Önal, AB tarafından Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen “Suriye ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi Konferansı” başlıklı 6’ncı Brüksel Konferansı’nda konuştu.
Suriye’deki durumun krizin başlamasından bu yana geçen on yılı aşkın sürenin ardından, uluslararası barış ve istikrar için ağır endişe kaynağı olmayı sürdürdüğünü belirten Önal, “Uluslararası toplumun ilgisini başka yönlere çeken çok sayıda krize ve Suriye krizine dair artan tükenmişlik hissine rağmen; Suriye krizinin siyasi, ekonomik, toplumsal ve insani boyutlarına çözüm üretilmesi gerektiği hususu geçmişten daha fazla acil ve kritik önem taşımaktadır.” dedi.
Önal, krizin temelindeki sebeplere etkili çözüm bulunmasında ne kadar geç kalınırsa, krizin yansımalarının da o kadar keskin ve şiddetli olacağını, bu nedenle meseleye sürdürülebilir siyasi bir çözüm bulunmasının asli amaç olarak kalması gerektiğini ifade etti.
BM öncülüğündeki siyasi çözüm sürecine destek
Ukrayna’daki savaşın sona ermesi için çalışırken ve çok boyutlu etkileriyle uğraşırken, yüzyılın en kötü insani dramlarından biriyle karşı karşıya kalan Suriye halkının içinde bulunduğu kötü durumun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Önal, “Ortaklarımızı bu minvalde, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinin 2254 sayılı kararı doğrultusunda siyasi süreci canlandırmak için çabaları artırmaya çağırıyoruz. Bunun gerçekleşmesi için, insani boyut dahil senkronize ve bütüncül bir yaklaşımla Suriye’de çözümün tüm unsurlarını ele alabilmeliyiz.” diye konuştu.
Önal, bu bağlamda, Türkiye’nin BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in çabalarını desteklediğini yineleyerek şöyle devam etti:
“Siyasi süreçteki ilerleme, sahadaki gelişmelerle doğrudan ilgilidir. Türkiye, Eylül 2018 tarihli Mutabakat Zaptı ile Ek Protokolü’nden kaynaklanan taahhütlerini yerine getirmeye devam etmekte, sahadaki sükuneti korumak ve ateşkesin idamesi için çaba göstermektedir. Türkiye’nin bölgedeki varlığı yeni insani trajedilerin yaşanmasının önüne geçmekle kalmayıp, aynı zamanda, sivillerin korunması için gerekli olan istikrar ve güvenliğin sağlanmasına ve istikrarlaştırma çabaları için uygun bir ortam yaratılmasına da yardımcı olmaktadır.”
AB ile iş birliği
Türkiye’nin halihazırda eğitim, sağlık, barınma gibi çeşitli alanlarda destek sağlamak suretiyle 3,7 milyon Suriyeli sığınmacıya geçici koruma sağladığını ifade eden Önal, şunları aktardı:
“Bu çabanın kapsamı ve büyüklüğü, daha fazla uluslararası dayanışma ve yük paylaşımını gerekli kılmaktadır. Türkiye’deki Sığınmacılara Yönelik AB Mali Yardım Aracı (FRIT), Türkiye ve AB iş birliği yaptığında neler gerçekleştirilebileceğinin kaydandeğer bir örneğidir. Eksikliklerine rağmen, bu sayede milyonlarca Suriyelinin ve onlara ev sahipliği yapanların karşı karşıya bulunduğu sıkıntıları hafifletmeyi başardık. Bu tür mekanizmalar ancak göç yönetimi konusunda daha geniş ve stratejik bir iş birliğinin parçası oldukları takdirde somut ve sürdürülebilir sonuçlar verebilir. Türkiye, AB ile göç konusundaki iş birliğini yeni gerçekler ve sınamalar ışığında yenilemeye hazırdır.”
BM sınır-ötesi yardım mekanizması
Önal, Suriye’nin kuzeybatısındaki insani krizin daha da kötüleştiğine dikkati çekerek, BM sınır-ötesi yardım mekanizmasının “hayat kurtarıcı bir enstrüman” olduğunu söyledi.
Bu mekanizmanın hesap verebilir ve şeffaf bir şekilde, düzenli olarak her ay 2,4 milyon kişiye erişim sağladığını belirten Önal, “Bu operasyonların ölçeği ve verimliliği ikame edilemez niteliktedir. Bu sebeple, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görev yönergesinin yenilenmesi elzem olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye’ye dönüşler
“Suriyeli sığınmacıların ve ev sahibi ülkelerin ihtiyaçlarını ele alırken, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu şekilde geri dönüşüne elverişli koşullar yaratmayı da hedeflemeliyiz.” diyen Önal, şunları kaydetti:
“Türkiye, yaklaşık 500 bin Suriyelinin istikrara kavuşan bölgelere gönüllü dönüşünü kolaylaştırmıştır. Diğer komşu ülkeler ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği ile iş birliğini artırmaya yönelik çabalar devam etmektedir. Sığınmacıların geri dönüşü, daha geniş siyasi bağlamdan ayrı olarak ele alınamaz. Şimdiye değin bunlar arasında katı bir sıralı ve koşullu yaklaşım benimsenmesinin yararına şahit olunmamıştır. Bu nedenle, sığınmacıların geri dönüşünün kolaylaştırılması, Suriye krizinin çözümüne yönelik genel çabaların ayrılmaz bir parçası olmalıdır.”
Bu arada Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Önal, konferans kapsamında ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield ile ikili görüşme yaptı.