Bu yıl 17. kez düzenlenen “Barış Yürüyüşü”ne katılmak üzere İstanbul, İzmir, Antalya ve Afyonkarahisar’dan gelen 50 kişilik grup, yürüyüşün ilk durağı olan Nezuk kasabasına ulaştı.
Temmuz 1995’te yapılan katliamlar nedeniyle “ölüm yolu” olarak adlandırılan güzergahta 8 Temmuz’da başlayacak ve üç gün sürecek yürüyüşün Türk katılımcılarından Tahir Caner Beşok, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Barış Yürüyüşü”nden 2014’te bir belgesel aracılığıyla haberdar olduğunu anlattı.
Beşok, yürüyüşün ilgisini çektiğini belirterek, “Araştırdık ama araştırırken de çok bir bilgi bulamadık. Türkiye’de internet siteleri dahil hiçbir yerde bununla ilgili bilgi bulamadık. Biz buraya aslında bir bilinmezliğe geldik. Nasıl bir yürüyüş olacak, neyle karşılaşacağız, hiç bilmiyorduk.” dedi.
“Barış Yürüyüşü”nün son gününde, Potoçari Anıt Mezarlığı’na giriş anında çok duygulandığını aktaran Beşok, “Yürüyüşün sonunda şuna karar verdik ki bizim Türk insanına bunu bir şekilde duyurmamız lazım. Bunu tamamen gönülden bir istek olarak algılayıp, döndüğümüz zaman bir web sitesi kurarak insanlara daha çok bilgi vermeye çalıştım.” diye konuştu.
Beşok, bir sonraki yıl yürüyüşe iş yerinden arkadaşlarıyla 15 kişilik bir grup olarak katıldıklarını vurgulayarak, “Sonra 50 kişi olduk, 2019’da 180 kişi olduk, 2020’de maalesef pandemiden dolayı gelemedik. Fakat şimdi 2021’de tekrar 50 kişiyle buradayız.” ifadelerini kullandı.
Yürüyüşün her katılımcı üzerinde derin izler bıraktığını kaydeden Beşok, (Srebrenitsa soykırımı) Türkiye’de birkaç belgesel dışında ve 11 Temmuz’daki beş dakikalık haberler dışında pek televizyonda görülmüyor maalesef. Böyle olunca da insanların hiç bilgisi olmuyor. Ben de şans eseri duydum.” dedi.
Yürüyüşe İstanbul’dan katılan Tülin Öcal Demirkıran da “Barış Yürüyüşü”ne üçüncü kez katıldığını, her katılışında savaşta çekilen acıları tekrar hissettiğini belirtti.
Dünyanın dört bir yanından aktivistlerle birlikte yürüdüklerini hatırlatan Demirkıran, “Hepimiz barış istiyoruz. Barış için yürüyoruz. Savaşın tekrar etmesini istemiyoruz.” dedi.
Demirkıran, Türkiye’de Srebrenitsa hakkında daha çok konuşulması gerektiğini vurgulayarak, “Barış Yürüyüşü’nün kurumsal anlamda daha çok tanıtılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu sadece bir yürüyüş değil, Bosna için bir sembol oldu.” şeklinde konuştu.
Yürüyüşe ilk kez katılan Ebrar Arvas ise daha önce 2018’de Balkan turu kapsamında bölgeyi ziyaret ettiğine işaret ederek, “Srebrenitsa’daki şehitliğe uğradım. Savaşın vahametini açıkçası bilmiyormuşum. Üzüldüm. Bilmediğim için kendime kızdım ve kendimi ayıpladım.” ifadelerini kullandı.
Ervas, 2019’da Potoçari’deki cenaze törenine katıldığını kaydederek, “Şehit anneleri, şehit babaları, yakınlarını kaybetmiş insanları görünce, kardeşlerimiz olduğunu fark ettim. Bizi birbirimizden ayıran hiçbir şeyin olmadığını fark ettim. O an dedim ki kesinlikle onları daha iyi anlayabilmek adına bu yürüyüşe katılmalıyım.” dedi.
İnsanları bir araya getirenin acılar olduğunu söyleyen Ervas, “Müslüman coğrafyası hep acılarla doğdu, acılarla büyüdü, acılarla yaşadı, acılarla yetişti ve acılarla yoğuruldu. Bu coğrafyadaki kardeşlerimizi de anlayabilmek adına bu yürüyüşe katılmak istedim.” açıklamasında bulundu.
Ölüm yolunda “Barış Yürüyüşü”
Avrupa’da, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa’daki soykırımından kaçmak isteyen sivillerin kullandığı orman yolunda her yıl 8-10 Temmuz’da Barış Yürüyüşü düzenleniyor.
Nezuk kasabasında 8 Temmuz sabahı başlayan ve dünyanın farklı bölgelerinden binlerce kişinin katıldığı yürüyüş, 10 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda sona eriyor. Katılımcılar her gün ortalama 35 kilometre yürüyor.
Geceleri daha önce belirlenen güzergah üzerindeki kamp alanlarında geçiren katılımcılara, Srebrenitsa soykırımı hakkında bilgi veriliyor.
Bu yıl 19 kurban toprağa verilecek
Bu arada, bu yıl 11 Temmuz’da düzenlenecek anma ve cenaze töreninde, Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, 19 soykırım kurbanı daha toprağa verilecek.
Srebrenitsa soykırımının yıl dönümü 11 Temmuz’da her yıl toplu cenaze ve anma törenlerinin düzenlendiği Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toplam 6 bin 652 kurbanın mezarı bulunuyor.
Savaş suçlusu Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerlerin 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’ya girmesinin ardından 8 binden fazla Boşnak sivil hunharca katledilip toplu mezarlara gömüldü. Toplu mezarlardan çıkarılıp kimlik tespiti yapılan kurbanlar, her yıl 11 Temmuz’da anıt mezarlığa defnediliyor.
Aradan 26 yıl geçmesine rağmen hala binin üzerinde kurbanın cesedi aranıyor.