Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, Kovid-19 kaynaklı yoğun bakım ünitesine yatış ihtiyacı olan hastaların yüzde 30’unun sigara içenlerden oluştuğunun tespit edildiğini bildirdi.
Öztürk, “31 Mayıs Dünya Tütüne Hayır Günü” dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada damar sağlığının korunması ile beyin kan dolaşımının sağlıklı şekilde işlemesinin, en önemli yaşam hedefleri arasında olduğunu söyledi.
Sigara ve tütün ürünleri kullanımının, bütün sağlık göstergelerine, özellikle de kalp-beyin damar hastalıklarına olan olumsuz etkilerinin bilimsel olarak kanıtlandığının altını çizen Öztürk, bu durumun, özellikle kalp ve beyin damarları ile ilgili hastalıkları önlemede en önemli mücadele alanlarından biri olduğunu ifade etti.
Öztürk, Kovid-19 salgınının, tütün kullanımının olumsuz etkilerini daha da ön plana çıkardığını vurgulayarak, “Kovid-19 hastalığı tanısı ile izlenen hastaların akıbetlerini belirleyen en önemli ve en yaygın risk faktörlerinden biri olarak tütün kullanımı ön plana çıkmıştır.” dedi.
Tütün tüketiminin ayrıca bağışıklık sistemine olan etkiler ve enfeksiyonlara duyarlılığı artırarak, sigara içenleri bulaşıcı hastalıklara karşı daha savunmasız hale getirdiğine işaret eden Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, “Yurt içi ve yurt dışı çalışmalarda, yoğun bakım ünitesine yatış ihtiyacı olan Kovid-19 hastalarının yüzde 30’unun sigara içenlerden oluştuğu tespit edilmiştir.” bilgisini paylaştı.
“Sigara içenlerde inme riski fazla”
Prof. Dr. Öztürk, inme risk faktörleri incelendiğinde, toplumda inme nedeni olarak sayılan ve değiştirilebilir risk faktörlerinin başında tütün kullanımının geldiğini söyledi.
Tütün kullanımının, damar tıkanıklığına bağlı inme riskini artırdığına işaret eden Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
“Sigara içenlerde inme riski, yani beyin damarlarında tıkanma ve kan akımının durması,10 yıldan fazla bir süredir sigarayı bırakanlara göre 2-4 kat daha fazladır. Hipertansiyon, obezite, diyabet, fiziksel hareketsizlik, kalp hastalıkları gibi ek bir diğer risk faktörünün bulunması riski daha da artırmaktadır. Tütün kullanımının, damarsal yapıya doğrudan zarar vererek, inme riskini artırdığı görülmektedir. Kronik sigara kullanımının, işitsel-sözel öğrenme, bellek, görsel tanıma hızı, yürütücü fonksiyonlar, bilişsel esneklik işlevlerinde bozulma, vasküler demans, Alzheimer hastalığı riskinde artışla ilişkili olduğu bildirilmektedir.”
Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, tütün kullanmanın, Multiple Skleroz (MS) hastalığının gelişimini ve ilerlemesini desteklediğine dair de pek çok çalışma bulunduğunu belirterek, “Sonuç olarak, nörolojik hastalıklar için risk faktörü olarak sigara, gerek Kovid-19 günlerinde gerekse tüm zamanlarda önemli bir olumsuz ajandır.” dedi.
Öztürk, sigara ile mücadelenin, bireyin tek başına başarıyla sürdürebileceği bir alan olmadığını, bu mücadelenin, toplumun ilgili bütün alanlarının iş birliği içinde yürütülmesi gerektiğini belirtti.
“Pasif içicilik de beyin damar hastalığı riskini yüzde 30 artırıyor”
Uluslararası çalışmalara göre, dünyada en yüksek sigara kullanımının 25-44 yaş aralığında olduğunu aktaran Öztürk, şu bilgileri verdi:
“En yüksek bırakma oranları erkeklerde 55 ve üzeri, kadınlarda 45 ve üzeri yaşlardadır. Erkekler günde ortalama 17,2 adet sigara içerken, kadınlar ortalama 11,0 adet sigara içmektedir. Sigara, kentsel bölgede, kırsal bölgelerden daha yüksek oranda içilmektedir. Sigarayı bırakmış olanların oranı yüzde 9’dur, içenlerin yüzde 57’si bırakmayı denemiştir. Elektronik sigara kullanımının sigara kullanımına dönüşü kolaylaştırdığı, sigara bırakma davranışını zorlaştırdığı, özellikle de okullarda ve 18 yaş altı bireyler arasında yaygınlaştığı bilinmektedir.”
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, pasif içiciliğin de hastalık gelişiminde önemli bir etken olduğuna dikkati çekerek, “Pasif içicilik ya da ikinci el sigara içiciliği olarak da tanımlanan, sigara veya tütün kullanılan ortamlarda bu duruma pasif olarak maruz kalan genellikle eşler, anne- babalar, çocuklar, öğrenciler, diğer çalışanlarda da beyin damar hastalığı riski, bu duruma maruz kalmayanlara göre yüzde 30 artmaktadır.” uyarısında bulundu.