“1-7 Nisan Kanser Haftası” dolayısıyla yazılı açıklama yapan Selek, dünyada her yıl 10 milyon insanın kansere bağlı hayatını kaybettiğine dikkati çekti.
Kanser ölümlerinin yüzde 70’inin az gelişmiş ülkelerde görüldüğünü, bunun en önemli nedenlerinden birinin ise radyoterapi merkezlerinin yetersizliği olduğunu belirten Selek, kanserin ana tedavi yöntemlerinden biri olan radyoterapi uygulanmadığında cerrahi ve ilaç tedavileri yapılsa dahi kür şansının önemli oranda azaldığını vurguladı.
Selek, radyoterapi merkezlerinin kurulumunun oldukça maliyetli olduğunu, bu üst düzey teknolojik cihazların, hastalardaki endikasyonlara göre kullanabilecek hekim ve eğitimli insan kaynağı olmadan işe yaramayacağını kaydetti.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin, afetten etkilenen şehirlerde tedavisi süren kanser hastalarını da etkilediğini aktaran Selek, hastaların, yakın iller ya da büyük şehirlerdeki radyoterapi merkezlerinde özverili bir çabayla tedavilerini tamamlayabildiklerini dile getirdi.
Erken tanıyla kolay ve etkili tedavi
Prof. Dr. Uğur Selek, kanserden sakınmak ve erken tanıyla hastalıktan kurtulma şansını artırmak için bilinçli hareket etmek gerektiğini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sigara ve alkolden uzak durmanın, dengeli bir Akdeniz diyetiyle sağlıklı beslenmenin, oturduğumuz süreyi azaltıp düzenli egzersizle bedenimizi aktif tutmanın, güneşin zararlarından kaçınmanın, özellikle rahim ağzı ve baş boyun kanserlerinin birçoğunu önleyebileceğini bildiğimiz HPV aşısını yaptırmanın kansere yakalanma riskimizi ciddi anlamda azaltabileceğini biliyoruz. HPV aşısının ülkemizin aşılama programına eklenmesi önemli. Kadınların 40 yaşından sonra meme, 30 yaşından sonra rahim ağzı kanseri taramalarını, erkek ve kadınların 50 yaşından sonra kolon kanseri taramalarını mutlaka yaptırmaları gerekiyor. ‘Bir şey çıkar’ korkusunu aşarak, ne kadar erken tanı alınırsa o kadar kolay ve etkili bir tedavi süreci olduğu unutulmamalı.”
“Düşük gelirli ülkelerde imkan olmadığı için hastalar çok ileri evrelerde tanı alıyor”
Akciğer ve rahim ağzı kanserlerinin önlenebildiğini, meme, kolon, akciğer, rahim ağzı ve prostat gibi birçok kanserde de erken tanının önemli olduğunu belirten Selek, düşük gelirli ülkelerde erken tanı imkanı olmadığı için hastaların çok ileri evrelerde tanı aldığını ve tedavi olanağının ortadan kalktığını anlattı.
Selek, küresel ölçekte, kanserin toplam yıllık maliyetinin bir kısmı kanseri önleme stratejileri için ayrıldığında, hem birçok yaşamın korunmuş olacağını hem de ciddi bir tasarruf yapılabileceğini dile getirerek, “Dernek olarak bu adaletsizlikleri gidermek için başta Afrika olmak üzere 100’ü aşkın düşük ve orta gelirli ülkede tamamen gönüllülük esasına dayanan bir sistemle başta eğitim ve farkındalık faaliyetleri olmak üzere çok ciddi çalışmalar yürütüyoruz.” bilgisini paylaştı.