Geçen haftanın ilk yarısı nispeten sakin geçmesine karşın çarşamba günü ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararının ardından piyasalarda hareketlilik arttı.
Enflasyonist baskıların artacağı beklentileriyle İngiltere, İsveç, İsviçre ve Norveç başta olmak üzere birçok ülke merkez bankası Fed’in agresif faiz artırımı adımını takip etti.
Gelecek dönemde de faiz artırımlarının devam edeceği sinyalini veren merkez bankalarının kararlarının ardından resesyon endişeleri derinleşirken, bu durum piyasalarda risk iştahının düşük seyretmesine neden oldu.
Bu gelişmelerle pay ve tahvil piyasalarından çıkışlar hızlandı, küresel çapta dolar talebinin gücünü korumasıyla dolar endeksindeki yükseliş sürdü. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi Nisan 2010’dan bu yana ilk kez yüzde 3,83’ü test ederken, dolar endeksi 113,2 ile Mayıs 2002’den bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Emtia piyasalarında ise artan resesyon kaygılarının fiyatlanması ve dolardaki yükselişin etkisiyle satış baskıları arttı. Altının ons fiyatı haftalık bazda yüzde 1,9 değer kaybederek 1.644 dolarla Nisan 2020’den bu yana en kötü kapanışını gerçekleştirdi. Brent petrolün varil fiyatı da geçen hafta yüzde 5,4 azalarak 84,6 dolarla 8 ayın en düşük seviyesinden kapandı.
Fed agresif faiz artırımlarına devam etti
Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC), federal fonlama oranını beklentiler doğrultusunda 75 baz puan artırarak 2008’den bu yana en yüksek seviye olan yüzde 3,00-3,25 bandına çıkardı.
Üyelerin gelecek döneme ilişkin projeksiyonları daha yüksek işsizlik ve yavaş ekonomik büyümeye işaret ederken, enflasyonun ancak 2025’te Fed’in yüzde 2’lik hedefine geri döneceğini ortaya koydu.
Yetkililerin federal fonlama oranına ilişkin medyan beklentileri ise yıl sonu için yüzde 4,4 ve 2023 için yüzde 4,6 düzeyinde gerçekleşti. Bu da bankanın kasım ve aralık aylarında gerçekleştireceği toplantılarda en az 125 baz puan ile agresif faiz artırımlarına devam edeceğini gösterdi. Güncellenen projeksiyonlarla faiz indirimi başlangıcı için 2024’e işaret edilmesiyle bu yönde ilk hamlenin gelecek yıl yapılabileceği beklentileri de şimdilik rafa kalkmış oldu.
Kararın ardından değerlendirmelerde bulunan Fed Başkanı Jerome Powell, bankanın enflasyonu yüzde 2 hedefine düşürme taahhüdüne sıkı sıkıya bağlı olduğunu ve bunu gerçekleştirene kadar mücadele edeceklerini söyledi.
Powell, enflasyonu düşürmenin acılı olacağını vurgulayarak, “Fiyat istikrarını sağlamamız gerekiyor, yoksa sonra daha fazla acı çekeriz. Keşke bunu yapmanın acısız bir yolu olsaydı ama yok. Bizim ihtiyacımız olan enflasyonda anlamlı bir şekilde aşağı yönlü baskı oluşması. Bunu görmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Gelecek dönem faiz artırımlarının açıklanacak verilere bağlı olacağını aktaran Powell, toplantıdan toplantıya karar vermeye devam edeceklerini kaydetti.
Gelişmelerin ardından, para piyasası fiyatlamalarında Fed’in gelecek ay da 75 baz puanlık faiz artırımına gideceği ihtimali yüzde 73’e yükseldi.
Hafta genelinde açıklanan verilerin de karışık sinyaller vermesi dikkati çekerken, New York borsası 3,5 ayın en kötü kapanışını gerçekleştirdi. Dow Jones endeksi yüzde 4,65’lik, Nasdaq endeksi yüzde 5,07’lik ve S&P 500 endeksi yüzde 4,65’lik kayıpla 13 Haziran haftasından bu yana en düşük seviyeden kapandı.
Yatırımcılar gelecek hafta ABD’de tüketici güven endeksi, dayanıklı mal siparişleri, 2. çeyrek nihai büyüme, çekirdek kişisel tüketim harcamaları ve askıda konut satışları verilerini takip edecek.
Avrupa’da faiz artırım yarışı
Avrupa tarafında, geçen hafta genelinde merkez bankalarının faiz kararları yakından takip edilirken, süregelen enerji krizine tarımsal üretimde belirgin düşüşe neden olabilecek gübre tedariki problemleri de eklendi.
Rusya-Ukrayna savaşı kapsamında artan jeopolitik riskler de gündemin odağındaki yerini korudu.
İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 2,25 ile son 14 yılın en yüksek seviyesine çıkardı. Arka arkaya 7. kez faiz artırımına giden Banka’nın kararının ardından sterlin/dolar paritesi 1,0840’la 37 yılın en düşük seviyesini gördü. İsviçre Merkez Bankası da politika faizini 75 baz puan artırarak 8 yıldır süren negatif faiz dönemine son verirken, aynı gün faiz kararını açıklayan Norveç Merkez Bankası politika faizini yüzde 1,75’ten yüzde 2,25’e yükseltti.
Öte yandan İsveç Merkez Bankası (Riksbank), 31 yılın en yüksek seviyesini gören enflasyon karşısında politika faizini beklentilerin üzerinde 100 baz puan artırarak yüzde 1,75’e çıkardı.
