Asya-Pasifik bölgesinde Çin ile ABD ve müttefikleri arasında rekabetin ve gerilimlerin arttığı günlerde düzenlenen Asya’nın en önemli güvenlik forumu “Shangri-La Diyaloğu”, iki ülkenin bölgesel güvenlik vizyonları arasındaki rekabeti gözler önüne serdi.
Merkezi Londra’da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından bu yıl 19’uncusu düzenlenen “Shangri-La Diyaloğu” forumu, Singapur’da 10-12 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi.
Salgın nedeniyle verilen üç yıl ara sonrası ilk kez yüz yüze yapılan foruma, Asya-Pasifik, Avrupa, Kuzey Amerika ve Orta Doğu’dan 40’ı aşkın ülkeden hükümet yetkilileri, savunma bakanları, askeri yetkililer, iş dünyası temsilcileri ve güvenlik uzmanları katıldı.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yanı sıra Asya-Pasifik bölgesinde jeopolitik rekabetin yoğunlaştığı ve savunma dinamiklerinin yeniden şekillendiği bir döneme denk gelen forum, ABD, Çin ve Japonya gibi küresel ve bölgesel güvenlik alanındaki kilit ülkelerin karar vericileri arasında üst düzey görüşmelere ev sahipliği yaptı.
Küresel ve bölgesel savunma konularının istişare edildiği en önemli toplantılardan biri olarak görülen forumda, Japonya Başbakanı Kişida Fumio 10 Haziran’da, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin 11 Haziran’da ve Çin Savunma Bakanı Vey Fınghı 12 Haziran’da birer konuşma yaptı.
Ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de ülkesinde devam eden savaş nedeniyle fiziksel olarak katılamadığı foruma 11 Haziran’da çevrim içi hitap etti.
Forum marjında, ABD ile Çin’in, ABD ile Japonya’nın ve Güney Kore’nin, Çin ile Japonya’nın, Güney Kore’nin ve Avustralya’nın savunma bakanlarını bir araya getiren kilit yüz yüze görüşmeler gerçekleştirildi.
“Tayvan için gerekirse savaşırız”
Forumun ikinci gününde ABD Savunma Bakanı Austin ile Çinli mevkidaşı Vey arasında yüz yüze görüşme yapıldı. İki bakanın ilk kez yüz yüze temasta bulunduğu görüşmede taraflar, Tayvan konusu başta olmak üzere, son zamanlarda iki ülke arasında gerilime yol açan meselelerde karşılıklı tutumlarını yineledi.
Çinli Bakan görüşmede ülkesinin Tayvan konusundaki pozisyonunu ve hassasiyetlerini yinelerken, “Çin ordusunun, Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik girişimleri her ne pahasına olursa olsun bastıracağı, gerekirse bu uğurda savaşacağı” mesajını verdi.
Bakan Austin ise görüşmede ABD’nin “tek Çin” politikasına bağlı olduğunun altını çizerek, Pekin yönetimine Tayvan’ı istikrarsızlaştırıcı hareketlerden kaçınması uyarısında bulundu.
Bakanlık heyetlerinin de katıldığı, 30 dakika süren toplantı, ABD’li ve Çinli bakanlar arasında yapılan ilk yüz yüze görüşme oldu.
“Özgür, açık ve kurallara dayalı Hint-Pasifik”
İki bakanın forum kapsamında yaptığı konuşmalar, son dönemde aralarındaki rekabetin arttığı gözlenen iki büyük gücün savunma yetkililerinin bölgesel ve küresel sorunlarındaki görüş ve tutumlarını ortaya koyarken bölgesel güvenlik vizyonları arasındaki rekabete tanıklık etti.
Austin, ülkesinin bölgesel güvenlik vizyonunu anlattığı “ABD’nin Hint-Pasifik Stratejisindeki Sonraki Adımlar” başlıklı konuşmada, “Hint-Pasifik bölgesinde özgür, açık ve kurallara dayalı bir düzenin” Washington ve müttefiklerinin ortak vizyonu olduğunu vurguladı.
