Sırtını Aydın dağlarına veren kırsal Adagüre Mahallesi’ndeki tek katlı Adagüre İlkokuluna gelen öğrencileri sevimli “Alaca”, “Loya”, “Gece”, “Güneş”, “Üzüm”, “Toşiba”, “Panter” gibi isimler verilen kediler karşılıyor.
Yaklaşık 16 yıldır mesleğini severek yapan ve geçen yıl Adagüre İlkokulunda tayin olan öğretmen Evrim Mutluay’ın okulda yaptığı farklı eğitim uygulamaları ve okulun fiziki imkanlarına sunduğu katkı dikkati çekiyor.
Görev yaptığı mahallede yaşayan Mutluay, hayvan ve doğa sevgisinin öğrenciler üzerindeki olumlu etkilerini gözeterek, tüm zamanını öğrencilerin sosyal gelişimi için etkinlikler düzenleyerek geçiriyor.
Salgın sürecinin ardından öğrencilerin okula ilgisini artırmak için başlattığı “Patili Okul” projesi kapsamında okuldaki boş durumdaki depoyu kediler için düzenleyen ve konforlu bir yuvaya dönüştüren Mutluay, geçen yıl sahipsiz 12 yavru kedinin bakımını üstlendi.
Kedilerle işlenen dersler sayesinde öğrencilerin okula bağlılığı ve derslerdeki başarısı da arttı. Bu yıl sayıları 30’a yaklaşan kediler, ders saatlerinde sınıfta geziyor, teneffüslerde bahçede çocuklarla oyun oynuyor.
“Hafta sonu bile okula gelmeye başladılar”
Evrim Mutluay, AA muhabirine, mesleğe Elazığ’ın Karakoçan ilçesindeki bir köy okulunda başladığını ve geçen 16 yılda öğretmenlik aşkının hiç bitmediğini ifade etti.
Geçen yıl İstanbul’dan Beydağı ilçesine tayini çıktığını, kırsal bir mahallede öğretmenlik yapmanın bambaşka bir haz olduğunu belirten Mutluay, Adagüre İlkokuluna geldiğinde salgının da etkisiyle çocukların okula karşı olumsuz tutum içinde olduklarını fark ettiğini söyledi.
Mutluay, bunu aşmak için sahipsiz yavru kediler için okulda bir barınak oluşturduğunu dile getirerek, “Barınağımızı kurduk. Kediler ve çocuklar arasında çok güçlü bir sevgi bağı var. Okula gelmek istemeyen çocuklar hafta sonu bile okula gelmeye başladı. Barınağın temizliğini, kedilerin her türlü bakımını yapmaya başladılar. Ve okula karşı da olumlu bir tutum geliştirdiler.” dedi.
Öğrencilerin çevrede buldukları sahipsiz yavru kedileri okula getirmesiyle bakımını üstlendikleri kedi sayısının sürekli arttığına işaret eden Mutluay, barınaktaki kedilerin sorumluluğunun çocuklara ait olduğunu belirtti.
Mutluay, bunun çocuklardaki sorumluluk duygularını geliştirdiğini, beraber büyüdüklerini anlatarak, “Aralarında çok sıkı bir bağ var. Onlarla konuşuyorlar. Bir öğrencim vardı okul fobisi inanılmaz derece büyüktü. Geldiğimde göz teması bile kurmayan bir öğrenciydi. Bir gün ‘Alaca’ isimli kedimizi alıp evine gittim. ‘Sen gelmezsen Alaca ağlar.’ dedim. O şekilde çocuğu okula bağladık ve aralarında güçlü bir bağ oluştu. Kedi bizimle kalmak isterse kalır, doğal ortamına dönmek isterse döner. 12 kediyle başladık, şu an 30’a yakın kedimiz var. Sabahları gelip mamalarını çocuklar veriyor, okul çıkışında da mamalarını verip, eve gidiyorlar.” ifadelerini kullandı.
İlçe merkezinden öğrencileri köye çekti
Evrim Mutluay, okulun dört duvardan ibaret olmadığını göstermek adına hava durumuna göre derslerin büyük kısmını açık alanda da yapmaya çalıştıklarını söyledi.
“Mesela sonbahar mevsimini doğada öğreniyoruz. Yaprağa dokunarak, kuşların göçlerini doğada takip ederek öğreniyoruz. Onun dışında bahçemizde ekim işleri yapıyoruz. Yani ‘yaşayarak öğrenme’ dedikleri şeyi aslında aktif olarak yapıyoruz. Bu da çocukları okula bağlıyor. Yaptığımız bu çalışmaları sosyal medyadan paylaşıyoruz. Bu sayede çok olumlu geri dönüşler alıyoruz. İlçe merkezinden de bu sene üç öğrenci buraya kaydını aldırdı.” diyen Mutluay, bunda barınağın etkisinin de büyük olduğunu ifade etti.
Öğrencilerden Cemre Şen, “Toşiba” adını verdikleri yavru kediyi ilçe merkezinde bulduğunu belirterek, “Kedileri çok seviyorum, çok güzel hayvanlar. Öğretmenimiz onları daha çok sevdirdi. Her gün onlara mama veriyoruz, bakımlarını yapıyoruz. Teneffüste oyun oynuyoruz, oyunlarımızda hep onlar da var.” diye konuştu.
Ata Yıldırım da normalde ilçede oturduklarını, geçen yıl da evlerine yakın bir okula gittiğini belirterek, şunları anlattı:
“Adagüre İlkokulunu sosyal medyada gördüm ve çok beğendim. Evimizde 2 kedi vardı, onları çok seviyorum. Sosyal medyada da bu okulu görünce anne ve babamı ikna ederek naklimi buraya aldık. Onlar da zaten kedileri çok seviyor. Her sabah babam beni buraya getiriyor, çok keyifli vakit geçiriyoruz.”