Nadir görülen ve yutma güçlüğü olarak bilinen “akalazya” hastalığı nedeniyle 8 yıldır yeme ve içme problemi yaşayan 26 yaşındaki hasta, Kahramanmaraş’ta ileri endoskopik tedavi yöntemiyle sağlığına kavuştu.
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Semiha Kibar Organ Nakli ve Diyaliz Hastanesinde diyaliz teknikeri olarak görev yapan ve Kayseri’de yaşayan Kardelen Güler, yaklaşık 8 yıl önce yemek yemede güçlük çekmeye başladı.
Cerrahi kitaplarından yaptığı araştırma sonucu “akalazya” hastalığına yakalandığını düşünen Güler, Konya ve Ankara’da farklı hastanelere gitti ancak bir sonuca ulaşamadı.
Son olarak İzmir’de bir hastaneye giden genç kadına halk arasında “yemek borusu gevşemesi” olarak bilinen “akalazya” tanısı kondu ve çeşitli tedavi yöntemleri uygulandı.
Yutkunma güçlüğü nedeniyle sürekli su içmek zorunda kalan ve şikayetleri artarak devam eden hasta, internetten yaptığı araştırma sonucu Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesine başvurdu.
Dünyada 100 binde bir görüldüğü belirtilen hastalık yüzünden yeme içme güçlüğü çeken Güler, uygulanan Peroral Endoskopik Myotomi yöntemiyle sağlığına kavuştu.
Güler, AA muhabirine, yaklaşık 8 yıl sonra katı gıda tüketebilecek olmanın sevincini yaşadığını belirtti.
Sağlık Meslek Lisesi birinci sınıf öğrencisiyken yiyecek tüketiminin azaldığını, su kullanımının birdenbire arttığını ve yıllardır katı gıda tüketemediğini anlatan Güler, yaşanan süreçte birçok sağlık merkezine başvurduğunu ancak bir sonuca ulaşamadığını ifade etti.
Son olarak İzmir’de bir hastaneye gittiğini ve yapılan tetkiklerde “tip-2 akalazya” olduğunu öğrendiğini belirten Güler, ” Orada, genç yaşta olduğum için cerrahi yöntemi önermediler ve birer ay arayla iki kere yemek borusunun balonla genişletilmesi (balon dilatasyon) tedavisi uygulandı. Geçtiğimiz günlerde şikayetlerim tekrarlamaya başladı. Artık rahat yatamıyordum. Her şey için su kullanıyordum ve sürekli bir şişkinlik vardı. Bu hastalıkla mücadele edenler çok fazla çiğnemek ve çok yavaş yemek zorunda.” diye konuştu.
Hastane personeli olduğu için hızlıca yemeğini yemek ve işinin başına dönmesi gerektiğine işaret eden genç kadın, artık cerrahi yöntemin zamanının geldiğini düşünerek internet üzerinden yaptığı araştırma sonucu KSÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesine başvurduğunu söyledi.
“Ameliyattan önce suyu bile suyla içerdim”
Güler, meslektaşlarının kendisiyle çok yakından ilgilendiğini ve ameliyatının sorunsuz bir şekilde gerçekleştirildiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Ameliyat sonrası kendimi çok iyi hissediyorum. Minik ağrıların dışında hiçbir sıkıtım yok. Yürüyebiliyorum, su içebiliyorum. Şu an için sıvılardan, çorba, yoğurt gibi yumuşak gıdalarla başladık ama ileride katılarda da eskisinden iyi olacağımı düşünüyorum. Ameliyattan önce suyu bile suyla içerdim. Bu tabiri, aynı hastalığı yaşayanlar çok iyi anlayacaktır. Yani ‘su suyla içilir mi?’ dersiniz ama evet içilir. O içtiğiniz su tekrar geri geliyor. O bile gitmiyor yani ama şu an için lıkır lıkır ben bir pet şişe suyu içebilirim hem de çok rahat bir şekilde.”
Gastroenterolojik Cerrahı Bahtiyar Muhammetoğlu, üniversite yönetiminin ekip ve ekipman yönünde kendilerine tam destek sağladığını bu durumun da başarıyı artırdığını söyledi.
Yurt içi ve dışından hastaların kendilerine ulaştığını anlatan Muhammetoğlu, Güler’in kendilerine başvurduğunda yeme içme konusunda ciddi anlamda sıkıntı yaşadığını ancak ameliyat sonrası tüm şikayetlerinden kurtulduğunu söyledi.
KSÜ Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım, gastroenterolojik cerrahi alanında iddialı olduklarını ve Türkiye’nin sayılı merkezlerinden birisi olma yolunda hızla ilerlediklerini söyledi.
Yasım, amaçlarının tıp fakültelerini sadece gastroenterolojik cerrahide değil, tüm branşlarda Türkiye’nin en önemli sağlık merkezlerinden birisi haline getirmek olduğunu vurguladı.