Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabetle 3-5 Temmuz’da Türkiye’yi ziyaret eden Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Anadolu Ajansının (AA) sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin Somali başta olmak üzere Afrika ile iyi ilişkileri bulunduğunu belirten Mahmud, Türkiye ile Somali ilişkilerinin yeni olmadığını söyledi.
Mahmud, Türkiye ile Osmanlı Devleti’nden başlayan tarihi ilişkilere sahip olduklarını vurgulayarak bu ilişkinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlık döneminde Somali’yi ziyaret ettiği zaman yeniden canlandığını dile getirdi.
Erdoğan’ın söz konusu ziyaretinin önemine işaret eden Mahmud, bu ziyaretin ülkesinin dünyaya açılması için fırsat olduğunu belirtti.
Mahmud, “Bundan sonra Türkiye, devlet inşası açısından, insani açıdan, güvenlik açısından ve savunma açısından, teröristlerle mücadele açısından en zor dönemlerde yanımızda oldu. Dolayısıyla bu büyük ülke ve halkının bizim için özel bir anlamı var.” ifadesini kullandı.
Terörizmle mücadelede Türkiye’nin verdiği destek
Ülkesindeki seçimlerin barışçıl şekilde tamamlandığını ve yeni bir döneme girdiklerini kaydeden Mahmud, “Somali’nin seçim sonrası iktidar geçişi her zaman barışçıldır. Bu da Somali devlet kurumlarının ve demokrasisinin olgunlaşmakta olduğunu, olgunluk seviyesini gösteriyor.” değerlendirmesini yaptı.
Karşılaştıkları ciddi zorluğun “terörizm” olduğunu vurgulayan Mahmud, son 15 yıldır terörizmle mücadele ettiklerinin altını çizdi.
Mahmud, terörizmle mücadelede Türkiye’nin verdiği desteğin önemine dikkati çekerek şöyle devam etti:
“Çatışma sonrası zorlukların, kırılganlığın ve ekonomik zorlukların üstesinden gelirken teröristler, Somali’nin toparlanmasını daha karmaşık hale getiriyor. Bu, kimin Somali’nin gerçek dostu ve kardeşi olup olmadığını belirlediğimiz bir alandır. Genel olarak dünyaya çok minnettarız, bize destek oldular ama bu destek, her açıdan eşit değildi. Yani temel olarak Türkiye’nin benzersiz olduğu yer burasıdır.”
Siyasi istikrarın çok önemli ancak güvenliğin daha da önemli olduğunu vurgulayan Mahmud, Somali’nin bu konuda hızla geliştiğini belirtti.
“Terörü ortadan kaldırmak için sadece askeri yaklaşımın işe yaramadığını gördük”
Terör örgütü Eş-Şebab ile mücadeleye değinen Mahmud, terörle mücadele konusunda geçmişte bazı politikalar uyguladıklarını ve şimdi bunlardan ders çıkardıklarını söyledi.
Mahmud, uyguladıkları “çevreleme politikasıyla” terör örgütünün komşu ülkelere, kıtaya ve tüm dünyaya yayılmamasını önlediklerini dile getirdi. Bu politikayla Eş-Şebab’ı Somali’de sınırladıklarını kaydeden Mahmud, “Eğer Eş-Şebab bölgeyi ele geçirseydi, etrafa dağılsaydı belki daha tehlikeli olabilirdi.” dedi.
İkinci politikalarının Eş-Şebab’ı zayıflatmaya çalışmak olduğunu ve bunun da işe yaradığını vurgulayan Mahmud, buna rağmen bunun da yetersiz olduğunu söyledi.
Tüm bu politikaların askeri olduğuna işaret eden Mahmud, Eş-Şebab ile farklı seviyelerde savaşmak gerektiğinin altını çizdi.
Mahmud, askeri yaklaşımın çok önemli ve temel olduğunu kaydederek “Terörü ortadan kaldırmak için sadece askeri yaklaşımın işe yaramadığını gördük.” dedi.
Somali, Eş-Şebab ile 3 cephede mücadele edecek
Eş-Şebab ile mücadelede yeni bir politika geliştirdiklerini vurgulayan Mahmud, “Eş-Şebab’a üç farklı cephede karşı konulmasını istiyoruz. Üzerinde çok fazla baskı oluşturmaya devam ettiğimiz askeri olarak ancak ideolojik olarak da. İslam’ın yanlış versiyonunu yayıyorlar. Dolayısıyla biz Somali devleti ve halkı olarak temelde barışçıl bir din olan İslam’ın doğru versiyonunu yaymak istiyoruz.” diye konuştu.
Mahmud, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olduğunu ve bu konuda Somali’ye destek olabileceğini belirterek “Türkiye, bu ideolojik savaşta Somali’yi destekleyebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Üçüncü olarak Eş-Şebab’a karşı ekonomik savaş başlatacaklarını belirten Mahmud, “(Eş-Şebab) Somali halkını aşırı derecede vergilendiriyor. Dolayısıyla biz de bu yönde yeni bir cephe açmak istiyoruz.” dedi.
