Oyuncu Selda Alkor, belli bir yaştan sonra yapımcıların kendilerini tercih etmediğini belirterek “Bizim jenerasyondan hemen hemen kimse kalmadı ekranlarda. Oyunculuk mu, fiziksel görünüm mü önemli? Bunu sorgulamak gerekiyor. Fiziksel görünümümüzden dolayı yer verilmiyor bize. Halbuki biz kendi yaşımızın güzeli insanlarız” dedi.
Oyuncu Selda Alkor, gündemde yer alan konular ve meslek hayatına ilişkin olarak Sabah gazetesi yazarı Tuba Kalçık’ın sorularını yanıtladı.
Alkor, Kalçık’ın “Ekranlarda bir süredir yoksunuz. Kendi tercihiniz mi?” şeklindeki sorusuna “Hayır. Belli bir yaştan sonra yapımcılar bizi tercih etmiyor. Bizim jenerasyondan hemen hemen kimse kalmadı ekranlarda” yanıtını verdi. Alkor, şunları söyledi:
- “Oyunculuk mu, fiziksel görünüm mü önemli? Bunu sorgulamak gerekiyor. Fiziksel görünümümüzden dolayı yer verilmiyor bize. Halbuki biz kendi yaşımızın güzeli insanlarız. Hep genç insanların aşkları ve hikayeleri yer alıyor dizilerde. Bu ne kadar doğru bunu sorgulamak gerekiyor.”
Türk sinemasında ‘dört yapraklı yonca’ olarak anılan isimlerin arasında yer almadığı hatırlatılan Alkor, “Bu dört isim benden önce sinemaya başlamıştı. Büyük isimler hepsi de. Ben de aralarına katılabilmek için elimden geleni yaptım. Ama onların yakalayabildiği bazı filmler bana ulaşamadı ne yazık ki” diye konuştu.
Devamında Kalçık’ın konuyla ilgili yönelttiği sorular ve Alkor’un bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
– Engelleme mi oldu?
Tabii zaman zaman engelleme yaşadım. Ama olsun, Yeşilçam’da kaldığım kısa zaman için 100 filmin başrolünde oynadım. Bu bile büyük başarı. Benim kıskanma huyum yoktur. Tolerans sahibi ve sabırlı biriyim. Hep önüme baktım. Basında daha çok haberim çıksın diye çaba sarf etmedim. Yeşilçam’dan sonra dizi sektörüne geçtim. Dizi açısından bakarsak; benim gibi bu kadar çok iyi projede yer alan isim çok azdır. Şanslıyım.
– Dizilerde yapımcılar kilolu kadınlara başrol vermek istemiyor. Birçok kadın oyuncu da bu durumu eleştirdi. Siz bu konuda ne demek istersiniz?
Benim için doğal oyunculuk çok önemli. Kadınların görünüşleri üzerinden böyle yapılması çok yanlış. Genç kızlar başrolde oynayabilmek için hastalanmayı göze alarak zayıflamaya çalışıyor. Yazık ya… Herkes çok mu zayıf, etraflarına baksın yapımcılar.
Yeşilçam’da bu kadar estetik kaygılar ön planda değildi. Halkı yansıtan oyuncular vardı Yeşilçam’da. Ben de hiçbir zaman çok zayıf olmadım ama bana kimse film çekerken ‘Daha zayıf ol’ dememişti.
‘Aşılanma süreci çok iyi yürütülüyor’
Öte yandan Alkor, yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı Türkiye’de ocak ayında başlayan aşılanma sürecinin başında biraz korktuğunu dile getirdi.
“Hatta şöyle söyleyeyim, ‘Ben aşı olmayacağım’ diyordum. Ama sonra fikrine çok güvendiğim doktorlara danıştım ve aşı olmam gerektiğini söylediler. Eşimin ailesi de ‘Mutlaka olmalısın’ diye ısrar etti. Ben de onlara güvenerek sıram gelince aşımı oldum. Çok rahat ve steril bir ortamda aşım yapıldı” ifadesini kullanan Alkor, doktor ve hemşirelerin çok büyük titizlik gösterdiğini söyledi.
Aşının kendisinde hiçbir yan etkisinin olmadığını belirten Alkor, “İyi ki oldum. İkinci dozu da önümüzdeki günlerde olacağım. Sağlık çalışanlarına minnettarım. Salgın boyunca büyük özveriyle çalışıyorlar. Canları pahasına mücadele ediyorlar. Sağlık sistemimiz de çok güzel işliyor. Aşılanma süreci de çok iyi yürütülüyor. Türkiye’nin her yerine büyük bir ciddiyetle sağlık hizmeti götürülüyor” diye konuştu.
‘Yurt dışına gittiğimde ‘Niye bizim ülkemizde metro yok?’ derdim ve kıskanırdım’
Alkor, Kalçık’ın “Türk halkının kalbinde ayrı bir yeriniz var. Bunu nasıl başardınız?” şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı:
- “Hayatımda aktris gibi davranmadım. Ben halkın içinden gelen bir sanatçıyım. Halkla iç içe yaşıyorum. Pazara giderim, toplu taşıma kullanırım. En çok da metroyu tercih ediyorum. Yıllar önce yurt dışına gittiğimde ‘Niye bizim ülkemizde metro yok?’ derdim ve kıskanırdım. Ama ülkemize de geldi ve çok güzel oldu.
- İstanbul’daki metro ulaşımı için önceki belediye başkanları çok emek harcadı, emeği geçen herkese teşekkürler. Kadir Topbaş’ı geçtiğimiz günlerde kaybettik. Onu da bu vesileyle anmış olalım.”