Anadolu Ajansının (AA) “İsrail’in Gazze’deki Soykırımının 1. Yılı” başlıklı dosyasının ikinci haberinde, İsrail’in Gazze Şeridi’nde zorla yerinden ettiği nüfusu ittiği sözde güvenli bölgelerde 7 Ekim’den bu yana gerçekleştirdiği katliamlara ilişkin bilgiler derlendi.
İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten bu yana yayınladığı “tahliye” kararlarıyla yerinden ettiği Filistinlilere karşı “zorunlu göçü” silah olarak kullandı. İsrail, defalarca yeni bir harita paylaşarak ve havadan broşürler atarak Gazzelilerden bulundukları bölgeyi boşaltmalarını istedi.
İsrailli yetkililerin tahliye emri sonrası Gazze’de kuzeyden güneye birçok noktada göç yolculukları başladı. Zorla yerinden edilen aileler için sığınma merkezine dönüştürülen hastaneler, okullar ve kamplar, “güvenli” ilan edilen bölgelerde yer almasına rağmen İsrail bombardımanı, topçu atışı ve askerlerin doğrudan ateşi sonucu birçok kez hedef alındı.
BM verilerine göre, 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşayan her 10 kişiden 9’u İsrail saldırıları nedeniyle yerinden edildi. Aynı verilere göre Gazze’deki Filistinlilerin büyük çoğunluğu ayda en az bir kez göç etmek zorunda kaldı.
Filistin halkı İsrail’in 14 Mayıs 1948’de tarihi Filistin toprakları üzerinde kurulmasıyla zorunlu göçe ve katliamlara maruz kaldıkları “Nekbe”yi ikinci kez yaşadı.
“Güvenli bölge” söylemiyle binlerce Filistinli katledildi
Gazze Şeridi’nde 360 kilometre karelik bir alana sıkıştırılan 2,3 milyon Filistinlinin neredeyse tamamı bir yıl içinde defalarca yerinden edildi. Gazzeliler küçük bir kara parçasında bitmek bilmeyen bir sürgüne tabi tutuldu.
“Gazze’de işgali genişletmeyi planlayan ve ilan ettiği hedeflerini gerçekleştireceğini” öne süren İsrail, Filistinlileri sürekli olarak “insani alanlar” adını verdiği bölgelere sürdü.
Sözde “insani alanlara” ittiği Filistinlileri hedef alan İsrail ordusu, “güvenli bölge” söylemiyle binlerce sivili katletti.
Kuzeydekilere “güvenliğiniz için güneye gidin” çağrısı
İsrail ordusu, 27 Ekim 2023’te “tam ölçekli bir işgal başlattığı” Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki 1 milyondan fazla kişiye evlerini terk edip Gazze Vadisi’nin güneyine gitmeleri için 24 saat mühlet verdi.
İsrailli yetkililer aynı tarihte, Gazze kenti sakinlerine “kendinizin ve ailelerinizin güvenliği için güneye geçin” şeklinde tahliye çağrıları yaptı.
İsrail’in havadan yoğun saldırılar düzenlediği ve karadan işgal ettiği kuzeyde yaşayan binlerce Filistinli, güvenli bir liman arayışıyla Gazze’nin güneyi ve orta kesimlerindeki Refah, Han Yunus ve Deyr el-Belah kentlerine doğru göç etmek zorunda kaldı.
Ancak İsrail ordusu, zorla yerinden ettiği sivilleri “insani ve güvenli” bölge adını verdiği yerlerde de bombaladı.
Güvenlik koridorları, ölüm koridorlarına dönüştü
Gazze Şeridi’nin güneyine göçe zorlanan çocuk, kadın, yaşlı ve engellilerin de olduğu binlerce sivil, İsrail’in “güvenlik koridorları” olarak tanımladığı yollara düştü.
İsrail’in “insani koridor” iddiasıyla sivilleri ittiği bu yollar, Gazzeliler için “ölüm koridorlarına” dönüştü.
Kuzeyden güneye göç eden sivillerin üzerine bomba yağdıran İsrail’in açtığı “güvenli koridorlar” cansız bedenler ve çürümüş ceset parçalarıyla doldu.
Kuzeydekilerin “güvenli” olduğu için göç ettiği Refah ve Han Yunus işgal edildi
Gazze’nin kuzeyindeki bombardımandan kaçan Filistinlilerin sığındığı güneydeki Refah kentinin kapılarına da dayanan İsrail ordusu, kentin doğusuna attığı broşürlerle bölge sakinlerinin evlerini boşaltmalarını ve kentin batısına gitmelerini istedi.
Kentte “askeri operasyon” gerçekleştireceğini ilan eden İsrail ordusu, daha önce “güvenli bölge” olarak ilan ettiği ve yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah’ı 7 Mayıs’ta karadan işgal etti.
Yerinden edilen Filistinlileri “kasıtlı olarak” hedef alan İsrail ordusu, Refah kentinde sivillerin üzerine füze ve bomba yağdırarak çok sayıda katliam gerçekleştirdi.
İsrail ordusu, 26 Mayıs’ta Refah’ta yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladı. Saldırıda ve çıkan yangınlarda 23’ü kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere en az 45 Filistinli hayatını kaybetti, 249 Filistinli yaralandı.