ABD’nin bu düzeni tek taraflı olarak sağlamaya çalışmayacağını, bölgedeki paydaşlarıyla birlikte hareket edeceğini, dost ve müttefik ülkelerin güvenliklerini sağlamasına ve egemenlik haklarını korumasına destek vereceğini ifade eden Austin, bu sebeple Hindistan, Japonya ve Avustralya ile Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) ve Japonya ve Güney Kore ile Üçlü Güvenlik Diyaloğu, İngiltere ile Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisini öngören AUKUS gibi savunma iş birliklerinin yanı sıra Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ve Pasifik ada ülkeleri ile çok taraflı ortaklıklar geliştirdiğini belirtti.
“Çin’in bölgedeki baskı ve tehditleri artıyor”
Çin’in, bölgede son dönemde egemenlik hakları konusunda “daha baskıcı ve agresif” tutuma yöneldiğini savunan Austin, Pekin’in Doğu Çin Denizi’ndeki balıkçı filosunu genişletmesinin bölge ülkeleri ile gerilime yol açtığını, Güney Çin Denizi’nde inşa ettiği yapay adaları gelişmiş silahlarla donattığını ve Çin gemilerinin bölge ülkelerinin kara sularını ihlal ettiğini ileri sürdü.
Austin, ayrıca Çin savaş gemileri ve uçaklarının uluslararası sularda ve hava sahasında meşru faaliyet yürüten müttefik silahlı kuvvetlerinin harp araçlarına tehlikeli müdahalelerde bulunduğuna işaret etti.
Çin yönetiminin Hindistan ile sınır sorunlarında da giderek daha katı bir tutum benimsediğini ifade eden Austin, “Hint-Pasifik ülkeleri, siyasi tehditlerle, ekonomik baskılarla veya deniz milislerinin tacizleriyle karşı karşıya kalmamalıdır.” dedi.
ABD ordusunun Hint-Pasifik bölgesinde aktif varlığının süreceğini vurgulayan Austin, “Uluslararası hukukun izin verdiği her yerde uçmayı, yelken açmayı ve faaliyette bulunmayı sürdüreceğiz ve bunu ortaklarımızla yapacağız.” diye konuştu.
“Tayvan’da statükoyu koruma kararlılığımız sürüyor”
Tayvan Boğazı’ndaki barış ve istikrara yönelik tehditlerin de son dönemde arttığını ifade eden Austin, “Bölgeye uzun süre en iyi şekilde hizmet etmiş olan statükoyu koruma konusundaki kararlığımız sürüyor. Tayvan’daki statükoyu tek taraflı olarak değiştirecek her türlü girişime kategorik olarak karşı çıkıyoruz. Tek Çin ilkesine bağlıyız. Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyoruz. Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların barışçı yöntemlerle çözülmesi gerektiği ilkesine sonuna kadar bağlıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
Austin, ABD’nin “Tek Çin politikası”na bağlı kalırken Tayvan İlişkileri Yasası’ndaki yükümlülüklerini de unutmadığının altını çizerek, Tayvan’ın kendisini savunmasına yetecek askeri kapasiteye sahip olmasını destekleyeceklerini, ayrıca Tayvan’ın güvenliğini, ekonomik ve sosyal sistemini baskı yoluyla veya güç kullanarak değiştirmeye yönelik her türlü girişime karşı koymak üzere kendi kapasitelerini de muhafaza edeceklerini belirtti.
Llyod Austin, Çin’in Tayvan politikasına ilişkin, “Bizim politikamız değişmedi ama ne yazık ki Çin için aynı şeyi söylemek mümkün görünmüyor.” dedi.
“ABD, çok taraflılık adı altında cepheleşme yaratmaya çalışıyor”
Çinli Bakan Vey ise ertesi gün yaptığı “Çin’in Bölgesel Güvenlik Vizyonu” başlıklı konuşmada Austin’e verdiği yanıtta, ABD’nin Asya-Pasifik bölgesinde Çin’i çevrelemek üzere çatışma ve cepheleşme yaratmayı amaçladığını savundu.
Austin’in Çin’e dair dile getirdiği eleştirilerini “karalayıcı suçlamalar ve tehditler” olarak niteleyen Vey, “ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi, bize göre, ‘özgür ve açık Hint-Pasifik’ adı altında özel bir küçük grup oluşturma, belirli bir ülkeyi hedef almak üzere bölge ülkelerinin iradesini gasbetme girişimidir.” ifadelerini kullandı.
