Tunceli’de 3 yıl önce şehit düşen Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel’in Mersin’de yaşayan ailesi, oğullarının hatıralarını taşıyan eşya ve fotoğraflarla donattıkları evlerinde, yüreklerindeki evlat acısını hafifletmeye çalışıyor.
Tunceli’nin Nazımiye ilçesi kırsalında 26 Ekim 2018’de teröristlere yönelik operasyonda olumsuz hava koşullarından etkilenerek şehit düşen Türkel’in ailesi, oğullarının anısını Mersin’in Toroslar ilçesindeki evlerinde yaşatmaya karar verdi.
Sokağı Türk bayraklarıyla donatan şehit ailesi, evlerinin girişine de ay-yıldız figürlerinin yer aldığı “Şehit Jandarma Uzman Çavuş Asım Türkel’in Evi” yazılı tabela astırdı.
Ay-yıldızlı Türk bayrağını bir odalarının tavanına da işleten aile, evlerinin her köşesini evlatlarının fotoğraflarıyla donattı.
Oğullarının odasında evlatlarının hatırasını yaşatmaya çalışan Türkel ailesi, şehit askerin çocukluk fotoğrafları, kıyafetleri, askeri üniformaları ve çok sayıda eşyasının yer aldığı odaya gözü gibi bakıyor.
Şehit ailesi, oğullarının anılarını yaşattıkları odada, yüreklerinde tazeliğini koruyan evlat acısını dindirmeye çalışıyor.
“Oğlumun künyesini gururla taşıyorum”
Anne Sebahat Türkel, AA muhabirine, evladının vatan ve bayrak için mücadele ederken şehit düştüğünü söyledi.
Oğluyla, şehit olmadan bir gün önce telefonla konuştuğunu dile getiren Türkel, “Halimi hatırımı sordu. Sesi çok yumuşak geliyordu. Meğerse komutanları ‘Herkes sevdiğini arasın’ demiş. Oğlum da beni aramış. Demek ki onun sevdiği benmişim. Hep ‘Anne ben şehit olacağım’ derdi. İşte erdi muradına.” dedi.
Türkel, oğlunun acısını yüreğinin en derinlerinde hissettiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Askerden geldikten sonra ‘Anne ben uzman olacağım’ dedi. ‘Oğlum yapma, etme, gitme’ dedim. Babasıyla da konuşup ‘Ben gitmezsem, o gitmezse bu vatanı kim koruyacak?’ dedi. Bu çocuklar seçilmiş insanlar. Ezan dinmesin, bayrak inmesin, gelecek nesiller güzel günler yaşayabilsin diye kendi bedenlerinden vazgeçiyorlar. Bunun şerefi çok büyük. Ben bu şerefi gururla taşıyorum. Hiçbir zaman altın takamadım ama oğlumun künyesini gururla taşıyorum.”
Evladına büyük özlem duyduğunu anlatan anne Türkel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Odasına girdiğimde elbiselerini kokluyorum. Fotoğraflarına bakıyorum, ayaklarını, ellerini öpüyorum. Bıçakları, bardakları, kumbarası var. Oğlum neyi seviyorsa onlara bakıyorum hep. Namazımı da burada kılıyorum. Bu odada büyük bir iştahla namaz kılıyorum. Sanki oğlum burada gibi çünkü oğlum namaza çok düşkündü. Oğlumun fotoğraflarıyla avunuyorum. Bu fotoğraflar olmasa bir boşluğa düşerim. Her yerde oğlumun fotoğrafları var. Yerim olsa daha çok koyacağım. Bütün eşyaları burada. Oğlumun kestiği tırnağı bile atamam. Oğlumun anılarıyla, onun sevgisiyle yaşıyorum. Var olduğuna inanıyorum. Hayatta o. Sadece dünyada değil. Cennete gitti benim oğlum.”
“Eve girdiğimde oğlumun yanına geldiğimi hissediyorum”
Baba Hasan Türkel de oğlunun acısını yaşadığını dile getirdi.
Türkel, oğlunun anısını evin her köşesinde yaşattıklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Oğlumun her seneidevriyesinde misafirlerimiz gelsin ziyaret etsin, şehitliğin anlamını ve nasıl olduğunu anlasınlar, diye odasında anılarını yaşatıyorum. Eve girdiğimde oğlumun yanına geldiğimi hissediyorum. Evin içinde hep Asım’ın fotoğrafları var. Her oda tamamen fotoğraflarıyla dolu. O fotoğraflarla beraber yaşıyorum. Mermer taşını öperek yaşıyoruz. Biz teni öpemiyoruz. Bir asker gördüğümüz zaman ‘Bizim oğlumuz da böyleydi’ diyoruz. Çocuğumuzun fotoğraflarıyla yatıp kalkıyoruz. Allah bütün şehit ailelerine sabır versin. Çok zormuş. Bizim derdimizi kimse anlayamaz. Sadece şehit ailesi anlar. Şehit vermek şereftir ama acısına katlanmak çok zor. Bunu sadece yaşayan bilir.”