Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Meral Sönmezoğlu, sivrisinek vakalarının azaltılması için dere yataklarının ıslah edilmesinin, yağmurlardan sonra su drenajlarının sağlanmasının ve mevcut olan birikintilerin ilaçlanmasının acil önlemler arasında olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Sönmezoğlu, artan sivrisinek sorununa ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, bu yıl farklı sivrisinek türleriyle karşı karşıya kalındığını anlattı.
Sönmezoğlu, “Bu sene çok daha farklı sivrisineklerle karşılaştı insanlar ve bunların her zaman alışık oldukları sivrisinek olmadığını da fark ediyorlar. Daha iri, çizgili ve çok can yakan sivrisinekler. Ortaya çıkan sivrisinek ısırıkları alışık olduğumuz minik kızarıklıklardan daha farklı. Daha geniş, sıcak, ağrılı, çok yoğun kaşıntılı ve o kaşıntı nedeniyle vücutta yaralar oluşuyor. Onun üzerine bakteriler eklenip ikincil yaralarla çok daha dehşetli bir görünüm ortaya çıkıyor. Dolayısıyla bu yıl biraz farklılık var.” ifadelerini kullandı.
Sivrisineklerin artışındaki nedenlere değinen Sönmezoğlu, şu bilgileri verdi:
“Sivrisinek türlerinin artması, çok fazla türün gelmesinin yanında bu sene yaz yağmurları da beklediğimizden daha fazla oldu. Bu da su birikintileri ve henüz ıslah edilmemiş dere yataklarının da durağan sularla dolmasına neden oldu. Çünkü sivrisineklerin dişileri sadece kanla besleniyorlar ve beslendikleri zaman yumurtlayabiliyor. Sivrisineklerin yumurtlamaları için durağan su gerekiyor. Yani ne kadar durağan su, o kadar çok sivrisinek demektir ki bu sene biz bunu gördük. Özellikle Avcılar ve Sarıyer’den çok büyük bildirimler var. Ama beni Levent’ten de bir hastam aradı. Aynı lezyonların fotoğraflarını çekip göndermiş. Dolayısıyla İstanbul’un her yerinde varlar.”
Islah edilmemiş dere yataklarındaki su birikintileri en önemli odak
Çeşitliliğin artması nedeniyle farklı alerjenlerin gözlendiğini ifade eden Sönmezoğlu, sivrisineğin sokması sırasında salyasındaki proteinlere karşı ani gelişen alerjik reaksiyon olarak yorumlanan skeeter sendromunun daha çok çocuklarda görüldüğünü söyledi.
Prof. Dr. Sönmezoğlu, bu sendromda hızlı şekilde kızarıklık, şişlik, ağrı, kaşıntı gibi birkaç gün süren reaksiyonların ortaya çıktığını, ileri aşamada kas, karın ağrısı ve ishalin görülebildiğini, soğuk uygulamanın reaksiyonu belirgin olarak azalttığını aktardı.
Çok nadir de olsa daha ağır reaksiyonların ortaya çıkabileceğini dile getiren Sönmezoğlu, “Şiddetli bir baş ağrısı, kaşıntı, kas, eklem ağrıları olduğunda mutlaka doktora gidilmesi lazım. Daha hızlı gelişen vakalarda solunum sıkıntısı da ortaya çıkıyor.” dedi.
Meral Sönmezoğlu, yetişkinlerde de alerjik reaksiyonların görülebildiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Sivrisineklerden nasıl kurtuluruz? Onları yaşam alanlarından nasıl uzaklaştırırız? Esas önemli olan nokta bu. Çok iyi biliyoruz ki sivrisineklerin dişilerinin yumurtlamak için duran suya ihtiyaçları var. Nerede su birikintisi varsa o sivrisineklerin yuvalanmaları, üremeleri için odak oluşturacaktır. Bu yağmurlardan sonra oluşan ıslah edilmemiş dere yataklarındaki su birikintileri en önemli odakları oluşturdu ve İstanbul’da da çok fazla. Çok kalabalık bir şehir. Dolayısıyla bu dere yataklarının ıslah edilmesi, yağmurlardan sonra su drenajlarının sağlanması, mevcut olan birikintilerin ilaçlanması acil önlemler arasında.”
“Sivrisinekler vektördür, hastalık taşırlar”
Sivrisineklerin sıtma, batı nil virüsü gibi birçok virüs ve patojeni taşıyabildiğini dile getiren Sönmezoğlu, şunları kaydetti:
“Türkiye, batı nil virüsü için haritanın en yoğun olduğu ülkelerden bir tanesi. ‘Yok, bulaştırmaz.’ diyemeyiz. Bu vakaların bir kısmı batı nil virüsü olabilir. Trakya bölgesinde veteriner hekimler bir çalışma yapmışlar. 5 bin sivrisineği taramışlar, bir tanesinde batı nil virüsünü izole etmişler. Bu önemlidir. Yani bu bölgede batı nil virüsü var demektir ama yüzde 80’i hafif geçtiği için biz onu ayırt edemiyoruz. Testleri de oldukça pahalı. Çok zor testler, her hastanede olan testler değil. Dolayısıyla tanısını koyamasak da biliyoruz ki sivrisinekler batı nil virüsünü taşıyabilirler.”
Prof. Dr. Sönmezoğlu, sivrisineklerin vektör olduğunu ve hastalık taşıdığını vurgulayarak, “Oldukça kirli yerlere de kondukları için dolayısıyla sivrisineklerden mutlaka uzak durmak ve mutlaka onları ilaçlayarak yok etmek ama evlerde de bireysel önlemler almak gerekir diyorum.” değerlendirmesini yaptı.