SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi’ne göre, yeşil dönüşümün istihdamda yaratacağı etkiler en çok tartışılan konular arasında yer alıyor. Bu konuyu “Adil Dönüşüm Kapsamında Türkiye için Bölgesel İstihdam Politikası Seçenekleri” başlıklı raporunda ele alan SHURA, söz konusu etkilerin “adil dönüşüm” çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkati çekiyor.
Rapora göre, dönüşümün sosyoekonomik etkilerini ölçmek amacıyla yapılan makro çalışmalar, ulusal düzeydeki etkilerin boyutunun küçük olduğunu gösteriyor ancak bölgesel düzeyde yaşanabilecek büyük ölçekli olumsuz etkileri saptayamıyor.
Buna göre, adil bir dönüşüm için bu etkilerin yoğun olarak hissedileceği bölgelerin saptanarak gerekli müdahalelerin merkezi ve bölgesel aktörlerin koordinasyonuyla yürütülmesi önem taşıyor.
Bu kapsamda rapor, kısa ve orta vadede karbonsuzlaşma faaliyetlerinin merkezinde yer alacağı öngörülen kömür sektörü ile SKDM kapsamındaki sektörlerde beklenen dönüşümün istihdam üzerinde yaratacağı bölgesel riskleri ölçerek politika önerileri geliştiriyor.
Rapora göre, bölgesel incelemeler sonucunda, dönüşüme uğrayacak sektörlerde istihdam edilen ve işsiz kalma riski altında olan işgücü yaklaşık 35 bin kişi olarak hesaplandı. En olumsuz durumda, doğrudan üretim hattında çalışan tüm işgücünün işsiz kalma potansiyeli olduğu varsayıldığında ise risk altındaki istihdam 124 bin kişi olarak tahmin edildi.
Raporda, önerilen istihdam politikaları, “beceri dönüşümü”, “bölgesel ekonomik faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ile istihdamın artırılması” ve “yeniden istihdamı güç olanlar için diğer destekleyici politikalar” olmak üzere 3 ana başlık altında ele alındı. Ayrıca, bölgesel göstergeler doğrultusunda ne tür politikaların hangi bölgeler için öncelikli olabileceğine ilişkin haritalandırma da yapıldı.
“Dönüşümün etkilerinin yönetilmesi bölgesel bir yaklaşımı zorunlu kılıyor”
Rapora göre, Türkiye ve imalat sanayi ortalamalarıyla kıyaslandığında, kömür madenciliği ile SKDM ana sektörlerinde ücret ve meslek lisesi eğitimi ortalamanın belirgin şekilde üstünde, kayıt dışı çalışma düşük ve sendikalılık oranı nispeten yüksek. Bu sektörel özellikler, politika geliştirilirken bölgesel verilerle birlikte ele alınması gerekiyor.
Coğrafi olarak farklı bölgelerde konumlanan bu sektörlerin il düzeyinde istihdam yoğunlukları da farklılaşıyor. Bölgesel istihdam yapısı, ekonomik faaliyet çeşitliliği ve demografik görünüm arasındaki farklılıklar da göz önünde bulundurulduğunda dönüşümün istihdam üzerindeki etkilerinin yönetilmesi bölgesel bir yaklaşımı zorunlu kılıyor.
Bir bölgede birden fazla sektörün bulunması, sektörlerin dolaylı etkilerle birlikte bölge ekonomisinde önemli yere sahip olması ve küçük yerleşimlerde ilgili sektörlerin istihdam oranının yüksek olması gibi özelliklerin de dikkate alınması önem taşıyor.
Dönüşümün sürekliliği, bu dönüşümü yönetecek ve destekleyecek teknik ve finansal desteklerin de devamlılığını gerektiriyor.
Bu kapsamda, istihdam teşvikleri, eğitim programları, erken emeklilik ve diğer sosyal desteklere yönelik finansal kaynakların geliştirilmesi önem taşıyor. Ayrıca, kamusal otoriteler kadar dönüşümün çekici gücü olan ihracatçı ve büyük ölçekli firmaların da değer zincirleri boyunca sorumluluk alması gerekiyor.