Sabahın erken saatlerinden itibaren eve ekmek götürmek için sokaklarda soğuğa ve tehlikelere aldırmadan işe koyulan küçük Afgan kardeşler, çocukluklarından, eğitimlerinden ve geleceklerinden mahrum kalarak babalarının terk ettiği 7 kişilik ailelerinin geçimini sağlama pahasına zorlu hayatlarının tüm acılarına direniyor.
Afganistan’da uzun yıllar süren çatışmalı ve istikrarsız ortam ülkenin kalkınmasını engellerken yoksulluğu derinleştiren bu durum, okul çağındaki yüz binlerce çocuk işçinin ağır ve tehlikeli işlere aldırmadan ailelerinin geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalmalarına yol açtı.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre, yaklaşık 42 milyonluk ülke nüfusunun yüzde 47’si 15 yaşın altında.
İngiltere merkezli insani yardım kuruluşu Save The Children’a göre de geçen yıl Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesinin ardından geçen 6 aylık süreçte her üç Afgan aileden biri tüm gelir kaynaklarını kaybetti.
Raporda, ülke genelinde ailelerin yüzde 18’inin çocuklarını çalıştırmak zorunda kaldığı belirtilirken Afganistan genelinde 1 milyondan fazla çocuk işçinin bulunduğu ifade edildi.
Sokaklar çocuk işçilerle dolu
Sokaklara, market ve restoran önlerine akın ederek çöp toplayan, dilenen ya da kalem, peçete, sakız, su ve içecek gibi kolay taşınabilir ürünleri satan, ayakkabı boyacılığı yapan ya da trafikte araç camı temizleyen binlerce çocuk görmek ülkenin rutini haline geldi.
Trafik ışığındaki birkaç dakikalık beklemede dahi ansızın beliren çok sayıda çocuk ya dileniyor ya da bir şeyler satmaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) Taliban öncesi verilerine göre, sadece başkent Kabil sokaklarında 60 binden fazla çocuk para kazanmaya çalışıyor. Ancak, birçok Kabil sakini Taliban sonrası söz konusu sayının çok daha arttığını ifade ediyor.
Ayakkabı boyayarak ailelerine bakıyorlar
Kabil’de yaşayan 11 yaşındaki Vahab ile 10 yaşındaki Seccad Dost Muhammed kardeşler de ailelerini geçindirebilmek için çocukluklarından, eğitimlerinden ve geleceklerinden vaçgeçmek zorunda kalan çocuk işçilerden sadece ikisi.
Erken saatlerde soğuk havaya aldırmadan, Hoca Buğra Mahallesi’ndeki evlerinden çıkıp ayakkabı boyadıkları Selim Karvan Mahallesi’ne kadar yürüyen Vahab ve Seccad, akşam hava kararınca da yine aynı yoldan evlerine yaya olarak dönüyor.
Kahvaltı yapmadan evden çıkan ve günde 10-12 saat çalışan Afgan kardeşler, gün içerisinde insanlar yardım yaparsa yiyecek bir şeyler bulabiliyor.
Araç trafiğinin yoğun olduğu bir cadde kenarında çalışmaya başlayan iki kardeş, öğle saatlerinde ise aynı bölgede, gayriresmi olarak kendileri gibi çocuk işçilere okuma yazma öğretilen, gönüllü eğitimcilerin kurduğu bir “okula” gidip 1-2 saat eğitim alıyorlar.
Vahab, sırf bu okuldaki derslere katılabilmek için okulun bulunduğu mahallede ayakkabı boyacılığı yaptıklarını ve defterlerini de boya malzemelerini koydukları çantada taşıdıklarını anlattı.
Kardeşiyle buradaki derslere severek katıldıklarını ve eğitimin kendilerine geleceklerine dair umut verdiğini kaydeden Vahab, akşam eve gittiklerinde de gün boyunca öğrendiklerini tekrar ettiğini anlattı.
Eğitim sonrası yine işbaşı yapıp hava kararana kadar çalıştıklarını aktaran Vahab, günlük ortalama 200-300 afgani (yaklaşık 3-4 dolar) kazandıklarını ve bunu da akşam annelerine teslim ettiklerini söyledi.
Ayrıca, çoğu zaman aynı, eski ve yıpranmış kıyafetleri giydiklerini kaydeden Vahab, 7 yaşında ayakkabı boyacılığı yapmaya başladığını dile getirerek şöyle konuştu:
“Okula gidiyordum ancak bu yıl bıraktım. Doğru düzgün okul da yoktu. Babam ‘Git çalış, para ve ekmek getir’ dedi. Ben de eve ekmek götürmek için çalışıyorum. Maddi durumumuz iyi değil. Eve para götürmek için çalışıyoruz. Bazen ekmek, bazen para götürüyoruz eve. Ne bulursak eve götürüyoruz. Unumuz, yağımız yok. Okuyabilirsem, gelecekte doktor olmak istiyorum.”
Vahab, “Okula giden çocukları görünce ne hissediyorsun?” sorusuna, “Üzülüyorum. Ben de okula gitmek istiyorum tabii. Seneye belki okula gidebilirim inşallah. Kötü hissediyorum. Ben de okula gitmeliyim. Arkadaşlarımla oyunlar oynamak istiyorum ama zamanım yok. Oyun oynamayı seviyorum ama çalışıyorum. Her gün kardeşimle yaya 5-6 kilometre yol yürüyoruz. Hava da soğuk.” yanıtını verdi.
Seccad da geçen yıl ağabeyiyle çalışmaya başladığını belirterek “Evde yiyebileceğimiz bir şey yoktu. Babam çalışmamızı istedi. Biz de bu işi yapmaya mecbur kaldık. Bir kaç parça kıyafetim var, onlar da eski ve yırtık.” dedi.
Tek odada yaşam
İki kardeş, anneleri ve 4 kardeşiyle bahçeli bir evin yaklaşık 20 metrekarelik tek göz odasında yaşamaya çalışırken, aile, mutfağı ve doğru düzgün elektriği olmayan, suyu akmayan, tuvalet ve banyosu diğer ailelerle ortak kullanılan eve ayda 2 bin afgani (yaklaşık 22 dolar) kira ödüyor.
4 aylık kira borçları olan ve camı kırık odayı soğuktan korumak için pencereyi bezle kapatmaya çalışan ailenin, ısınmak için sobaları ve birkaç kap kacak dışında mutfak malzemesi de bulunmuyor.
40 yaşındaki anne Fatime Dost Muhammed, sabahları sadece çay ve kuru ekmek, akşamları ise patates ve pirinç tükettiklerini belirterek bunları zaman zaman komşularının kendilerine getirdiğini söyledi.
Evde çalışan başka kimsenin olmadığını, yardım da almadıklarını aktaran anne Dost Muhammed şu ifadeleri kullandı:
“(Çocuklar) Bir öğün yemek yerlerse iki öğün yemiyorlar. Evde başka kimse de çalışmıyor. Babaları da madde bağımlısı. Çalışıp kazandığı parayla da uyuşturucu madde alıyor. Eve para getirmiyor. Bugün sabah çay ve kuru ekmek yedik sadece. Sonra komşular biraz yemek getirdi. Onu yedik. Yiyecek yemek, çay olmadıktan sonra okula nasıl gidecekler. Çok üzülüyorum. Elimizden bir şey de gelmiyor. Onlara okula gitmesi için kalem, ayakkabı gibi şeyleri alabilecek paramız yok. Evde un olsun, yağ olsun ki onları okula göndereyim.”