Türkoğlu ilçesi Kırsal Akçalı Mahallesi’nde, Niğde’nin Ulukışla ilçesinde 20 Mart 2014’teki terör saldırısı sonucu şehit olan Adil Kozanoğlu’nun isminin verildiği caddedeki, şehidin ailesine ait dört katlı ev Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkıldı.
Şehidin eşi Elif Kozanoğlu ile kızları 11 yaşındaki Irmak ve 10 yaşındaki Belinay Kozanoğlu enkazdan kendi imkanlarıyla çıktı.
Elif Kozanoğlu, AA muhabirine, hayallerinden biri olan evi yaptırmaya eşi şehit düşmeden bir yıl önce başladıklarını söyledi.
Kozanoğlu, “Evimiz bir katlıyken eşim şehit oldu, çocuklarım o zaman küçüktü. Küçük kızım bir, diğeri iki yaşındaydı. Onun hayallerini tamamlamak için kendisinin kurduğu yerden devam etmek istedim. Her zaman varlığını yanımda hissediyordum.” dedi.
Evini eşinin hayallerindeki gibi 4 katlı ve bahçeli şekilde yaptırdığını belirten Kozanoğlu, şöyle konuştu:
“Evimizin dördüncü katına eşime özel şehit odası yaptırdım. En çok da orası önemliydi benim için. Ne zaman canım sıkılsa, moralim bozuk olsa, kendimi kötü hissetsem o odada kendimi sakinleştiriyordum. Biz üçüncü katta kalıyorduk. Deprem günü soğuk olduğu için, klimalı odaya yer yatağı yapmıştım ve geç saatte uyuduk. Sabah sarsıntıyla uyandım. Kızlar yanımdaydı, kolumun altına aldım ikisini de. On saniye sonra hızlandı, kızlarla birlikte yan tarafa kaydım, büyük kızım Irmak kolumun altından kaydı beton iki parça oldu içine doğru gitti.”
“Canın yanıyor ama annelik duygusu daha bir ağır basmıştı”
Evladını kaybetmekten çok korktuğunu ifade eden Kozanoğlu, şunları anlattı:
“Yüreğimde zaten bir acı var ama insanın aklı başında, her şeyi hissediyorsun o anda. Rabb’ime şükürler olsun ki bir şey olmadı. Sadece orada çocuklara dua edin dedim, o an ağlıyorlar, ‘Anne biz çıkamayacağız, bizi kim kurtaracak?’, ‘Kurtarırsa Rabb’im kurtaracak bizi’ dedim. Canın yanıyor ama annelik duygusu daha bir ağır basmıştı. Yüzümde ve vücudumda yaralar oldu, kolon sırtımdaydı, belimin ağrısından bir hafta kalkamadım ama o anda orada hiç hissetmedim. Tek derdim çocuklara moral vermek ve korkutmamak, o düşünceye sahiptim. Sonrasında büyük kızım ‘Çıkacak bir yer fark ediyorum’ dedi. ‘Bakabilecek kadar var mı’ dedim. Onu tutarak gönderdim. Ailem geldi etraftan seslerini duyuyoruz ama kimseye sesimizi de duyuramıyoruz. Deprem anında uğultu vardı, o ses çok korkutmuştu bizi. Irmak’tan sonra Belinay’ı gönderdim ve sonrasında ben çıktım.”