Silah Bırakmaya Yanaşmayan PKK’nın Suriye Yapılanması Için En Güçlü Destek ABD Ve İsrail’den

Terör örgütü PKK’ya silah bırakma çağrılarını üzerine almayan Suriye yapılanması, İsrail’in Suriye’ye artan müdahaleleri ve ABD varlığına odaklanmış durumda.

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan, 27 Şubat’ta PKK’ya silah bırakma ve bir kongre toplayarak kendini feshetme çağrısı yaptı.

Örgütün en büyük yapılanması olan ve Suriye’de SDG adını kullanan PKK/YPG’nin elebaşlarından Ferhad Abdi Şahin, aynı gün bu gelişme karşısındaki tutumlarını ilk olarak ABD’deki Ulusal Basın Kulübüne video konferansla bağlanarak anlattı.

Şahin, Öcalan’ın silah bırakma çağrısının PKK’ya olduğunu, kendilerine olmadığını savunarak, kendilerine Öcalan’dan gelen mektubun içeriğinden yüzeysel olarak bahsetti.

Şu an temel beklentilerinin ABD ordusunun yürüttüğü süreç olduğunu gösteren Şahin, ABD’li askerlerin gerek Türk gerek Şam yönetimiyle aralarını bulmak için temasta olduğunu savundu.

Şahin bir taraftan Suriye’de kurumların birliğini kabul ettiklerini söylerken, diğer taraftan anayasal garantileri olan bir yerel yönetim istediklerini belirtti.

ABD’nin geçiş döneminde Şam yönetimi üzerinde baskı oluşturduğunu söyleyen Şahin, Amerikan askerlerinin bölgeden çekileceğine dair bir işaret olmadığını savundu.

Bir günde kamuflaj

ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, 2017’de ABD’de bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmada, PKK ile SDG ya da YPG’nin aynı oluşum olduğunu tescil etti.

Thomas, süreci şöyle ifşa etti:

“Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve ‘Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?’ diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının ‘Suriye Demokratik Güçleri’ olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına ‘demokratik’ ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı.”

Amerikan komutan, “(Eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü) Brett McGurk, onları bu şekilde görüşmelerin içinde tuttu ve bizim iyi bir ortağımız olmaları için onlara gerekli meşruiyeti sağladı.” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da geçen hafta Al Jazeera televizyonuna verdiği röportajda, PKK uzantıları arasındaki hiyerarşik ilişkiye şöyle dikkati çekti:

“(Batı’da) Herkes zannediyor ki Mazlum var, Mazlum Suriyeli, Mazlum orayı temsil ediyor. Bu bir yalan. Mazlum’la siz bugün konuşun, Ahmet Şara konuştuğu zaman Mazlum gelip iki kişiye hesap vermek zorunda. PKK’nın askeri kanadı Suriye Komiseri Fehman Hüseyin, sivil kanat Suriye Komiseri Sabri Ok. Bunlara hesap vermek zorunda. Bunlar da bundan gelen bu hesabı alıp Kandil Dağı’ndaki PKK yönetimine anlatmak zorundalar. Bu örgütün hiyerarşik yapısı.”

ABD ve PKK/YPG’nin beklentisi ortak

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes, örgüte silah bırakma çağrısının yapıldığı günkü yazılı açıklamasında, “Bu önemli bir gelişme ve Türk müttefiklerimizin ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki DEAŞ karşıtı ortakları konusunda rahatlamasına yardımcı olacağını umuyoruz. Bunun bu sorunlu bölgeye barış getirmeye yardımcı olacağına inanıyoruz.” ifadelerine yer verdi.

Açıklama, ABD’nin süreçle ilgili beklentisinin, SDG adını verdikleri yapının artık PKK bağları üzerinden sorgulanamayacağı varsayımına dayanacağını gösterdi.

ABD açıklamasındaki satır aralarına göre, PKK/YPG bölgedeki varlığını devam ettirirken bunun, Türkiye için rahatsız edici bir tarafının kalmaması gerekiyor.

Benzer beklentiyi, ABD’deki gazetecilere konuşan Ferhad Abdi Şahin de paylaştı. Şahin’e göre, “Türkiye ile PKK arasındaki” yeni durum Suriye’de “kendileri için de olumlu sonuçlar” doğuracak.

PKK/YPG, İsrail’i bekliyor

ABD basınına konuşan Şahin’in açıklamalarında dikkati çeken bir husus da İsrail’in eylemlerine ilişkindi.

İsrail’in, Beşşar Esed rejimi devrildikten sonra Suriye topraklarında artan eylemleri için “işgal” nitelemesini kullanmayan Şahin bunları “güvenlik endişeleri yüzünden yapılan bazı askeri hareketlilikler” olarak niteledi.

