Dönem başkanlığını alan Fransa’nın 6 ay boyunca önceliklerinin başında AB’nin özerkliğinin artırılması geliyor. Fransız hükümeti, dönem başkanlığında önceliklerini aktarırken Avrupa’nın “gerçekten egemen” olması için çalışacaklarını belirtiyor. Gerçek egemenlik ise AB’nin çıkarlarını ve değerlerini savunmak için dünyada “var olma” kabiliyeti edinmek olarak tanımlanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Aralık ayında ülkesinin önceliklerini anlatırken “Fransa’nın başkanlığını bir cümle ile özetlemek gerekirse, hedefimiz sınırlarımızın içinde iş birliği yapan Avrupa’dan, dünyada tamamen egemen, kararlarında ve kaderinde özgür olan bir Avrupa’ya geçmek” ifadesini kullanmıştı.
Fransa, Avrupa’nın sınırlarını kontrol edebilmesi ve Schengen bölgesinin yeniden düzenlenmesi gerektiğini de savunuyor. Bunun için kriz durumlarında harekete geçirilecek “acil sınır destek mekanizması” kurulması hedefleniyor.
Fransa, AB dönem başkanlığını yürütürken aynı zamanda seçimlere gidecek. Fransa cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu 10 Nisan’da, ikinci turu 24 Nisan’da yapılacak.
Fransa dönem başkanlığında Türkiye ile ilişkiler
Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Sezgin Mercan, AB dönem başkanlığını alan Fransa’nın izleyebileceği politikaları Sputnik’e değerlendirdi.
AB dönem başkanlarının iki temel rolü olduğunu ifade eden Mercan, “Bunlardan birincisi toplantıları planlama ve başkanlık etme diğeri de Avrupa kurumlarıyla irtibatı sağlama ve konseyi temsil etme” dedi. Dönem başkanının ‘kendi istediği konuları AB’nin gündemine taşıyabildiğini’ ifade eden Mercan, “Fransa da Doğu Akdeniz güvenliği gibi konularda bu yolu tercih edecektir” diye ekledi.
‘Fransa’da yükselen aşırı sağ siyasetin yansımaları olacaktır’
Peki, Fransa döneminde Türkiye-AB ilişkilerinde neler bekleniyor? Dr. Mercan’ın değerlendirmeleri şöyle oldu:
Türkiye, AB konusunda bir süredir bekle-gör politikası uyguluyor. Özel bir girişim olacak mı zaman içinde göreceğiz ama Fransa’nın genel bir Türkiye şüpheciliği var. Bu Türkiye’nin üyeliğinin ötesinde Türkiye-AB ilişkilerine de yansıyor. Bu açıdan Türkiye ile ilişkilerin canlandırılması konusunda bir adımda bulunmayacaktır. Ama tabii ki Türkiye-AB ilişkileri de Fransa’nın engelleyemeyeceği bir bağa sahip. Türkiye-AB arasında kurumsal diyalog mekanizması devam eder. Fransa’nın içine girdiği seçim sürecini de vurgularsak burada bir takım çıkışlar yapması ve Türkiye-AB ilişkilerini daha politize etmesi beklenebilir. Çünkü Fransa’da yükselen aşırı sağ siyasetin Türkiye ile ilişkilere yansımaları olacaktır. Öte yandan mülteci krizi gibi işbirliği yapılan alanlarda da Türkiye’nin katkıları AB tarafından beklenmeye devam edecektir.
‘NATO önemini korumaya devam edecektir’
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron aynı zamanda ‘Avrupa Ordusu’ fikrinin öncü savunucusu konumunda bulunuyor. Mercan, Fransa’nın dönem başkanlığında güvenlik konularındaki olası gelişmeleri ise şöyle yorumladı:
AB uzun bir süredir kendi ayakları üzerinde durabileceği mekanizmaları işliyor. Bununla ilgili çeşitli somut yansımalar da oldu. Fransa, NATO’yu sorgular bir hale gelmişti. Dolayısıyla Avrupa Ordusu konusuna özel önem veriyorlar. Ama bunu hemen göremeyiz. AB kriz anlarında bile Avrupa Savunma Ajansı üzerinden savunma altyapısına katkı sağlar. Bu dönemde de savunma harcamalarının artırılmasına yönelik hamleler görebiliriz ama NATO önemini korumaya devam edecektir.