Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün rehberine göre, deride şiddetli kaşıntıyla seyreden hastalık yakın temasla veya ortak kullanılan eşyalarla bulaşıyor.
Deprem ve afet bölgelerinde su azlığı ya da yokluğu, hijyen eksikliği, uygun olmayan barınma şartları ve toplu yaşam ortamlarında kalınması hastalığın bulaşma riskini artırıyor.
Toplu yaşam ortamlarında oluşabilecek salgınlar, hastalığın erken tespiti, uygun tedavisi, söz konusu bireylerin izolasyonuyla önlenebiliyor.
Vakaların tespit edilebilmesi için, deprem bölgesinde toplu yaşam ortamlarında kalan depremzedelerle ilgilenen sağlık ekiplerinin, kaşıntı yakınması bulunan kişileri uyuz açısından taraması gerekiyor.
Uyuz, gece ve sıcakla artan kaşıntı ile kendini gösteriyor. Bu kaşıntıların normal kaşıntı ilaçları ve kortizonlu kremlerle düzelmeyeceği belirtiliyor.
Bebeklerde ve küçük çocuklarda saçlı deri, yüz, avuçlar ve ayak tabanları sıklıkla tutuluyor, yaşlılarda saçlı deri ve yüz tutulumu görülebiliyor.
Hastalığın kesin tanısı, mikroskobik olarak etken parazitlerin görülmesi ile konuluyor.
Tanı alan hastaların, bulaşmayı önlemek için hızla tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi sadece hastaya değil, yakın temaslı iş arkadaşları veya ev halkına da uygulanıyor.
Uyuz tedavisinde kullanılan bazı ilaçların mutlaka durulanması gerektiğinden depremzede hastaların düzenli banyo yapma imkanının olup olmadığının öğrenilmesi, buna göre planlama yapılması gerekiyor.
Tedavi sonrasında ölen parazitlerin artıklarına karşı gelişen alerjik reaksiyon nedeniyle kaşıntı 2-4 hafta devam edebiliyor.
“İzolasyon süresi tedavinin başlangıcından itibaren en az 24 saat”
Rehbere göre, uyuzun yayılmasını engellemek amacıyla toplu yaşam alanlarında saptanan vakaların hızla tedavi edilmesi ve iyileşinceye kadar da hastaların izole edilmesi önem taşıyor.
Hastaların, başkalarıyla cilt temasından ve ortak giysi kullanımından kaçınması gerekiyor. Deprem bölgesinde uyuz vakalarının izolasyonu için özel barınaklar, çadırlar, konteyner oluşturulabiliyor.
Uyuz tedavisi gören kişilerin izolasyon süresi, hastalık şiddetine ve tedaviye yanıtına göre değişiyor. İzolasyonun, tedavinin başlangıcından itibaren en az 24 saat devam etmesi gerekiyor.
İzolasyon süresinin sona ermesinden sonra, uyuz tedavisi gören kişiler, semptomları tamamen kaybolmamış olsa bile normal aktivitelerine geri dönebiliyor, ancak tedavi sonrası semptomların devam etmesi veya kötüleşmesi durumunda, hastanın tekrar hekime başvurması gerekiyor.
Hastaların tedavisi sırasında tüm kişisel eşyalarının yıkanması veya dezenfekte edilmesi, bu süreçte, uyuzlu kişinin kişisel eşyalarının, diğer insanlarla paylaşılmaması gerekiyor.
Hastaların yakınlarının da kişisel eşyalarını ve çamaşırlarını sıcak su ve deterjanla yıkaması, hastanın değiştirilen giysilerinin de ayrı bir poşette saklanması gerekiyor.
Hastaların çarşafları ve diğer giysilerinin en az 60-65 derecede yıkanması gerekiyor. Uyuz etkeni giysilerde ve yatak takımlarında 2-5 gün yaşayabildiğinden bu ısıda yıkanamayan eşyaların kapalı bir poşette en az 7 gün tutulması isteniyor.
Güvenli olmayan suyun dezenfekte edilmesi veya imkan varsa 10 dakika kaynatıldıktan sonra kullanılması öneriliyor.
Öte yandan uyuz hastası muayene eden sağlık çalışanlarının da koruyucu tedbirleri alması gerekiyor. Bu kapsamda, söz konusu sağlık çalışanlarının, uygun koruyucu giysi giymesi, elleri sık sık sabunlayarak yıkaması, önlük, eldiven, maske, gözlük gibi kişisel koruyucu ekipman kullanması ve kendini düzenli olarak muayene etmesi gerekiyor.