Mahmud, yürütecekleri yeni terörle mücadele politikalarında Türkiye’nin desteğinin önemine dikkati çekerek “Askeri olarak, eğitim, ekipman, istihbarat ve gözetim ekipmanı sağlama ile benzeri konularda Türkiye, Somali’yi destekliyor.” ifadesini kullandı.
Eş-Şebab ile ekonomik mücadelede Türkiye, ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği’nin (AB), Somali’nin ihtiyaç duyduğu istihbarat donanımları konusunda destek sağlayabileceğini ifade eden Mahmud, “Bunlar Somali’nin Eş-Şebab’ı ortadan kaldırmak ya da en azından masaya oturmaya ve Somalililerin şu anda takip ettiği ana akım demokratik yaşam tarzını kabul etmeye hazır olacakları yere götürmek için kullanacağı yeni yaklaşımlardır.” değerlendirmesini yaptı.
Mahmud, 1992’den bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) Somali’ye uyguladığı silah ambargosunun kaldırılmasına ilişkin, bu konuda 2012’den bu yana çok sıkı çalıştıklarını ve ambargonun kısmen kaldırıldığını dile getirdi.
Somali’ye uygulanan silah ambargosunun ülkesinin gereken ekipmanlara sahip olmasını kısıtlamasının yanı sıra dünyanın geri kalanı için de bir çeşit “psikolojik engel” oluşturduğunu kaydeden Mahmud, ambargoyu tamamen kaldırmak için uluslararası ortaklarla çalışmayı sürdürdüklerini ifade etti.
“Hidrokarbonda (Türkiye ile) hükümetler arası ortaklık konusunda görüşmeye başladık”
Somali’nin hidrokarbon zenginliklerine ilişkin soru üzerine Mahmud, 2012’de ilk kez cumhurbaşkanı seçildiğinde bu konuda bazı uluslararası ortaklarla çalışmaya başladıklarını ancak o zaman buna dair hiçbir verinin mevcut olmadığını söyledi.
Mahmud, hidrokarbon zenginlikleri konusunda veri elde etmek için 2015’te yeniden çalışmaya başladıklarını ve sismik araştırmalar yaptıklarını belirterek “Bugün, Somali’nin hidrokarbon potansiyeli hakkında çok iyi veriler var ancak bu veriler yeterli değil.” dedi.
Somali’nin Afrika’nın en büyük kıyısına sahip olduğunu kaydeden Mahmud, tüm bölgenin henüz araştırılamadığını söyledi.
Mahmud, buna rağmen en azından başlamak için yeterli veriye sahip olduklarını vurgulayarak “Bu kaynakların işletilmesi için gerekli olan bazı yasal enstrümanları geliştirdiğimiz bir süreçten geçtik. Bu kaynakların işletilmesi için gerekli olan bazı yasal araçları geliştirdik. Kurumları, bakanlığı, makamı, şirketi kurduk.” dedi.
Türkiye ile hidrokarbon konusundaki iş birliğine değinen Mahmud, şunları kaydetti:
“Türkiye, teknoloji, bilgi ve teknik uzmanlık açısından çok gelişmiş bir ülke. Türkiye ve Somali hükümeti arasında bu hidrokarbon meselesinde birlikte nasıl çalışabileceğimize dair belirli süreçler ve görüşmeler var. Bu, bizim için öncelikli bir alan. Türk hükümetine inanıyoruz ve güveniyoruz. Ortak olarak Türk şirketlerine güveniyoruz. Hidrokarbonda hükümetler arası ortaklık konusunu görüşmeye başladık. Başlangıç aşamasındayız, birlikte çalışıyoruz.”
Somali’nin hidrokarbon potansiyeli
Somali’de 1991’den önce uluslararası petrol ve gaz devlerinin arama anlaşmaları mevcuttu ancak iç savaş nedeniyle ülkeden çekildiler.
Federal Hükümetin 2012’de yeniden kurulmasından bu yana, yabancı yatırımcıları ülkeye yeniden çekmek için gerekli yasal çerçeve oluşturuldu.
Sektörü düzenlemek ve uluslararası müteahhitlerle anlaşmalar yapmak için Somali Petrol Otoritesinin kurulmasını içeren Petrol Yasası 2020’de kabul edildi.
Aynı yıl ülkedeki petrol operasyonları için yeni bir düzenleyici olan Somali Petrol Kurumu (SPA) kuruldu.
Jeosismik çalışmalar, Somali’nin en az 30 milyar varil petrol ve gaz rezervine sahip olabileceğini gösteriyor. Detaylı keşif ise 3 ila 5 yıl sürebilir.
Öte yandan Somali Petrol Bakanlığı, Şubat 2022’de açık denizlerde hidrokarbon aramak için ABD Houston merkezli Coastline Exploration şirketiyle 7 üretim paylaşımı anlaşması imzaladığını açıkladı.
Somali’nin petrol ve gaz rezervleri, ülkedeki yoksulluk seviyesini azaltmak ve ekonomiyi çeşitlendirmek için kilit rol oynayabilir.