Vey Fınghı, hiçbir ülkenin kendi iradesini diğerlerine dayatmaması gerektiğini belirterek, “Dışlayıcı blok oluşumlarına, cepheleşmeye, çevreleme siyasetlerine, ekonomik ilişkileri koparmaya ve tedarik zincirlerinin zedelenmesine ‘hayır’ demeliyiz. Bölgelerin etrafını duvarlarla çevirmek ve paralel sistemler kurmak dünyayı bölmekten ve tüm ülkelerin ortak çıkarlarına zarar vermekten başka işe yaramayacaktır.” diye konuştu.
“Hiçbir güç Çin’i (Tayvan ile) yeniden birleşme yolundan alıkoyamaz”
Konuşmasında Tayvan sorununa da değinen Vey, Tayvan’ın Çin’in parçası ve iç işi olduğunu ve buraya yabancı müdahalesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
Vey Fınghı, ABD yönetiminin Tayvan politikasını da eleştirerek “ABD, tek Çin ülkesine bağlılığını ihlal ediyor, ayrılıkçı güçlere destek veriyor ve Tayvan İlişkileri Yasası’nı öne sürerek Çin’in iç işlerine müdahale ediyor. ABD de kendi birliğini sürdürmek için bir iç savaştan geçti. Biz böyle bir iç savaşı istemesek de Tayvan’ın bağımsızlığına yönelik her türlü girişimi kararlılıkla ezeceğiz. Hiçbir güç Çin’i (Tayvan ile) yeniden birleşme yolundan alıkoyamaz, kimse Çin Silahlı Kuvvetlerinin egemenliği ve toprak bütünlüğünün savunma kararlılığı ve kabiliyetini azımsamamalı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Ayıyı kaplanla kim bağladıysa o çözsün”
Öte yandan iki ülke bakanlarının Ukrayna krizi konusunda da birbirlerini suçlayan açıklamalar yapması, geleceğe ilişkin imalarda bulunması dikkati çekti.
ABD’li Bakan Austin, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarının, baskıcı bir ülkenin herkesi koruyan kuralları bozduğunda neler olacağını gösterdiğini belirterek, “Büyük güçler kendi emperyalist iştahlarının barışçı komşularının haklarından daha önemli olduğunu düşündüklerinde olacak olan budur. Ve bu hiçbirimizin yaşamak istemeyeceği olası bir kargaşa ve istikrarsızlık dünyasının bir ön izlemesi niteliğindedir. Neyi kaybedebileceğimizi artık biliyoruz, düzenin yokluğunun tehlikelerini görüyoruz. Bu durumu kurallar dayalı uluslararası düzeni güçlendirmek için ders olarak görmeliyiz.” dedi.
Çinli Bakan Vey ise Pekin’in, Ukrayna krizinin önlenmesi konusunda Rusya’ya gereken baskıyı yapmadığı, Moskova’yı kınamaktan kaçınan tavrının zımni destek işlevi gördüğü eleştirilerine karşı, Çin’in krizin barışçı çözümünden yana olduğunu, taraflara silah sağlamanın ve azami baskı uygulamanın savaşın sonunu getirmediğini belirterek şunları kaydetti:
“Şunu sormalıyız, ‘Bu savaşı aslında kim istiyor?’ Kriz, Ukrayna’ya, Rusya’ya ve Avrupa’ya büyük zarar veriyor. Ayrıca Çin’i de büyük boyutlarda etkiliyor. Gıda ve enerji krizi tüm dünyayı zora sokuyor. Kimse böyle bir savaşı istemezken neden bu savaş var? Kökeninde yatan sebep ne? Kim sorumlu tutulmalı? Kim barışı savunuyor, kim ateşe körükle gidiyor? Bence hepimiz bu soruların yanıtını biliyoruz. İlgili ülkeler bu konuda oynadıkları rolü düşünmeli. Bir Çin atasözü der ki ‘Ayıyı kaplanla kim bağladıysa o çözsün.'”