Türkiye Gıda ve Şeker Sanayi İşçileri (Şeker-İş) Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla gıda sektöründeki gelişmelere ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Gıdanın bir silah haline geldiğini, stratejik ürün olan şekerin ise öneminin arttığını belirten Gök, sağlıklı gıdaya ulaşamamanın ve iklim değişikliğinden etkilenecek bir tarım sektörünün, dünyada yeni anlaşmazlıkların ortaya çıkmasındaki ana nedenlerden olacağını ifade etti.
Gök, Türkiye’nin, dört mevsimin yaşanması ve her türlü bitkinin yetişebilmesinden dolayı şanslı sayılabileceğini, ancak tarım ve gıda sektörlerinde yeni bir stratejiye ihtiyaç olduğunu anlattı.
Geçen ay gıda ve alkolsüz içecekler bazında enflasyonun yüzde 28,79 olarak açıklandığını anımsatan Gök, işçilerin gündeminde her daim özellikle mutfak enflasyonu ve giderek azalan alım gücünün olduğunu vurguladı.
Tarımsal üretim potansiyeli yüksek, ihracat pazarlarına yakın olan Türkiye’nin tarımdan zenginlik üretemediğini, hatta kendi ihtiyacını karşılamada zorluk yaşadığını savunan Gök, şöyle devam etti:
“Artan kur riskine bağlı olan girdi maliyetlerinde dışa bağımlılığın önüne geçilmedikçe fiyatların düşmesi zor görünüyor. Diğer taraftan üreticinin üretim yapmasını teşvik etmek ve girdilerin temininde, ürünlerin satışında etkin bir kooperatifçiliğin desteklenmesi oldukça önemli. Bölge bazında yerli üretim potansiyeli sonuna kadar kullanılmalıdır. Diğer milli stratejik ürünlerimizde olduğu gibi şeker pancarından şeker üretiminde de milli bir stratejik planı hayata geçirip sektörü bir an önce kalkındırmalıyız.”
“Geleceğimize sahip çıkma hassasiyetimizi sürdürmekte kararlıyız”
Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu iş birliğinde hazırlanan “Şeker Azaltma Rehberi” ile bazı ürünlerde şeker kullanımının 2025’e kadar tedrici olarak yüzde 10 azaltılmasının hedeflenmesi konusuna değinen Gök, rehberin hazırlanmasında sendika olarak katkılarının bulunduğu bilgisini verdi.
Gök, şöyle devam etti:
“Şekerde teknik konuları, paydaş iş birliği ve etki analizi gereksinimini, rehberde küresel olgulardan uzaklaşan yaklaşımları tüm açıklığıyla Sağlık Bakanlığımız ve sektör paydaşlarımıza ilettik. Sağlık Bakanlığından önerilerimiz doğrultusunda rehberde gözden kaçan hususların tamamlandığı ve gelecek çalışmalarda iş birliği yapma çağrısı tarafımıza iletildi. Bu yapıcı geri bildirimden onur duyduk. Ülkemiz için geleceğimize sahip çıkma hassasiyetimizi sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız.”
“Karbon ayak izimizi sektör olarak iyileştirmemiz gerek”
Avrupa Birliğinin (AB) Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda belirtilen düzenlemelerin hayata geçmesiyle AB ülkelerine ihracat yapan Türk şirketlerinin çeşitli risklerle karşı karşıya kalacağına yönelik değerlendirmeleri hatırlatan Gök, iklim değişikliğinin bölgesel ve uluslararası güvenliği tehdit etmesi, su ve besin kaynaklarının azalması, yer yer tükenmesiyle açlıkların, dolayısıyla çatışmaların yaşanacağı ihtimalinin sık sık gündeme getirildiğine işaret etti.
Gök, şunları kaydetti:
“İklim değişikliği karşısında gıda üretim sistemimizin çevresel ayak izini azaltmak, gıda güvenliğini sağlamak ve var olan potansiyelimizi fırsata çevirmek gerekiyor. Örneğin, ülke olarak gıda güvenliği noktasında ekolojik tarıma önem vermemiz etkili bir çözüm yolu olabilir. Bu alanda çevre ve doğa dostu olan tarım ürünleri üretiminin teşvikini sağlamalı, bunları stratejik ürün kapsamında korumalı ve kullanım alanlarını genişletmeliyiz. Ayrıca tarla ve fabrika tarafında alınacak tedbirler ve yapılacak yatırımlarla karbon ayak izimizi sektör olarak iyileştirmemiz gerekiyor.”