Kararların etkisiyle 10 yıllık tahvil faizi İngiltere’de 14 yılın zirvesini görürken, İsviçre’de 3 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Almanya’nın 10 yıllık tahvil faizi de Aralık 2011’den sonra ilk kez yüzde 2,1’in üzerini test etti.
Bu gelişmeler sonrası para piyasalarında, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ekim ayı toplantısında politika faizini 75 baz puan artıracağı ve yıl sonunda yüzde 3’ün üzerine çıkaracağı beklentileri fiyatlanmaya başladı.
Avrupa’da yüksek faiz döneminin gelecekte devam edeceğine ilişkin beklentiler, halihazırda enerji kriziyle mücadele edilen ve enflasyonist baskıların sürdüğü bölgede resesyon endişelerini artırdı. Söz konusu endişelerle Stoxx 600 endeksi Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyeyi gördü.
Haftalık bazda Almanya’da DAX 40 endeksi yüzde 3,59 düşüşle Kasım 2020’den bu yana en kötü kapanışını gerçekleştirirken, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 4,84 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi de yüzde 3,01 değer kaybıyla 28 haftanın en düşük seviyesinden kapandı. Avro/dolar paritesi de 0,9668 ile Eylül 2002’den bu yana en düşük seviyeye geriledi
Avrupa tarafında gelecek haftanın veri gündeminde Almanya’da Ifo iş dünyası güven endeksi ve işsizlik, Avro Bölgesi’nde ekonomik güven endeksi ve reel kesim güven endeksi, İngiltere’de büyüme ve cari denge öne çıkarken, yatırımcılar pazartesi ve çarşamba günü ECB Başkanı Christine Lagarde’ın açıklamalarını takip edecek.
BoJ, negatif faiz uygulayan tek merkez bankası konumuna geldi
Asya tarafında geçen hafta Fed’in şahin duruşunun aksine BoJ, faizlerde ve ultra gevşek para politikasında değişikliğe gitmedi.
Böylece dünya genelinde negatif faiz uygulayan tek merkez bankası konumuna gelen Banka, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına yönelik devreye alınan özel fon tedariki programının da kademeli olarak kaldırılacağını duyurdu.
Piyasalarda BoJ’un, ultra gevşek para politikası ve faizlerde değişikliğe gitmesi beklenmiyordu. Buna karşın bankanın, aşırı zayıflayan yen karşısında Kovid-19 tedbirlerini kaldırması ve para birimini destekleyici tedbirler alabileceği belirtiliyordu.
Kararın ardından BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda, faiz oranlarını yükseltmeyi şimdilik değerlendirmediklerini, güçlü parasal gevşemeye kararlı bir şekilde devam edeceklerini vurgulayarak, ileriye dönük ajandalarını gelecek 2-3 yılda değiştirmeyi düşünmediklerini bildirdi.
BoJ’un “ultra gevşek politikaya devam” sinyali ile 145,9’a kadar çıkan dolar/Japon yeni paritesi, müdahale sonrası 140,4’e kadar geriledi.
Ülkede temmuz ayında yüzde 2,4 artan çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) de ağustosta yüzde 2,8 ile Ekim 2014’ten bu yana en hızlı yükselişini kaydetti. Aynı dönemde manşet TÜFE ise yüzde 3 artışla 1991’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Çin tarafında ise salgın tedbirleri ile kapanan bazı kentler hafta başında yeniden açılırken, Çin Merkez Bankası ekonomiye destek kapsamında piyasaya yaklaşık 12 milyar yuan likidite enjekte etti. Banka ayrıca, 14 günlük ters repo faiz oranını yüzde 2,25’ten yüzde 2,15’e düşürdü, yüzde 3,65 düzeyinde bulunan referans temel kredi faizi oranını ise değiştirmedi.
Bu gelişmelerle geçen hafta genelinde Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,50, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,22, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 3,9 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 4,4 değer kaybetti.
Asya’da gelecek hafta Japonya’da tüketici güven endeksi, işsizlik, perakende satışlar ve sanayi üretimi, Çin’de ise imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) verileri izlenecek.
TCMB, üst üste 2’nci ayında da politika faizini indirdi
Yurt içi piyasalarda yatırımcılar geçen hafta Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) kararını takip ederken, Banka yüzde 13 düzeyinde bulunan politika faizini yüzde 12’ye çekti. Böylece üst üste 2’nci ayında da politika faizini 100 baz puan indiren Banka’nın karar metninde küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde finansal koşulların destekleyici olmasının önemine işaret edildi.
Bankacılık hisseleri üzerindeki satış baskısının devam ettiği hafta boyunca, BIST 50 endeksinde yer alan paylar için açığa satış işlemlerinde yukarı adım kuralı uygulamasına devam edildi.
Küresel çapta risk iştahının azalmasının etkisiyle geçen hafta Borsa İstanbul’da dalgalı seyir de sürerken, BIST 100 endeksi haftalık bazda yüzde 2,83 gerileyerek 3.281,61 puandan kapandı.
Dolar/TL ise 18,4210 ile zirvesini gördüğü haftayı yüzde 0,9 artışla 18,4139’dan tamamladı.
Yurt içinde gelecek haftanın veri gündeminde reel kesim güven endeksi, kapasite kullanım oranı ve ekonomik güven endeksi verileri öne çıkıyor. Gelecek hafta cuma günü ise uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin Türkiye’nin not görünümüne ilişkin değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.