Aynı zamanda Afrika Birliği Dönem Başkanı da olan Sall, Dakar Ekonomi Konferansı’nın açılışında konuştu.
Sall, tüm ekonomilerin Kovid-19 salgını nedeniyle zor zamanlar geçirdiğini ancak 31 Afrika ülkesinden 18’inin, en az bir uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notunun düşürüldüğüne dikkat çekti.
Kovid-19 sürecinde küresel düzeyde ülkelerin yüzde 31’inin kredi notunun düşürüldüğünü anımsatan Sall, buna karşın notu düşürülen Afrika ülkelerinin yüzdesinin 56 olduğunu kaydetti.
Sall, araştırmaların, Afrika ülkelerindeki kredi değerlendirme kriterlerinin yüzde 20’sinin, ekonomik istikrarı ölçmek için kullanılan parametrelerle hiçbir ilgisi olmayan kültürel veya dilsel faktörler gibi daha öznel verilere dayandığının da altını çizdi.
‘Uluslararası kuruluşların değerlendirmeleri haksız bazen de oldukça keyfi olabiliyor’
Sall, “Uluslararası kuruluşların değerlendirmeleri haksız bazen de oldukça keyfi olabiliyor. Bu nedenle Afrika’nın kendi derecelendirme kuruluşuna ihtiyacı var” ifadesini kullandı.
Afrika’ya yatırım yapmanın riskli olduğuna ilişkin genel kanının gerçek riskten daha yüksek olduğunun da altını çizen Sall, bu algı yüzünden Afrika’da sigorta primleri ve kredilerin de daha yüksek olduğunu kaydetti.
Sall, Afrika ülkelerinin bu adil olmayan sistem nedeniyle daha yüksek faiz ödemeye devam edeceğini sözlerine vurguladı.
‘Ürettiklerimizi yiyelim’
Sall, bozulan tedarik zincirine hakkında da değerlendirmelerde bulunarak, Afrika kıtasının gıda tüketiminde daima dışa bağımlı olduğunu söyledi.
“Ne tedarik zincirini kontrol edebiliyoruz ne de üretimi. Tamamen küresel ekonomik gidişatın insafına kalmış durumdayız” diyen Sall, Afrika kıtasının yeme alışkanlıklarını değiştirmesi gerektiğini kaydetti.
Sall, “Ekmek yiyoruz ama buğday üretmiyoruz. Pilav bağımlısıyız ama yeterince pirinç üretmiyoruz. O halde ürettiklerimizi yiyelim. Yoksa daima küresel ekonomik dengelerin insafına kalırız” diye konuştu.