaya başladığını, balkonlara çıkarak alkışlanan insanların şimdi aynı performansı aralıksız sürdürebileceğini düşünmenin ise pek isabetli olmayacağını ifade etti.
Bir geçiş sürecinde olunduğunu anımsatan Koca, şu ifadelere yer verdi:
“Pandemi nedeniyle bütün dünyada zorlaşan hayat şartlarından sağlık çalışanlarımızın da fazlasıyla etkilendiğini, öngörülen iyileştirmelerinse henüz hayata geçmediğini bilmeliyiz. Şu içinde bulunduğumuz dönemde, sağlık çalışanı ve hasta arasında karşılıklı anlayışın, tevazunun, saygının adeta iyileştirici bir güç olduğunu hiç unutmamalıyız. Sağlık hizmeti alırken anlayışlı, yeri geldiğinde sabırlı olmalıyız. Sorunlarla kişisel olarak mücadele etmek yerine, devletin getireceği çözüme güvenmeliyiz. Hastaneler, bu kerim devletin göz bebeği kurumlardır. Kişilerin hataları varsa o hatalarla ne bu kurumları ne de bir meslek grubunu etiketlemekten kaçınmalıyız.”
“Şiddet olaylarında ciddi bir bölümü sözlü şiddet oluşturuyor”
Şiddet olaylarının, hasta-hekim insicamını giderek daha fazla etkilemeye başladığını vurgulayan Koca, şöyle devam etti:
“Şunu hemen söylemek, artan şiddet olaylarından hareketle bu saygın toplumun tamamını yargılamaya kalkanları baştan uyarmak isterim. Pandeminin inişe geçmesiyle birlikte pek çok ülkede, sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarında artış rapor edilmektedir. Ülkemizde günbegün artış gösteren olaylara, genel olarak suça eğilimli veya daha önce suç işlemiş, bazı örneklerde madde bağımlılığı olan, kendini kuralların ve kamu otoritesinin üzerinde gören bir kişilik yapısına sahip olduğu anlaşılan, ayrıca stres anında davranış kontrolünü kaybetmeye meyyal kişiler yol açıyor. Doktoruna, hemşiresine fiziki şiddet uygulayan kişilerin birçoğunun, aile içi bireyler başta olmak üzere başka şiddet vakalarının bulunması tesadüf değildir.”
Şiddet olaylarının ciddi bir bölümünü de “sözlü şiddet”in oluşturduğunu bildiren Koca, bu gruptaki şiddetin kaynağının ise hasta veya hasta yakınıyla sağlık çalışanı arasındaki yanlış beklentiden kaynaklanan gerilim olduğunu belirtti.
Koca, “Beklentilerin makul hale getirilmesi ve gerilimin yönetilmesiyle bu kategorideki sorunu, sağlık çalışanları için atılacak adımların oluşturacağı zeminle aşacağımıza inanıyorum.” ifadesini kullandı.
“Adalete güvenin”
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Koca, sağlıkta şiddet olayları da dahil hukuka akseden hiçbir sorunda bir tarafın peşinen suçlu, diğer tarafın peşinen masum ve mağdur olmadığını bildirdi.
Teşhis hekimin ise hükmün de hakimin olduğunu aktaran Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu sebeple, bilhassa hekim arkadaşlarımızdan, tüm camiamızdan rica ediyorum, adalete güvenin. Yapılacak yeni yasal düzenlemeler, sizleri şimdiden müsterih etsin. Şiddet suçlarını gündemde tutma, suçluları teşhir etme çabasının olumsuz sonuçları da olduğunu, hatta mesnetsiz karşıtlıklar doğurabildiğini unutmayın. Suçlara karşı yeterli yaptırım olmadığı şeklindeki gündem, sorunlu bazı kişilik yapılarında suça yönelime yol açmaktadır. Devlet erkinin, gerçeğe aykırı şekilde duyarsız gösterilmesi bumerang gibi bize geri dönmektedir. Bu zararlı tutumdan vazgeçelim.
