İstanbul Tabip Odası’nın Cağaloğlu’ndaki binasında düzenlenen toplantıya İstanbul Tabip Odası Başkanı Pınar Saip, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, İstanbul Diş Hekimleri Odası Başkan Vekili Ali Gürlek, İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Genel Sekreteri Veteriner Hekim Necati Bozkurt ve İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Osman Küçükosmanoğlu katıldı.
Zafer Cenap Sarıalioğlu, “Biz sağlık çalışanları 1,5 yıldır en ön safta pandemiyle mücadele ediyoruz. Canlar verdik, bedeller ödedik. Artık pandeminin sona ermesini istiyoruz. Aşı karşıtlarının geliştirdiği gıda takviyesi yönündeki söylemler son derece yanlış bilgilendirmelerdir. Aşı tercihe bırakılmamalı, zorunlu tutulmalıdır. Biz sağlık meslek odaları olarak halkımızı doğru bilgilendirmek konusunda sorumluyuz.” dedi.
Necati Bozkurt ise “Aşı olmak bir tercih konusu değildir; çevre, halk sağlığı, hayvan sağlığı için zorunluluktur. Koruyucu hekimliğin temel uygulaması aşı yapmak, yaptırmaktır. Hastalığa yakalanmadan, ağır geçirmemek için aşı olunmalıdır. Tıp ve veteriner hekimlik alanında koruyucu hekimlik ve tedavi edici hekimlik birlikte yürür. Koruyucu hekimlikte anti parazit uygulamaları, aşı uygulamaları sayesinde biz veteriner hekimler evcil hayvanlarımızı korurken oluşabilecek hastalıkların hayvandan hayvana, hayvandan insana bulaşmasını engellemeye çalışırız. Koruyucu hekimlik salgın ve bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin en etkin yoludur.” diye konuştu.
Ali Gürlek de “Pandeminin başlangıcından bugüne 17 ay geçti, hepimiz kaygı ve korkuyla geçirdik bu süreci. Maske, mesafe, temizlik kurallarına uymak gerektiğini biliyor ve uyguluyoruz, ancak şimdi zaman pandemiyi yenme zamanıdır. Bunun için de aşı var. Oda olarak aşı olmanın tercihe bırakılamayacağına inanıyoruz, halkımızı aşılarımızı olmaya çağırıyoruz.” diye konuştu.
Sağlık odaları adında basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Başkanı Dr. Pınar Saip okudu. Kovid-19 salgınına karşı aşılamanın hız kazanması için öneriler sunulan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Kovid-19 pandemisinden en çok etkilenen biz sağlık çalışanları, aşı olmanın bir tercih değil, toplum sağlığı için gerekli ve vazgeçilemez bir uygulama olduğunu vurguluyor, Sağlık Bakanlığı ve ilgili tüm kurumları geç kalmadan bir önlem paketi oluşturmaya çağırıyoruz. Ülkemizde bugüne kadar yapılan aşılara dair gerçek saha verileri yani yan etki, koruyuculuk oranı, süresi, aşı türleri arasında farklılık olup olmadığı şeffaf olarak açıklanmalıdır.
Aşı çekincesini gidermek amacıyla Sağlık Bakanlığı, uzmanlık dernekleri, üniversiteler, meslek örgütlerinin gerekirse siyasi partiler ve yerel yönetimlerin de katılımı ve işbirliğiyle etkin bir bilgilendirme kampanyası başlatılmalıdır. Başta sağlık ve eğitim çalışanları başta olmak üzere kamusal hizmet sunucularının aşılanması zorunlu olmalı, aşı olmayı reddedenlerin bu hizmetleri vermesine izin verilmemelidir.
Okulların Eylül ayında açılacağı planlanmışken, 2 doz aşının tamamlanması için uygulamalar derhal başlatılmalıdır. 12 yaş üstündeki tüm yurttaşların aşılanması hedeflenmelidir. Toplu olarak bulunulan kamusal alanlara, okul, yurt, kışla, toplu taşıma, AVM, maç, konser gibi alanlara giriş için aşılı olma şartı getirilmelidir.
Aşı takvimi net olarak açıklanmalı, randevu sistemi yerine aşı günü, sırası gelen kişilere ulaşılarak aşı yapılmalı, mevcut sağlık kurumlarına ek olarak merkezi yerlerde aşı istasyonları kurulmalı, ulaşılması zor köy, mezralarda ve tarım işçileri, sığınmacılar gibi çalışan grupları için gezici ekipler oluşturulmalıdır. Gerçek saha verileri değerlendirilerek, toplum için koruyuculuğu en yüksek aşı türü belirlenmeli, yurttaşlarda kafa karışıklığı giderilmelidir.
Pandeminin başından beri hastalıktan korunmada etkinliği gösterilmiş olan önlemler, maske, mesafe, hijyen, havalandırma, kapalı ve kalabalıklardan uzak durma devam etmeli, okullarda sınıf mevcutları azaltılmalı, personel sayısı artırılmalı, kademeli mesai saatleri uygulaması gibi ek önlemler alınmalıdır.”