Şansölye Scholz Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk-Alman Ilişkilerini Yeniden Ele Alması Bekleniyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfından (SETA) M. Erkut Ayvaz tarafından kaleme alınan “Şansölye Scholz’un Türkiye ziyaretinin anlamı ve Türk Alman ilişkilerinin geleceği” başlıklı makalede Türk Alman ilişkilerinin son durumu ele alındı.

  • Almanya Başbakanı Scholz, 19 Ekim’de Türkiye’yi ziyaret edecek
  • Almanya Başbakanı Scholz, Türkiye ziyaretinde görüşülecek birçok konu olduğunu söyledi

Makaleye göre, Scholz ve Erdoğan’ın bir araya gelmesiyle Türk-Alman ilişkilerine dair önemli hususlar yeniden ele alınacak.

19 Ekim’de İstanbul’a gidecek olan Scholz’un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başta Türk-Alman ilişkilerini, ekonomi politikalarını, Ukrayna’daki savaşı, Orta Doğu’daki mevcut durumu, göç meselesini, ekonomi odaklı hususları ve Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışını ele alması bekleniyor.

İki ülkenin özellikle ekonomi, ticaret ve enerji alanlarındaki potansiyeli ve iş birliği imkanlarını daha da geliştirmekten yana oldukları biliniyor.

Her ne kadar bu alanlardaki hedefler öne çıksa da uzun bir süredir güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği ve vize serbestisi konularının da Türkiye açısından öncelikli hususlar arasında olduğu tahmin edilebilir.

Türkiye’nin Almanya’dan bilhassa savunma alanındaki iş birliği ve somut beklentilerinin de olduğu unutulmamalıdır.

Son günlerde örneğin Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının Türkiye’ye satışının Almanya tarafından engellenmesinin sonlandırılacağına dair sinyaller de söz konusu olmakla birlikte sürecin ilerleyen aşamasının belirleyici olması beklenebilir.

Türkiye ve Almanya arasında farklı politika alanlarında görüş ayrılıklarının devam ettiği de unutulmamalı.

Her ne kadar son zamanlarda diyalog yanlısı bir süreç söz konusu olsa da Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta iki devletli çözüm gibi öne çıkan hususlarda iki ülkenin pozisyon ve politika tercihleri birbirinden farklı olmaya devam ediyor.

Alman hükümetinin kriz bölgelerine yönelik sürdürmekte ısrarlı olduğu son derece tartışmalı tercihleri hem tepkilere yol açıyor hem de dış politikasını inandırıcılıktan daha da uzaklaştırıyor.

İki ülke ticaret hacminde hedef 60 milyar dolar

İki ülke arasında 2023’te 50 milyar dolara yaklaşan ticaret hacminin 60 milyar dolara ulaştırılması hedefi söz konusu.

Ziyarette ele alınması muhtemel bir diğer husus da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği, Akkuyu Nükleer Santrali için Türkiye’ye gelmesi beklenen türbinlerin “Alman gümrüğünde bekletilmesi” meselesi.

Almanya’nın Türk fırkateynler ve torpidoların modernizasyonu için gerekli malzeme ve silah satışına onay vermesi bir yaklaşım değişikliğine dair sinyal olarak yorumlanıyor.

Özellikle Orta Doğu’daki kriz ve gerilimlerin derinleşmesinin yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşındaki son gelişmelerden dolayı NATO’nun öne çıkan bir üyesi olarak Türkiye’nin stratejik önemi daha da belirginleşti.

Almanya’da hükümet sözcüsünün Türkiye’nin Ukrayna meselesinde “önemli bir ortak” olduğunun altını çizmesi, hükümetin Ukrayna’ya yönelik silah yardımlarını sürdürme yaklaşımının özellikle son aylarda toplumda daha az karşılık bulmaya başlaması, başta Alman aşırı sağ ve popülist partilerin güçlenmesine neden oldu.

Bu yüzden Alman hükümetinin, Ukrayna’daki savaşın sonlandırılmasına ilişkin başta Türkiye gibi etkili ülkelerle daha yakın iş birliğini öncelediği tahmin ediliyor.

Ayrıca Rusya’nın Avrupa’ya yönelik artan tehdidi ile İran-İsrail geriliminin daha fazla büyümesine dair endişeler de Almanya’nın Eurofighter konusundaki engelleyici tutumunu değiştirmeye yönelmesi ihtimalini güçlendiriyor.

Alman kamuoyunda Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye satışına yönelik şimdilik olumlu sinyaller gözleniyor. Buna binaen temkinli bir yaklaşımın göz ardı edilmemesi gerekiyor.

Göç meselesi

Eylülde Almanya’nın doğusunda yer alan üç eyaletteki eyalet meclisi seçimlerinde önemli başarılar yakalayan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ülke siyasetinde öncelikli siyasi gündemin göç meselesi olmasını sağladı.

Muhalefette bulunan Hristiyan Birlik (CDU/ CSU) partilerinin aşırı sağcıların söylemlerini giderek normalleştirme eğilimi, hükümette yer alan koalisyon üyesi partilerin de özellikle seçim sürecinde popülist söylem ve adımlara yönelmesine neden oldu.

28 Eylül 2025’te düzenlenmesi planlanan Federal Meclis seçimleri öncesinde federal hükümetin bu konuda Alman kamuoyuna yönelik bazı adımlara yönelmesi muhtemel.

Göç politikalarına ilişkin konuların Şansölye Scholz’un Türkiye ziyaretinde ele alınması bekleniyor.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.