Kacır, İstanbul Fuar Merkezi’nde (İFM) düzenlenen 16. Uluslararası Demir-Çelik, Döküm, Demir Dışı Metalürji Teknolojileri, Makine ve Ürünleri İhtisas Fuarı’nın (Ankiros 2024) açılışında yaptığı konuşmada, küresel ekonominin, tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği ve teknolojideki rekabetin her geçen gün ivme kazandığı bir dönemden geçtiğini dile getirdi.
Fuarın, 1100’den fazla yerli ve yabancı katılımcı firmanın ve on binlerce ziyaretçinin ilgi odağı olduğunu belirten Kacır, ülke olarak son 22 yılda hayata geçirilen politikalarla, inşa ettikleri araştırma ve inovasyon ekosisteminin planlı sanayi alanları ve nitelikli insan kaynağıyla güçlü ve müreffeh Türkiye’yi inşa ettiklerini söyledi.
Kacır, bağımsızlığın ve büyümenin temelini oluşturan sanayi sektöründe çalışan sayısını 3 milyon 900 binden, 6 milyon 700 bine çıkardıklarını anımsatarak, “Organize sanayi bölgelerimizin sayısını 191’den 362’ye yükselttik. Kurduğumuz 45 endüstri bölgesini, Türkiye’nin üretim üsleri haline getirdik.” dedi.
Sanayi sektöründe üretim ve ihracat rekorlarını kırdıklarını aktaran Kacır, “Otomotiv üretimimiz, yıllık 357 binden 1 milyon 468 bine yükseldi. Türkiye, Avrupa’nın üçüncü büyük otomobil üreticisi oldu. Beyaz eşya üretimimiz 6,7 milyondan, 32,3 milyona yükseldi. Türkiye, Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük beyaz eşya üreticisi oldu. Otomotivden inşaata, kimyadan makine üretimine, enerjiden raylı sistemlere oldukça geniş bir yelpazede, pek çok sektöre girdi tedariki sağlayan metal sanayimiz de “güçlü sanayi, güçlü Türkiye” vizyonumuzu en üst düzeyde sahiplenen sektörler arasında yer alıyor.” açıklamasını yaptı.
Kacır, yıllık 60 milyon ton üretim kapasitesine sahip Türk demir çelik sektörünün gerek üretim kapasitesiyle gerekse üretim miktarı ve ürün kalitesi ile bugün dünyada önemli bir konuma sahip olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Avrupa’nın 2., dünyanın ise 8. büyük çelik üreticisi konumundayız. Dünya ham çelik üretiminin yüzde 0,7 azaldığı bu yılın ilk 7 ayında, biz üretimde yüzde 14,9 artış kaydettik. Metal sanayinde, göğsümüzü kabartan bir diğer gururumuz ise döküm sektörümüz olmuştur. Üretim teknolojisi ve kalitesi ile dünya standartlarının üzerinde olan metal döküm sektörümüz, bugün otomotiv, beyaz eşya, makine, tarım ve inşaat gibi pek çok alana ürün sağlarken 70 bin vatandaşımızın da istihdamını sağlıyor. Özellikle pandemi dönemi sonrası yeniden şekillenen tedarik zincirinde gerçekleştirdiğimiz yerinde hamleler, sektörümüzde başarı grafiğini yukarıya taşıdı.”
“İklim değişikliğinin sanayi ve teknoloji politikalarıyla bağlantısı kuşkusuz giderek güçleniyor”
Türkiye’nin metal döküm sanayinde Avrupa’nın ikinci, dünyanın ise yedinci en büyük döküm üreticisi konumunda olduğuna dikkati çeken Bakan Kacır, döküm sektörünün üst seviyede hassas dökümlere, mühendislik çalışması ve AR-GE gerektiren işlere imza atmasının kendileri için ayrı bir gurur kaynağı olduğunu söyledi.
Kacır, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak metal sanayinin küresel rekabet gücünün ve ihracat kabiliyetinin artırılmasına yönelik çalışmalarda milli seferberlik ruhuyla hareket ettiklerini belirterek, “Metal sanayimizi dünyada hak ettiği noktaya taşımak için ihtiyaç duyulan destek enstrümanlarını ve programları süratle devreye alıyoruz.” dedi.
Küresel trendlerin gelecek süreçte metal sanayinin önemli değişimlerin şafağında olduğunu gösterdiğini dile getiren Kacır, şöyle konuştu:
“Sürdürülebilirlik, süreklilik, dijital dönüşüm ve yeşil üretim, enerji maliyetleri, verimlilik gibi hususlar sektörde uzun vadeli başarının belirleyicisi olacak. Temiz üretimin ön plana çıkmasıyla beraber sizlerin de yakından deneyimlediği üzere, dünyada iklim değişikliği ile mücadele politikaları hız kazanıyor. İklim değişikliğinin sanayi ve teknoloji politikalarıyla bağlantısı kuşkusuz giderek güçleniyor.