Hastayla hekim arasındaki o çoğu kere süresi kısa ilişki, özünde nadir bir ilişkidir. Bir taraf anlaşılma ihtiyacı içinde diğer taraf anlamakla görevlidir. Bu, saygıya dayalı, kötü davranışı kabul etmeyecek, hekimin profesyonelliğine dayalı bir ilişkidir. Şiddetin gölgesinin bile bu ilişkiye düşmesine izin vermeyeceğiz. Toplum bizimledir. Fakat şu nokta da önemli. Sağlık profesyonellerinin anlaşılmaya ihtiyacı olduğu gibi, bizlere gelen hastaların da anlaşılmaya ihtiyacı vardır.”
Sağlıkta şiddet suçlarının önlenmesini düzenleyen kanun teklifi
Sağlık Bakanı Koca, bir hafta önce, 14 Mart Tıp Bayramı kutlamalarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın beş büyük müjde verdiğini anımsatarak, bu müjdelerden, sağlıkta şiddet suçlarının önlenmesi, malpraktis davalarındaki hata ve haksızlıkların sona erdirilmesi için bazı kanunlarda değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifinin TBMM’ye sunulduğunu bildirdi.
Kanun teklifinin, kasten yaralamada tutuklu yargılanma sonucunu doğuracağını, sağlık hizmetini engelleme suçunu, şiddet olayında cezayı artırıcı bir suç haline getireceğini ifade eden Koca, kanun teklifiyle, malpraktis kaynaklı dava açılabilmesinin, kurulacak “mesleki sorumluluk kurulu”nun onayı şartına bağlanacağını aktardı.
Koca, teklifin temelini oluşturan hükümlerin, tarihi bir sonuç doğurduğunu da dile getirerek, “Kasıt olmadığı sürece hekimden tazminat yükü kalkacak. Vatandaşın mağduriyeti varsa bunu devlet karşılayacak.” ifadesini kullandı.
“Bir kişinin hatası, ne bir kurumun ne de bir meslek grubunun hatasıdır”
“Camiamız, bu gelişmelerden duyulacak heyecanı maalesef göstermedi.” ifadesini kullanan Koca, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Maalesef daha önce de örneğini yaşadığımız olaylar yaşandı. Sorunların çözümü etrafında buluşmak yerine, sorunların güncel örnekleri etrafında toplanıldı. Seyri hukuka bırakılması gereken bir olay, neredeyse bir taraflaşmaya, ayrışmaya yol açtı. Bize gelecek ve huzur vadeden gerçek gündemden kopmak hatadır. Öte yandan, suç ve ceza şahsidir. Bir kişinin hatası, ne bir kurumun ne de bir meslek grubunun hatasıdır.”
“Biri milletini düşmana, biri milletini hastalıklara karşı koruyan iki ordumuz var”
Toplumun, Kovid-19 salgınının dehşet saçtığı günlerde sağlık çalışanlarına “sağlık ordusu” adını verdiğini belirten Koca, “Hiçbirimiz, şimdi bunun göz ardı edilmesine izin veremeyiz. Bize yakışan bu doğru tarife halel getirmeyelim. Biri milletini düşmana, biri milletini hastalıklara karşı koruyan iki ordumuz var. Ordu-millet olan bu toplum, bu iki orduyu ayıramaz.” ifadesini kullandı.
Koca, açıklamasında, “Hasta haklarının korunmasında hassasız. Hasta-sağlık çalışanı arasındaki ilişkiyi daha olgun hale getireceğiz. Sağlıkta her türlü şiddet olayına, sağlık çalışanlarının açılan davalarda haksız bedeller ödemesine karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde gereken adımları atacağız.” vurgusunu yaptı.
Bakan Koca, “Halkımızın ve sağlık çalışanlarının bilmesini isterim. Cumhurbaşkanımızın hasta haklarına ve çalışanlarının hukukuna verdiği önem, en büyük gücümüzdür.” ifadesini kullandı.