“Güvenli bölge” Mevasi’ye gidin çağrısı
İsrail, 6 Mayıs’ta Refah bölgesine başlattığı kara saldırısının ardından kente sığınan yerinden edilmiş sivilleri Han Yunus’un batısında yer alan El-Mevasi’ye göçe zorladı. Refah’a sığınan yerinden edilmiş binlerce Filistinli, çadırlarını bu kez Han Yunus ve Deyr el-Belah kentlerine taşıdı.
İsrail ordusu temmuz ayında ise sözde “güvenli bölge” ilan ettiği Han Yunus’un doğu bölgelerine yoğun saldırılar başlattı.
Gazze’deki hükümetin 24 Temmuz’da yaptığı açıklamada, Han Yunus’un doğusuna 3 gün üst üste düzenlenen saldırılarda 129 kişinin öldüğü, 416 kişinin yaralandığı, 44 kişinin ise kayıp olduğunu bildirildi.
İsrail ordusu, temmuz ayında Han Yunus’un doğusuna saldırılarını yoğunlaştırdı ve buradaki Filistinlileri de tahliyeye zorladı. İsrail bu sefer de kentin batısında yer alan Mevasi’yi “güvenli bölge” ilan ederek sivilleri buraya sürdü.
Alt yapının bulunmadığı, yapılaşmanın oldukça az olduğu kumsal bölge Mevasi’ye sığınan Filistinliler, kurdukları çadırlarda yaşama tutunmaya çalıştı.
1,5 milyonu aşkın Filistinlinin sığınağı Mevasi
Akdeniz kıyısında, Gazze Şeridi’nin yaklaşık 28 kilometre güneybatısında yer alan Mevasi, Gazze Vadisi’nin güneydoğusunda, kuzeydeki Deyr el-Belah’tan başlayıp Han Yunus’tan geçerek Refah’a kadar uzanan 12 kilometre uzunluğunda ve yaklaşık bir kilometre genişliğinde bir alan.
BM rakamlarına göre, İsrail saldırılarından kaçan yaklaşık 1,7 milyon Filistinlinin sığındığı Mevasi’de kilometre kareye 30 bin kişi düşüyor.
İsrail, Gazze Şeridi’nde yerinden edilmiş 1,5 milyondan fazla Filistinliyi “insani bölge” olduğunu iddia ederek sıkıştırdığı Mevasi’de de rahat bırakmadı. Bölgenin bazı kısımlarına saldırı başlatacağını duyuran İsrail ordusu, Filistinleri tekrar göçe zorladı.
Böylece İsrail, “güvenli” olarak tanımladığı Mevasi’de mayıs ayından bu yana katliam üstüne katliam gerçekleştirdi.
İsrail’in Mevasi’de gerçekleştirdiği 5 katliamda 217 kişi öldü, 635 kişi yaralandı
İsrail’in mayıs ayından sonra Mevasi’de gerçekleştirdiği 5 ayrı katliamda, 217 Filistinli hayatını kaybetti, 635’i de yaralandı.
Mevasi’ye düzenlenen saldırılarda resmi kayıtlara göre, 26 Mayıs’ta 45, 22 Haziran’da 25, 13 Temmuz’da 90, 16 Temmuz’da 17, 10 Eylül’de 40 kişi hayatını kaybetti, katliamlarda toplam 635 kişi yaralandı.
İsrailli yetkililer, bölgeye devam eden göç akını nedeniyle neredeyse tek çadırlık bir alanın bile kalmadığı Mevasi’nin bazı bölgeleri için parça parça tahliye emirleri vermeyi sürdürdü.
İsrail ordusu, “insani bölge” ilan ettiği Deyr Belah’ın doğusuna saldırdı
Gazze Şeridi’nin çeşitli noktalarında yaşayan binlerce Filistinli, İsrail ordusunun sığındıkları bölgeleri bombalaması ve tahliye uyarılarının ardından son olarak Gazze Şeridi’nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentinin yolunu tuttu.
İsrail ordusu, ağustos ayında, daha önce “insani bölge” ilan ettiği Deyr Belah’ın doğusuna saldırı başlatacağını duyurdu ve buradaki Filistinlerden batıya göç etmelerini istedi.
Deyr Belah’a da birçok kez saldırı düzenleyen İsrail ordusu, bir pazar yerini hedef alan saldırısında çok sayıda sivil hayatını kaybetti.
İsrail’in temmuz ayında yine güvenli bölge sınırları içinde yer alan ve yerinden edilmiş sivillerin sığındığı Hadice Okulu’ndaki sahra hastanesini bombalaması sonucu 31 Filistinli öldü, onlarca kişi yaralandı.
BM: Gazze’de gidecek yer kalmadı, güvenli yer yok
Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), ağustos ayında Gazze Şeridi’nde Filistinlilerin sığınacağı bir yer kalmadığını ve hiçbir yerin güvenli olmadığını açıkladı.
UNRWA ayrıca İsrail’in, güvenli olduğunu söylediği sözde “insani alanların” bile Gazze’nin sadece yüzde 11’ine tekabül ettiğini aktardı.
Bu da yaklaşık 2,3 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze’de halkın büyük çoğunluğunun daracık bir alana sıkıştırılması anlamına geliyor.