Başkanlığın internet sitesinde yayımlanan “2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu”nda, asrın felaketinin yol açtığı kayıp ve hasarın boyutu ortaya konuldu. Ağır insani kayıpların yanı sıra fiziki varlıklarda oluşan hasarlara, kayıplara ve ihtiyaçlara ilişkin tespitler yapıldı.
Rapora göre, Türkiye’de 1900 yılı ile 2023 yılı arasında can kaybına veya hasara neden olan 269 deprem meydana geldi. Can kaybı ve ağır hasar bakımından en büyük depremler, 2023 Kahramanmaraş, 1939 Erzincan ve 1999 Gölcük merkezli Marmara depremi olarak sıralandı.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde meydana gelen iki deprem ile 20 Şubat’ta Hatay’ın Yayladağı ilçesinde yaşanan deprem 11 ilde büyük yıkımlara yol açtı.
Rapora göre, depremler nedeniyle 48 binden fazla insan hayatını kaybederken, yarım milyondan fazla bina hasar gördü, iletişim ve enerji altyapısı zarara uğradı ve önemli maddi kayıplar oluştu.
Depremden etkilenen 11 ilin toplam nüfusu, 2022 yılı için 14 milyon 13 bin 196 kişi olarak kayıtlara geçti. Bu nüfus, ülke demografisinin yüzde 16,4’üne tekabül ediyordu. Bu nüfusun 13 milyon 553 bin 283’ü (toplamın yüzde 96,7’si) il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, kalan kısım (459 bin 913 kişi) belde ve köylerde yaşıyordu. Ayrıca deprem bölgesinde 1 milyon 738 bin 35 kişi geçici koruma kapsamında ikamet eden göçmen nüfusu olarak kayıtlara geçmişti.
2021 yılı verilerine göre 11 ili kapsayan afet bölgesinde 3,8 milyon kişi istihdam ediliyordu ve bölgenin ülke istihdamı içindeki payı yüzde 13,3 olarak hesaplanmıştı.
11 ilin ekonomik büyümeye etkisi 0,98 puan
Raporda, bölgedeki toplam bina sayısının yaklaşık 2,6 milyon olarak belirlendiği, söz konusu bina stokunun yaklaşık yüzde 90’ınını mesken, yüzde 6’sını iş yeri ve yüzde 3’ünü kamu binalarının oluşturduğu, depremden etkilenen 11 ildeki konut sayısının 2022 yılı itibarıyla 5,6 milyon düzeyinde olduğu, bunun toplam konut stoku içindeki payının yüzde 14,05 düzeyinde bulunduğu belirtildi.
2021 yılında Türkiye genelinde kaydedilen yüzde 11,4’lük ekonomik büyümeye depremden etkilenen 11 ilin katkısının 0,98 puan olduğu, bu illerin 2022 yılı ihracatı içindeki payının da yüzde 8,6 olarak hesaplandığı ifade edildi.
Depremlerin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri
Raporda, hasarların, sosyal sektörler (konut, eğitim, sağlık, istihdam, çevre), altyapı sektörleri (içme suyu-kanalizasyon, belediye hizmetleri, enerji, ulaştırma, haberleşme) ve ekonomik sektörler (tarım, madencilik, imalat sanayi, turizm) ayrımında incelendiği belirtildi.
Bölgede gerçekleşen depremlerin depreme dirençli kentler ve altyapılar kurulmasının önemini bir kez daha ortaya koyduğuna işaret edilerek, yaşanan ağır insani kayıpların yanı sıra zarar gören fiziki sermayenin oldukça maliyetli olduğu bildirildi.
Şehirlerin tekrar faaliyete geçmesi için harcanacak kaynakların yükünün de oldukça ağır olduğu, bu kapsamda raporda depreme dirençli yerleşim alanlarının ülke genelinde yaygınlaşması için bir dizi kurumsal ve yasal değişiklik önerildiği vurgulandı.
Raporda, söz konusu tedbirlerin doğru uygulanmasında azami titizliği ön plana alan ve tüm paydaşların (vatandaş, yerel yönetimler, kamu kurumları, meslek odaları, akademik çevreler) iş birliğine dayanan afet risklerine karşı dirençliliğin artırılması için sistemsel değişiklikler önerildi.
