Şentop, TBMM’nin himayesinde, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) iş birliğinde MSGSÜ Fındıklı Yerleşkesinde düzenlenen “Cumhuriyet’in 100. Yılında Misak-ı Milli Anma Programı”na katıldı.
Programın gerçekleştirildiği salonun Meclisi Mebusan’ın bugünü ve geleceğini belirleyen Misak-ı Milli’nin kabul edildiği salon olduğunu ifade eden Şentop, Misak-ı Milli’nin milletin haklı mücadelesinin gerekçelerini ve yöntemini açıkça ortaya koyduğu, bütün dünyada özellikle işgalci, emperyalist güçlere karşı deklare ettiği manifestosu olduğunu söyledi.
Milli Mücadele’nin mazlum milletlere emsal olduğunu da anlatan Şentop “Cezayir, Fas, Vietnam gibi çok değişik coğrafyalarda hala ders kitaplarında okutuluyor olması, milletimizin ne kadar büyük bir iş başardığını göstermesi bakımından çok önemlidir.” dedi.
1. Dünya Savaşı sona erdiğinde dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının görüldüğünü kaydeden Şentop, şöyle konuştu:
“20 milyona yakın sivil, 10 milyona yakın askerin hayatını kaybettiği savaş sonrasında galip devletler keyfi tasarruflarda bulundular. Zaten milletimiz ve İslam dünyasıyla ilgili ezeli bir dertleri, hesapları vardı. Malazgirt Zaferi ile başlattık tabii bu dönem İstanbul’un fethiyle zirveye ulaşmıştı. Şimdi kazandıkları başarı ile 850 yıllık bir hesabı toptan görme imkanı yakalamışlardır. Bunun ilk adımını da 30 Ekim 1918 imzaladığımız Mondros Ateşkes Anlaşması’yla attılar. Bizim ateşkes dediğimiz anlaşmaya onlar Anadolu’yu hiçbir dirençle karşılaşmadan işgal ettiğinin belgesi olarak değerlendirmeye teşebbüs ettiler. Bunun için de ateşkes antlaşmasından bir hafta sonra İzmir kıyılarına gemileriyle yanaşmaya başladılar. 2 hafta sonra gemiler Dolmabahçe Sarayı’nın karşısında demirlediler. Devam eden süreçte de Anadolu’yu adım adım işgale başladılar.”
“Mücadele için her türlü hazırlık yapıldı”
Olacakları öngören vatansever devlet adamlarının, karşı plan ve hamle hazırlığı içinde olduklarını ifade eden Şentop, “İlk teşkilatlanmaya 2 Kasım 1918’de Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Onu Kars İslam Şurası takip etti. Ardından hızlı bir şekilde Ardahan, Trabzon, İzmir, Alaşehir, Balıkesir, Nazilli ve Muğla kongreleri toplandı. Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele’yi başlatmak için Samsun’a ayak basmasından önce başlatılan kongreler, devam eden süreçte Erzurum ve Sivas kongrelerinin zeminini hazırladı.” diye konuştu.
Şentop, 4 Eylül 1919’de toplanan Sivas Kongresi’nde alınan kararlarla Erzurum Kongresi kararlarının güçlendirildiğini ve tekrar edildiğini ifade etti.
Meclis-i Mebusan toplantıya çağrılarak Milli Mücadele’nin milli irade ile koordineli olduğunun teyit edildiğini belirten Şentop, bu arada “İstanbul Hükümeti harici baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.” hükmünün de verilecek mücadele için her türlü hazırlığın yapıldığını gösterdiğini vurguladı.
Meclis-i Mebusan’ın Misak-ı Milli’yi ilan etmesi için bir süre daha beklenmesi gerektiğine işaret eden Şentop,”Paris Konferansı, Osmanlı Devleti’ni nasıl pay edecekleri hususunu Londra Konferansı’na bırakmıştı. İşte Meclis-i Mebusan da tam bu aşamada Misak-ı Milli’yi kabul etmişti. Böylelikle babalarının malını paylaşır gibi, bedelini kanımızla ödediğimiz vatanımızı paylaşmaya kalkanlara sınırlarımız açıkça gösterilmiş ve ilan edilmiştir. ” değerlendirmesinde bulundu.
“TBMM, Meclis-i Mebusan’ın aslında bir devamıdır”
Parlamento tarihine dair ilklerin hep Meclis-i Mebusan ile başladığını belirten Şentop, şöyle konuştu:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi de Meclis-i Mebusan’ın aslında bir devamıdır. Osmanlı Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında nasıl bir alaka varsa, Meclis-i Mebusan ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında da aynı alaka vardır. O sebeple 23 Nisan 1920 tarihini açılış tarihi olarak kutluyoruz. Çünkü Meclis-i Mebusan son oturumunu 18 Mart 1920 tarihinde yapmış ve tatil kararı almıştı. Meclis-i Mebusan üyeleri daha sonra TBMM üyesi olarak görevlerini devam ettirmişlerdir. Meclis-i Mebusan’ın aldığı kararların en önemlisi işte bugün 103. yılını andığımız Misak-ı Milli’dir. Misak-ı Milli, milli iradenin kararıdır. Misak-ı Milli kararları ile Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak bastıktan sonra yürüttüğü çalışmaların onaylandığı ilan edilmiştir.”
Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde alınan kararların, Misak-ı Milli ile teyit edildiğini belirten Şentop, “Mustafa Kemal Atatürk başkanlığındaki TBMM Hükümeti’nin hedefine hemen hemen ulaşmıştır. Büyük yangından Anadolu’yu kurtarıp, milli egemenliğimizi, ilan etmeyi başarmıştır.” ifadelerini kullandı.
Misak-ı Milli’nin birinci maddesinde yer alan, “Sözü edilen mütarekenin içinde ve dışında din, ırk ve ülkü birliği bakımından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve fedakarlık duyguları besleyen, ırk ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin şartlarına saygı gösteren, Osmanlı-İslam çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tamamı ister bir eylem ister bir hükümle olsun birbirlerinden ayrılamayacak bir bütündür.” ifadelerini de aktaran Şentop, şöyle konuştu:
“Emperyalist devletler tarafından ‘böl ve yönet’ taktiğiyle ve yapay sınırlarla birbirlerinden koparılmış kardeş toplumlara bugün yaşatılanların bir daha yaşanmaması ve birliğimizin, dirliğimizin korunması için dikkate alınması gereken bir ifadedir. 103 yıl önce ilan edilen milli yeminin hedefine bugün de sadakatle bağlıyız. Bugün de ‘Bizim olanı, bizden olanı, bizimle olanı’ korumak, savunmak ve yaşatmakla mükellef olduğumuzun şuurundayız. 103 yıl önce milli bekamıza yönelen tehditler, esasen bugün de devam ediyor. Biz de maruz kaldığımız tehditleri artık sınırlarımızda karşılamıyoruz. Tehditleri sınırlarımızın ötesinde karşılayıp aziz milletimizi ve gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimizi güvenli bir şekilde yaşatmaya devam ediyoruz.”
“Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en güçlü, en müreffeh devleti haline getirmek için çalışıyoruz”
Misak-ı Milli ile çizilen sınırların, esasen mevcut etnik, dini, tarihi yapıya uygun sınırlar olduğunu ancak bu tam olarak gerçekleşmediği için bugün birtakım sorunların uluslararası barışı tehdit ettiğini kaydeden TBMM Başkanı Şentop, şunları söyledi:
“Bugün ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan sorunları, Misak-ı Milli temelinde yeniden ele almamızın, sorunların çözümünde Misak-ı Milli’de kabul edilen prensiplerden yola çıkmak, adil ve kalıcı sürdürülebilir bir barışa giden yolda bize ışık olacağı kanaatindeyim. Devlet olarak takip ettiğimiz siyaseti bazıları ‘Yeni Osmanlıcılık’ diye nitelendiriyor. Evet Osmanlı’yı seviyoruz ve gururla anıyoruz. Tarihte kurduğumuz en kudretli devletimiz. Merhum şairimiz Yahya Kemal’in ifadesiyle, ‘Kökü mazide olan atiyiz.’ Harabati değiliz. Şerefle anacağımız, anlatacağımız bir geçmişten geliyoruz. Ama bazıları paranoyak bir şekilde bizi Osmanlı’yı kurmaya çalışmakla itham ediyorlar. Hayalci değiliz, hayal kurmuyoruz. Kuruluşunun 100. yılını görkemli bir şekilde kutlayacağımız Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en güçlü, en önemli, en huzurlu ve en müreffeh devlet haline getirmek için çalışıyoruz, gayret gösteriyoruz. Tarihimizin şanlı dönemlerinden aldığımız ilham ile geleceğimizi inşa etmeye çalışıyoruz. Ülkemizi ekonomik, sosyal, kültürel anlamda bir çekim merkezi haline getirmeye çalışıyoruz.”
Cumhuriyetin 100. yılının geçen ve gelecek bin yılın kavuşma noktası olduğunu, bu sebeple “Türkiye Yüzyılı”nın bir iddiadan fazlası olduğunu ifade eden Şentop, “Bu coğrafyadaki varlığımızı, gerçekleştirdiğimiz başarıları hazmedemeyen yüzlerce yıldır haçlı seferleriyle tarihi hıncını alamamış devletler emperyalist hesaplarından vazgeçmediler, biliyoruz. Fırsat buldukları takdirde vahşice saldırmaktan geri durmayacaklardır. İsveç’te, Danimarka’da İslam’ın mukaddes kitabına alçakça saldırıyı görüyoruz. Biz bu düşmanlıklarla bin yıldır bu coğrafyalarda var olduk, kahramanca yaşadık. Yüz yıl önce en vahşi saldırıları püskürttük. Hakkımızda yapılan hesapları, planları yırtıp attık.” dedi.
Misak-ı Milli’nin hazırlanmasına ve kabul edilmesine öncülük eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Misak-ı Milli kararlarını alan, akabinde bütün baskılara rağmen kararlarının arkasında duran milletvekillerini ve Milli Mücadele’nin kahramanlarını rahmet, minnet ve saygıyla andığını söyleyen Şentop,”Gazi Meclisimizin milletvekillerinin 15 Temmuz 2016 yılındaki darbe girişiminde bombalar altında aynı ruh ve inançla milletten aldıkları emanete sahip çıktıklarını belirtmekten büyük gurur duyuyorum. Milletimizi farklı ve güçlü kılanın da bu inanç ve ruh olduğuna inanıyorum.” diye konuştu.