Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), geçen yılın aralık ayına ilişkin sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, geçen yıl aralıkta takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi 2019’un aynı ayına göre yüzde 9 yükseldi. Arındırılmamış sanayi üretim endeksinde de yıllık bazda yüzde 12,1 artış oldu.
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi geçen yıl aralıkta bir önceki aya kıyasla yüzde 1,3 arttı.
Analistler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında ikinci dalganın yaşandığı dönemde sanayi üretiminin iyi bir performans gösterdiğini kaydederek, Türk sanayicisinin salgının oluşturduğu kriz ortamını fırsata çevirmeyi başardığını ifade etti.
Salgınla birlikte bir değişim sürecine giren tedarik zincirlerinde Türk sanayicilerin hızlı davrandığını ve Türkiye’nin jeopolitik konumunu oldukça iyi kullandığını belirten analistler, özellikle Avrupa tarafında önemli talep artışlarının yaşandığını kaydetti.
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefer Şener, 3. ve 4. çeyrek sanayi üretim verilerinin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesiyle yılın tamamındaki büyüme rakamlarının tekrar yukarı yönlü revize edilebileceğini dile getirdi.
2020 büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edilebilir
Aralık ayı sanayi üretim verilerinin Türkiye’nin Çin den sonra en hızlı sanayi üretim artışını gerçekleştireceğini gösterdiğini ifade eden Şener, Türk sanayisinin salgın sürecine hızlı adapte olması ve artan talep koşullarının sanayi üretimi için fırsat oluşturduğunu kaydetti.
Şener, aralıkta sanayi üretiminin yıllık yüzde 9 arttığını vurgulayarak, “Bu durum son çeyrek için beklenen büyüme rakamlarının yüzde 6-7’nin üzerinde çıkacağının işaretidir. Türkiye 2019’un aralık ayında yakaladığı yüzde 9’luk sanayi üretim artışını salgına rağmen 2020’nin aralık ayında da yeniden yakalamayı başardı. Bu artış büyüme ile birlikte istihdamı da olumlu etkileyecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
2020’nin tamamı düşünüldüğünde, orta yüksek teknolojili sanayi üretiminin yüzde 13,2 ile en yüksek büyümeyi gerçekleştirmesinin 2021 için daha güçlü ve katma değeri yüksek sanayi üretiminin gerçekleşme olasılığını artırdığını aktaran Şener, öte yandan imalat sanayinin, dayanıklı tüketim malı sanayinin ve sermaye malı üretim değerlerinin bu artışta en büyük paya sahip olmalarının sanayi üretim artışını daha da anlamlı kıldığını söyledi.
Şener, özellikle Avrupa merkezli talep artışının sanayi üretimini beklenenden daha fazla artırdığını ifade ederek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Tedarik zincirlerindeki değişim ihtiyacı ve beklentileri Türk sanayisini Avrupa açısından ön plana çıkarmaya başlamıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) son dönem sıkı para politikasına rağmen sanayi üretiminin hız kesmemesi özellikle Avrupa merkezli artan yurt dışı taleple özdeşleştirmek Türkiye açısından pozitif beklentileri yükseltmektedir. Önümüzdeki dönemde salgının hafiflemesiyle birlikte yurt dışı talebinin artması daha da muhtemeldir. Sanayi işletmelerinin önümüzdeki dönem için artan talebi, değişen tedarik zincirleri ve ticari anlayışı göz önüne alarak üretimlerini yeniden değerlendirmeleri faydalı olacaktır. Türk sanayicisi Kovid-19 salgınına rağmen esnek yapısı ile sanayi üretiminde krizi fırsata çevirmeyi başarmıştır.”
“Sanayi üretimi her şeye rağmen olumlu”
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova da, “Kovid-19 salgınının ikinci dalgasının yaşandığı bir süreçte negatife geçmemiş bir sanayi üretimi için her şeye rağmen, olumlu bir seyir izliyor denebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Aralıkta en dikkat çekici hususun yüksek teknoloji üretimindeki aylık yüzde 4,5’lik azalma olduğunu ifade eden Arzova, bu alandaki yıllık değişimin manşet sanayi üretimi olan yüzde 9’un oldukça altında yüzde 5,5 olarak gerçekleştiğini, Türkiye’nin ihracatta dönüşüm yaşamak için mutlaka yüksek teknoloji ürünlerin hem üretimini hem de ihracat sepeti içerisindeki ağırlığını artırmak zorunda olduğunu belirtti.
Arzova, manşet yıllık sanayi üretimi verisini aşan sektörlerin, imalat sanayi, ara malı imalatı, orta düşük teknoloji ve orta yüksek teknoloji olduğunu belirterek, dayanıklı tüketim malında ise ivmenin negatife döndüğüne dikkati çekti.
Sıkı para politikası neticesinde tüketici kredi faizlerindeki artışın, dayanıklı tüketim malı üretimi üzerindeki etkisinin çok net görülmeye başlandığını aktaran Arzova, “Ancak sermaye malı ve ara malı üretiminin aylık manşet üretim verisinin üzerinde gelmesi olumlu bir gelişme. Kurdaki geri çekilmenin de buradaki üretim artışına imkan tanıyan unsurlardan biri olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.