Alandan gelen hasar ve kayıp verileri sürekli güncellendiğinden depremin hasar yansımalarının zaman içinde revizyona uğrayabileceği ifade edilen raporda şu bilgilere yer verildi:
“Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü içinde en önemli bileşeni yüzde 54,9 oranıyla 1 trilyon 73,9 milyar lirayla (56,9 milyar dolar) konut hasarı oluşturmaktadır. İkinci ağırlıklı hasar kalemi ise kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdan oluşmaktadır (242,5 milyar TL / 12,9 milyar dolar). Konut hariç özel kesim hasarı ise (222,4 milyar TL/ 11,8 milyar dolar) bir diğer önemli hasar kalemidir. Bu kalem içinde imalat sanayi, enerji, haberleşme, turizm, sağlık ve eğitim sektörleri, küçük esnaf ile ibadethanelere ilişkin hasar yer almaktadır. Ayrıca sigortacılık sektörü kayıpları ve esnafın gelir kayıpları ile makroekonomik etkiler dikkate alındığında, depremin yol açtığı felaketin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükünün yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Bu büyüklüğün 2023 yılı milli gelirinin yaklaşık yüzde 9’una ulaşabileceği öngörülmektedir.”
“Büyük felaketin açtığı tüm yaraları en hızlı şekilde saracak iradeye, azim ve kararlılığa sahibiz”
Rapora ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığının Twitter hesabından yapılan açıklamada da boyutu ve yüzeye yakınlığı bakımından küresel ölçekte bilinen en büyük karasal depremlerden olan Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler ve artçı sarsıntıların, can kayıplarının yanı sıra ekonomik bakımdan bazı kayıpların oluşmasına yol açtığı belirtildi.
Bu zorlu süreçte depremzede vatandaşların acil ihtiyaçlarına çözüm üretmek için gece gündüz çalışılarak sayısız adım atıldığı ve gereken tüm kaynakların ivedilikle seferber edildiği, ayrıca oluşan tüm hasar, kayıp ve ihtiyaçları tespit etmek üzere Strateji ve Bütçe Başkanlığının diğer bakanlıklar ve kamu kuruluşlarıyla birlikte çalışarak Deprem Değerlendirme Raporu’nu hazırladığı ifade edildi.
Raporun uluslararası standartlarla uyumlu şekilde hazırlandığı, afetin büyüklüğü verilerin toplanmasını güçleştirmişse de titiz bir çalışmayla bina, konut, iş yeri, fabrika, makine ve teçhizat bilgilerinin tam sayım niteliğine yaklaştığı vurgulanarak şunlar kaydedildi:
“Sahadan gelen güncel verilere göre, toplamda 1,6 trilyon lira maddi hasar tespit edilmiştir. Öte yandan, deprem bölgesine yapılan acil destek ve harcamalar, enkaz kaldırma faaliyetleri, sigorta ödemeleri, gelir kaybı ödemeleri, diğer tüm destek ve harcamaların yanı sıra milli gelir azalması nedeniyle toplamda 351,4 milyar liralık bir kayıp oluşmuştur. Asrın felaketinin ülkemize maliyeti yaklaşık 2 trilyon lira (103,6 milyar dolar) olup bu rakam, 2023 yılı milli gelir beklentimizin takriben yüzde 9’una denk gelmekte ve 1999 Marmara Depremi’nden yaklaşık 6 kat daha fazla maddi hasar ve kayıplarımızın olduğunu göstermektedir. Türkiye, büyük, güçlü ve dinamik bir ülkedir. Küresel ekonomide taşların yerinden oynadığı 2022 yılında dahi yüzde 5,6’lık bir büyümeyle diğer ülkelerden pozitif ayrışarak en iyi büyüme performansı gösteren ülkelerden biri olmayı başarmıştır. Yüksek büyüme performansımız ve uyguladığımız mali disiplin sayesinde elde ettiğimiz mali alanın sağladığı gücü de arkamıza alarak, milletimizle birlik ve dayanışma içinde bu büyük felaketin açtığı tüm yaraları en hızlı şekilde saracak iradeye, azim ve kararlılığa sahibiz.”