Rejimin devrilmesinden sonra PKK/YPG’den ve de İsrail hükümetinden birçok isim karşılıklı işbirliği ihtiyacı açıklamasında bulundu.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 11 Kasım 2024’teki konuşmasında, Kürtlerin, İsrail’in “doğal müttefiki” olduğunu iddia ederek “(Kürtlere) Ulaşmalı ve bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Bunun hem siyasi hem de güvenlik yönleri var.” görüşünü paylaştı.

Saar ayrıca, 9 Aralık 2024’te yaptığı açıklamada, Suriye Milli Ordusunun (SMO) o dönem terör örgütü PKK/YPG’nin işgali altındaki Münbiç’e düzenlediği operasyondan rahatsız olduklarını dile getirdi. Saar, terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’de “istikrar sağladığını” iddia etti.

Saar’ın bu açıklamaları üzerine, Londra’da faaliyet gösteren gazeteci Saman Rasoulpour, X hesabı üzerinden, PYD/YPG terör örgütü elebaşı Salih Müslim’le yaptığı röportajdan kesitler paylaştı.

Müslim, Saar’ın açıklamalarını hoş karşılayarak, “Bu bizi mutlu ediyor ve umarım bu duruşlar somut eylemlere dönüşür.” ifadesini kullandı.

İsrail’in tutumunun, Avrupa’nın bölgeye yaklaşımı üzerinde etkili olabileceğini savunan Müslim, “Sözlü desteğin ötesinde pratik tedbirler bekliyoruz. Buradaki dostlarımız İsrail’in bu tutumunu olumlu buluyor ve yürekten memnuniyetle karşılıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail’de yayımlanan The Jerusalem Post gazetesi, 10 Aralık 2024’te, Suriye’de Baas rejiminin devrik lideri Beşşar Esed’in düşmesinin ardından PKK/YPG’nin İsrail’den yardım istediğini yazdı. Haberde, bu talebin ne yolla yapıldığı veya İsrail’in yanıtına dair ise detaylara yer verilmedi.

İsrail’de muhalefetteki Demokratlar Partisi Başkanı Yair Golan da 17 Aralık’ta X üzerinden yaptığı açıklamada, “İsrail inisiyatifi ele almalı ve Kürtleri desteklemek için hem açık hem de gizli kanalları kullanmalıdır. Güçlü bir Kürt bölgesi İsrail için güvenlik demektir.” yorumunda bulundu.

Terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’deki sözde sivil yönetiminin dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed ise 3 Şubat’ta İsrail merkezli The Jerusalem Post’a konuştu.

Ahmed, Şam’daki yapılanma şeklinin iç savaşa yol açabileceğini iddia ederek, İsrail’den destek istedi.

Suriye’deki birçok bölge ve kesimin kendi yönetimine sahip olduğunu öne süren Ahmed, herkesin tek bir sistem altında toplanmasının “iç savaşa yol açacağını” iddia etti.

Ahmed, Heyet Tahrir Şam ve Suriye yönetimine yönelik yaptırımların kaldırılma hazırlıklarından da rahatsız olduklarını belirterek, Suriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’nin, yeni Suriye ordusuna ancak özel statüyle katılabileceğini savundu.

“İsrail ve Yahudi halkı rol almadığı takdirde” Orta Doğu’da demokratik bir çözümün gerçekleşmeyeceğini iddia eden Ahmed, Suriye’deki sınır bölgelerinin güvenliği için “İsrail’in sürece dahil olması gerektiğini” öne sürdü.

İsrail, PKK’yla Dürzilere yoğunlaştı

İsrail’in, Orta Doğu’da Araplar dışındaki milletler ve azınlıklarla özel ilişki kurma siyasetinde Suriye’deki Dürzi azınlık da hedefinde oldu.

Özellikle rejimin devrilmesinden sonra, İsrail, her ne kadar kendilerinden talep gelmese de Dürzilerin korunması meselesini, Suriye’ye bir müdahale aracı olarak tasarladı.

Suriye’nin güneyinde Golan Tepeleri’ndeki işgal alanını genişleten İsrail, buranın tamamen silahsızlandırılmasını bir anlamda yeni Suriye yöntemi ile arasında tampon bölge haline getirilmesini dayattı.

Suriye’nin güneyinde Golan Tepeleri ve yakınlarında yaşayan Dürzileri nüfuzuna almak isteyen İsrail, Ceramana olaylarına da müdahil oldu.

Hafta sonu Şam kırsalındaki Ceramana ilçesinde yeni yönetime bağlı güçlerle Dürzi yerel gruplar arasında çıkan çatışmaları fırsat bilen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusuna, başkentin güneyinde işgal altında tuttukları ve Dürzilerin çoğunlukta olduğu Ceramana’yı Suriye ordusuna karşı savunma talimatı verdi.

İsrail’in nüfuz arayışları, Dürziler içinden de tepki alıyor. Süveyda’daki en büyük askeri gruplardan Onur Adamları Hareketi “Suriye’nin yanındayız, devletin kurumlarını destekliyoruz. Netanyahu’nun Suriye’deki Dürzileri koruduğu iddialarını kınıyoruz.” açıklamasını yaptı.

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.