Türkiye Yüzyılı’nda, 2053 net sıfır emisyon hedeflerimizle uyumlu yeşil dönüşüm yatırımlarının gerçekleştirilmesi, sürdürülebilir, verimli ve çevreci bir üretim altyapısı kurmak, bizler için tercihten öte bir zorunluluğu ifade ediyor. Bu anlayışla, üretim zincirlerinin ilk aşamalarında lokomotif sektörlere temel girdi sağlayan alüminyum, çelik, gübre ve çimento sektörleri için ‘Düşük Karbonlu Yol Haritaları’mızı hazırladık.”
“Sunulan yol haritalarıyla uyumlu yatırımları, öncelikli yatırımlar uygulaması ile destekleyeceğiz”
Bakan Kacır, 2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda bu 4 sektörde mevcut tesislerin uyumu ve yeni kapasitelerin karbonsuzlaşma gereksinimleri için 2053 yılına dek 71 milyar dolarlık yatırım ihtiyacı öngördüklerini söyledi.
Sınırda Karbon Düzenlemesi’nden yoğun olarak etkilenecek sektörlerin yatırım ihtiyacını adresleyen çalışmalarla beraber, yeşil dönüşüm için gerekli finansman ve teknoloji geliştirme ihtiyacını karşılayan mekanizmaları da devreye aldıklarını vurgulayan Kacır, şunları aktardı:
“OSB’lerimizin yeşil altyapı yatırımlarını desteklemek için 300 milyon dolar bütçeli Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi’ni başlattık. Dünya Bankası işbirliği ile hayata geçireceğimiz Türkiye Yeşil Sanayi Projesi ile 450 milyon dolarlık finansmanı, sanayicilerimizin, KOBİ’lerimizin ve yeşil teknoloji girişimlerinin hizmetine sunduk. Yatırım teşviklerimizi daha etkin mekanizmalarla ikiz dönüşüme yönlendirmeyi hedeflediğimiz Yeşil Dönüşüm ve Dijital Dönüşüm Destek Programları’mızı süratle hayata geçirdik. Program doğrultusunda, işletmelerimizin ikiz dönüşümde ihtiyaçlarını adresleyecek yol haritalarını sunmalarını bekliyoruz. Sunulan yol haritalarıyla uyumlu yatırımları, öncelikli yatırımlar uygulaması ile destekleyeceğiz.”
Destekledikleri projeleri gerçekleştiren tesislerin yol haritasını uygulama süresince “Yeşil Dönüşüm Merkezi” veya “Dijital Dönüşüm Merkezi” unvanı alacaklarını aktaran Kacır, “Bu merkezlerde görev alacak yeşil ve dijital dönüşüm ekipleri ile yeşil ve dijital dönüşüm kültürünün yerleşmesini ve kurumsallaşmasını sağlayacağız.” açıklamasını yaptı.
“Ülkemizde taş üstüne taş koyan herkesi baş tacımız yaptık”
Kacır, yeşil ve dijital dönüşümün ve gelecek yeni kuralların etkin olacağı bir ortamda katma değerli üretimin metal sanayinin başarılı bir istikamette yol almasında vazgeçilmez konumunda olduğunu dile getirdi.
Paslanmaz çelik, silisli çelik ve aşınma dayanımlı çelikler, takım çelikleri, kalıp çelikleri başta olmak üzere vasıflı çeliklerin üretiminin Türkiye’de gerçekleşmesinin metal sanayinin gelecek projeksiyonları açısından öncelikler arasında yer aldığına dikkati çeken Kacır, “Bu doğrultuda güçlü bir endüstriyel kalkınma için katma değerli, yerli ve millî üretimi olmazsa olmaz bir ilke olarak kabul ediyoruz.” dedi.
Kacır, 22 yıldır olduğu gibi bugün de sektörde elini taşın altına koyan, metal sanayini daha ileriye taşımak için gayret gösteren sanayicilerin her daim yanında olduklarını ifade ederek, “Ülkemizi, bölgesinde ve dünyadaki konumunu daha da güçlendirerek, yatırım, istihdam, üretim, icat ve ihracat rotasında geleceğe inşallah siz değerli sanayicilerimizle omuz omuza, beraberce taşıyacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Yerli ve yabancı yatırımcıların ilan ettikleri programlara bugüne kadar gösterdiği teveccühün Türkiye’nin gelecek dönemde de özellikle küresel yüksek teknolojili yatırımların odağı olacağını kanıtladığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yüksek teknoloji odaklı yatırımların değer zincirini tamamlayacak metal sanayi yatırımlarını da ülkemize kazandırmak gayemizdir, hedefimizdir. Hiçbir zaman yerli ve yabancı sermaye ayrımı yapan bir anlayışın içerisinde olmadık, olmayacağız. Ülkemizde taş üstüne taş koyan herkesi baş tacımız yaptık. Kurguladığımız yatırımcı dostu politikalarımızla, başarılarla dolu yeni iş birliği hikâyeleri yazmaya, geleceği birlikte şekillendirmeye devam edeceğiz”